Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
Geçmişten sakladığımız herşeye antika adını taktım bugün. Rahmetli annem antikalara milletin eskileri derdi, yenilikçi idi o. Saklamayı hiç sevmezdi. Eskinin üzerindeki tozdan, eski kokusundan, geçen günlerin ona verdiği renkten, solukluklarından, kullanılmışlıklarından, yıpranmışlıklarından nefret ederdi. Anı da biriktirmezdi, kimseyi ne hatırlamaya ne düşünmeye değer bulurdu. Ben de aksine antikacı dükkanı gibi elime, kalbime, gözüme değen herşeyi yığmıştım benim dükkana antika kıymeti ile. Dükkanı bu hafta sonu kapattım. Zor oldu, oturup kendi kendime göyaşı bile döktüm bu kapanışa ve gözyaşıma aldırmamış aldırmayacak insanlar uğruna, ama bazen yapmak gerekli. İnsanlara hakettiğinden fazla değer vermek kendimiz iyiyiz ya ondan derdim, oysa enayliğimizdenmiş dostlar. Baktım ki bize değer vermeyene biz de değer vermediğimizde aslında kimseye kötülük etmiyoruz. Aksi durumda kötülük ettiğimiz tek kişi var o da kendimiziz. Böylece gereksiz bir yığın görevden sıyrılıyorsun. Artık hayatında olmayan insanların doğum günlerini hatırlayıp aramadığında üzüleceklerini düşünüp sıkılma stresi mesela gidiyor üzerinden. Sen de beklentiye girmiyorsun. Yahu bu durum onun umurunda olsa zaten hayatında olurdu, şimdi aramak neyin göstergesi aptal olduğunun dışında. Sen arasan da aramasan da o hayatına sensiz devam ediyor. Sevdikleri ve yanında kalmayı tercih ettiği insanlarla mutlu pozlar veriyor. Senin varlığında seni üzecek şeyleri layıkıyla yapıyor. Canı nasıl isterse öyle yaşıyor. Sen de arkadan aramazsam üzülür mü şimdi diye günlerce düşünüyorsun:)))) Rüyalarında bile bu çelişkiye çözüm arıyorsun. Başka derdin yokmuş gibi. İnsan istediği zaman herşeye öyle kolay kulp buluyor ki. Yüreksizliklerine, içindeki kötünün bazen baskın çıkan haline, ettiği haksızlıklara.. Nasıl büyük bir dev aynasından görüyor insan zaman zaman kendini ki onun ve dertlerinin dışındaki herşeyi küçük ve önemsiz kılıyor. Kararlıyız bakalım. Artık anıların, geçmişteki insanların tedavüldeki değerini düşürüyoruz. Zaten insan bir süre sonra olayları hatırlamıyor ki o olayların üzerindeki etkilerini, o anlarda ona ne hissettirdiklerini hatırlıyor. Bugünkü ödevimiz bu :) antikacı dükkanı olmaktan istifa ediyoruz. Geçmişte hissettiğimiz, yaşadığımız herşeye ayrı değerler katıp antika gibi korumaktan kurtuluyoruz. Bırakıyoruz bu huyumuzu ve artık "an"a önem veriyoruz. Tıpkı Borges'in "Anlar"şiirindeki gibi. Neyseki 85 imizden önce anladık:) Yine eskilerden ama şimdi görüşmediğim bir arkadaşım bu hallerimi görüp, sen felsefeden matematiğe geçiş yapmışsın artık senin için de iki kere iki dört ediyor be Rüya demişti. Eh benim Polyanna kılıklı halimi sevenler şimdi doğal olarak bunu yadırgayıp gidiyorlar. Evet artık kesin yargılarım var matematikteki gibi, su götürmez net cevaplı. Felsefedeki arayışlarımın çoğu kayboldu cevapları bulalı beri:) Böyle daha iyiymiş yahu, daha az yoruluyor, daha az düşünüyorsun. Tam olması gerektiği gibi. Su gibi akışkan değil buz gibi keskin ve katı.. Suyu buza çeviren de şartlar değil mi ne de olsa.. Bu mektubu da yazdıktan sonra bir daha bu konularda yazmasam iyi olacak. Ne bu hüzün kraliçesi gibi canım:) Yine coşarsam değişir belki. Gerçi duygular, hüzünler, sevinçler ve aşk dışında neyi yazmaya değer buluyorum ki? Fazla duygu insanı olmamdan ve sevdiklerime çok değer vermemden kaynaklı bu kırılganlıklarım. Yani derdini de çaresini biliyorum ben bu durumun. Çok seversiniz, çok özlersiniz ama çok kırılmışsınızdır, aramak istersiniz, tekrar görmek ama yaparsanız bu kötü bir alışkanlığa yenilmek gibidir. Seni kemiren, benliğini sömüren ve sonunda öldüren bir illet. Tutarsın kendini. Prangaların sızlar eline koluna taktığın. Susturursun içinde yükselen çığlığı. Aklına başka şeyler getirirsin. Doğum gününde de aramazsam ne zaman arayacağım ki dersin ama sonra egon yardımına koşar. O seni aradı mı? Doğum günümde evet. Ama ona ona en ihtiyacın olan dönemde senin yanına koştu mu? Bir keresinde evet ama sonrakilerde asıl onu ilgilendirenlerinde, asıl tam en ihtiyacın olan kişi o iken...Aksine kaçtı senden, bırak yanında elini tutup korkularını paylaşmayı, seni kendinden uzak tutmak için söylememesi gereken şeyleri söyledi. Seni değil senin haksızlık ettiklerini düşündü, hatta o haksızlığa kendi uğrasa idi ne olurduyu tarttı. Gerçek dost kalbini görürdü, o senin kalbine bakmadı. Delirmek üzere olan ruhuna aldırmadı. Seni çaresiz, kör kuyularda merdivensiz bıraktı. O zaman sen de bırak der intikam isteyen yanın arama, umursama. Sonra gururlu yanın aradığında cevap vermezse nasıl kırılacağını hatırlatır sana, bir büyük adım daha geri çekilirsin düşüncenden bu sayede. Sonra öfken yaptıklarını hatırlatır peşisıra midene giren kramplar ile. İyimser yanın onun da aynı sancılarla kıvrandığını düşünmeye çalışır ama gerçekçi yanın seni böyle düşündüğün için aptallıkla suçlar hemen. Bu kargaşa içinde doğum günü de gelir geçer.. Bir yıl daha geçmiştir ve bir kapı daha kapanmıştır işte bir kez daha. Dalarsın günlük hayatın kandırmacalarına... Mücadeleyi kestiğin herşey sonrasında affeden yanın hala hayatta ise olur senin antika dükkanının yeni parçaları. Sonra arada gir dükkana toz toprak içinde . örümcek ağları ile onları temizleyeyim düzenleyeyim filan..ohoo çok iş. Değmez bunca zahmete. Vur kilidi üzerine uğrama bir daha semtine. Özleyip aramadıklarım, yüreklerine inancımı kaybettiklerim doğum gününüz kutlu olsun haketmeseniz de.. Ama affedin beni mutlu yıllar dilemeye dilim varmıyor.. 23.05.2010 Rüya
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Rüya Bayram , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |