Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Baba oğul, büyük oyuncakçı mağazasındaydılar. Raflar arasında sabırsızca dolaşan 8-10 yaşlarındaki çocuk, askeri oyuncak alma derdindeydi. Bu bölüme geldiklerinde, satış görevlisi yardımcı olmak için karşıladı. Tanklar, uçaklar, gemiler, çeşitli silahlar, ateş eden asker oyuncakları arasında bir o yana, bir bu yana koşturan çocuğun peşinden, babası da çaresiz adımlarla dolanıyordu. Fakat, henüz bir karar vermemişlerdi. Satıcı, oyuncakları teker gösterip özelliklerini ballandıra ballandıra anlattı. Bu, uzaktan kumanda ile şöyle ateş eder, bu şöyle ses çıkarır, bu yerde şöyle sürünür… En çok ta baba olmak üzere, şaşkın bir halde satıcıyı dinlediler. Babanın zengin olduğu nu anlayan satıcı, onları çok daha pahalı oyuncaklar bölümüne götürdü. -Bakın burada oyuncak ordular var. Karşılıklı savaşıyorlar. Böylece, birkaç çocuk oynayabiliyor. Çeşitli tipleri var. Şimdi, teker teker tanıtayım. Yemek masası büyüklüğündeki tablada, ortada küçük bir deniz, karşılıklı kıyılarda dağlar, ormanlar, sanayi tesisleri, kentler ve çeşitli silahları ile askerlerin olduğu savaş alanı göz alıcıydı. Herşey, bir uzaktan kumanda aleti ile yönetiliyordu. Satıcı, askerlerinin kollarında ülke bayrakları olan oyuncak orduları tanıtmaya başladı. -Buna, şu jetonları atınca savaşmaya başlıyor. Gördüğünüz gibi, çok fazla uçağı, gemisi ve silahları var. Önce düşmanı uzaktan bunlarla vuruyor. Adeta yerle bir ediyor. Sonra da askerler vahşice saldırıyorlar. Önüne geleni öldürüyorlar. Düşman ülkesini ele geçirdikten sonra, ‘’Burayı da özgürleştirdik’’ yazan bir levha çıkartıyorlar. Bakın işte böyle… ‘’Yaşasın özgürlük ‘’ diye bağırarak ülkenin her şeyine de, bir güzel konuyorlar… Fakat, jetonu bitince tamamen duruyor. Elinizdeki jetonlar yetmeyince, bizden alabilirsiniz. Biraz pahalı ama, çok moda bir oyuncak. Baba oğul, şaşkınlıkla dinliyorlardı. Satıcı, isteksizce diğer tarafa yöneldi . -Ha, bakın burada evvelce çok sattığımız bir ordu modeli göstereyim. Buna jeton atmıyorsunuz. Savaşı da o başlatmıyor, karşıdan saldırı olunca savaşmaya başlıyor. Çok disiplinli ve cesurlar. Ölmekten korkmuyorlar. Komutanları işaret verdiği anda; karşıdan gelen ateşe aldırmadan ilerli yorlar. Her askeri, ölürken ‘’Vatan sana canım feda’’ diye bağırıyor. Düşman öldürünce üzülüyorlar. Aslında, yufka yürekliler ama belli etmiyorlar. Bunların hepsi ölmeyince, düşmanı içeriye sokmuyorlar. Hem daha da ucuz… Doğrusu, artık bu modele pek ilgi gösterilmiyor. Elimizde bir tek bu kaldı. Yenisi de gelmez sanırım. Satıcı zevkle gülümsedi ve : -Şimdi size en yeni ordu modelimizi göstereceğim. Sanırım, ona bayılacaksınız ! Satıcı, kollarında tanınmayan bir ülke bayrağı taşıyan askerlerin olduğu oyuncak ordu modeli önünde durdu. - Bu ordu modelimiz, biraz değişik. Bazı yönleri krallık, padişahlık dönemlerini yansıtıyor. Bazı yönleri de bir şirketi ... Bakın jetonları birkaç türlü... Her jetonun görevi farklı. Kimi jeton ile müzik dinliyorlar. İşte bunu… Satıcı jetonu atınca, mistik bir müzik sesi yayıldı. Ticaret yapıp zengin oluyorlar. ‘’Sen de kazan, ben de kazanayım’’ levhaları var. Bu, az sayıdaki jetonla da savaşıyorlar. Bu ordu düşmanın saldırısında hiç yerinden çıkmıyor, karşılık vermiyor. Düşman askerleri yaklaşırken isteksizce, yavaş yavaş çıkıyorlar. Komutanları önde, askerler arkada sınırda bekliyorlar. Düşman gelince de, komutan kollarını yana açıp gülerek karşılıyor. Şöyle söylüyor : -Aman efendim aramızda teklif mi var? Dükkan sizin, buyurun. Düşman içeriye giriyor. Askerler de, düşmanı sevinç gösterileri ile karşılıyorlar… Hediyeler alınıp veriliyor. Sohbetler şakalar, gırla gidiyor. Birlikte hatıra fotoğrafı bile çektiriyorlar. İşte bakın böyle… Tanıtımı bitiren satıcı, baba ile oğluna döndü. Satıcılara özgü bir tavırla, çocuğun başını okşadı. Aynı profesyonel tavırla, babaya sordu : -Ordu modellerimiz bunlar. Siz hangisini isterdiniz.? Size nasıl bir ordu lazımdı acaba ? 28 Mart 2010 / Çanakkale
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Şakarcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |