"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
- R: Yaa Agah efendi açgözlü yaratıklar olduk vesselam , hem açgözümüz değil mi bak bizi asıl mutsuz eden şu dünyada. - A: Aa olur mu hiç, ona azimli olmak denir yoksa hangi güdü ile çalışacaksın bu dünyada, çalışacaksın hep dahasını isteyeceksin, bu uğurda engel tanımayacaksın ki başarasın, sen devam et! - R: Ama Agah efendi, engel tanıma derken, onun bunun hakkını yiyeyim, kalbini kırayım, sırada önlerine geçeyim, ofiste kuyularını kazayım, kandırayım aldatayım, yalanlar söyleyeyim, sevmediklerimi seviyor gibi yapayım, menfaatim neredeyse oraya koşayım bunu mu diyorsun? - A: 3 günlük dünyada dert mi çekmek istiyorsun sen! Düşünme bunları gününü gün etmeye bak. Onlar seni düşünüyor mu ki sen düşünüyorsun, tabii ki gerekeni yapacaksın. Çelmeni de takacaksın, maskeni de gerektiği gibi. Başarısız olduğunda suçu başkalarına atacaksın. Başkalarının başarılarının üstüne çaktırmadan yatacaksın. - R: Deme ya Agah efendi, bu haksızlık etmek olmaz mı? Hem yetinmeyi de bilmek lazım. Keyif almadan ömür tüketen bir tür haline geldik diyorum ne dersin? - A: Boşversene sen kuzum ömür dediğin gelir geçer, sen elde kaç karı kız var, kaç parayı kolay yoldan, yorulmadan kazandın ondan haber ver. - R: Yok be Agah efendi, ağlayan gözleri güldürmenin mutluluğu parayla satın alınır mı hiç? - A: Yahu boşver gül geeç, görmezden gel, sen mi ağlattın ki sen güldüresin. Ağlamasaymış canım. Zincirin zayıf halkaları kopacak ki güçlüler ayakta kalsın. - R: Olmaz Agah efendi elimizdekiler yeter, dahasına ne gerek? - A: Ohoo sen hiç akıllanmayacaksın, başkalarının eli niye seninkinden dolu olsun, asıl o zaman tembelleşirsin, işe yaramaz hale gelirsin. Neden onlarda olan sende olmasınmış ki? - R: Boşver Agah efendi, önemli olan sağlık, huzur, sevdiklerim, bu bana yeter de artar bile. Dostluk ve sevgi paradan önemli. - A: Saf olma böyle, sağlık da huzur da para ile olur. İnsanı ne yapacaksın? Paran varsa herkes dostun. Neşeliysen herkes yanında. Aç gözünü aaç, sen açmazsan başkaları açar, sen öyle arkalarından ağzı açık bakarsın. Unutma kızım, parayı veren düdüğü çalar, dünya da düdük çalanlara koşar. - R: Agah efendi böyle yaparsak etrafımızda kimse kalmaz, eş dost olmaz,yapayalnız kalırız. - A: Boşver yahu ben sana yeterim ne yapacaksın onları? Seni benden iyi kim tanır? - R: Dünyaya kazık çakacakmışız gibi konuşuyorsun Agah efendi. - A: Bu kafayla sen zaten ancak kazık yersin, çakmaktan bi haber. - R: Böyle konuşma Agah efendi , yapamam, kimsenin üzerine basamam, hakkını çalamam, kalbini kıramam, hakkım neyse kaderime de kederime de razı olurum. - A: İyi o zaman ne halin varsa gör. Bak bana 1000 yaşıma geldim gayet de keyifliyim, senin gibi düşünsem 100 yaşımı bile bulamazdım. - R: Küsme be Agah efendi, sensiz de yaşayamam ki, dur beni bırakıp gitme. Bilirsin işte ben gelmem gereken noktaya hep geç ulaştım çünkü iyi özelliklerimi kimsenin gözüne sokmadım, istedim ki onlar keşfetsin. Öyle pazarda elma satar gibi kırmızı kırmızı elmalarım var demedim. Rafta önümdekileri itekleyip öne geçmedim. Herkes olduğu yerde değerlendirilsin bunu görmek değerlendirenin görevi dedim. - A: Gördün mü bak şimdi sen de benle aynı fikirde değil misin? Haklarını kimi zaman aldın, kimi zaman alamadın. Aldığında ise geç olmuştu. Beni baştan dinleseydin ya. Artık değiş diyorum anlamıyorsun ki. - R:Sen de haklısın Agah efendi sen de haklısın!! Aa dünya yanıyor Agah efendi, boşveeer senin eski hasırın sağlam düşünme gerisini:) İşte böylee. Zaman zaman söyleşiriz Agah efendi ile. Ben yaşadıklarımı ona anlatırım o yaşadıklarımı beni tersine ikna için kullanır. Agah efendi ile iyi dost olabilirsek birbirimize ve kimseye zarar vermeden yaşar gideriz. Onsuz olmaz ama Agah efendinin bizi kandırmasına çok fazla müsade edersek farkında olmadan vicdansızın teki olur çıkarız. Her ettiğimiz kötülüğe Agah efendinin elinden çıkma güzel maskeler takıp, yaptıklarımızı sevimli görür kendimizi kaybederiz. Mutlu olmamız gereken bir sürü şeyi mutsuzlukla gölgeliyoruz. Mutsuz olmamız gereken bir çok şeyi de Agah efendilerimiz sayesinde yenip dert etmiyoruz. Yaşarken bir sonraki adımdan korkmaktan, atmış olduğumuz adımı yaşayamıyoruz. Oysa atmış olduğumuz adım da bir önceki adımımızın bir sonrası idi.Ee öldük mü onu atınca.. Hala nefes alıyorsak bu kadar korku niye? Agah efendiyi dizginleyip yola getirene ne mutlu.. Agah efendinin dizinin dibindeki sahte huzurun kucağında. Rüya 21 Nisan 2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Rüya Bayram , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |