Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Uzun zamandır düşünmediğimi fark ediyorum. Zamanım geldi diyorum kendime. Ve küçük bir sahil kasabasına kaçıyorum, oradan da düşüncelerime. Denize karşı uzanıyorum kayalıklardan birine. Gözlerim gökyüzüne dikili. Kapanıyor sonra yavaşça gözlerim. Sessizce sayıyorum düşüncelerime yolculuk yaparken. Üç, İki ve Bir… Karma karışık düşüncelere sürükleniyorum apansız. Uçurumlar beliriyor gözümde. O uçurumların eşiği ise düşüncenin cesetleriyle dolu ( birini korumak için öldürmek, işte düşüncenin gücü). Ölüm kokuyor buram buram, etkileniyorum istemsizce (cesetlerden biri olmak istiyorum). Ölüm beni çağırıyor. Uçurumsa tüm asaletini toprağa sergiliyor küstahça. Uçurumun öte yüzüne bakıyorum, gökyüzü… Gökyüzünün kendisi deli bir maviye bakıyor. Ki o mavilikler var ediyor dünyayı, var ediyor ve yok ediyor. Deniz köpürüyor sonra. Su yükseliyor, suda kederler cirit atıyor. Birbirini kovalıyor acılar. Her keder diğerinin kuyruklarıyla oynaşıp kovalıyor ahlaksızca. Kendimi uçurumun en görkemli ucunda buluyorum, gözlerim cirit atan kederlere dikili. Algılamaya çalışıyorum kederleri, hissetmeye çalışıyorum farkında olmadan. Kendimi görüyorum kuyruk kovalayan acılar içinde. Ruhum yoruluyor, kaldıramıyor bu düşünceyi. Beynim taşıyamıyor böyle bir düşünceyi. Burnum telaş edip kanını akıtıyor uçurumun aşağısına, beni uyarırmışçasına… Vazgeçmiyorum, kaldığım yerden düşüncelerimi atıyorum köpüklü sulara. Gözlerim kapalı, gözlerim açılamayacak kadar ihtiyar… Gücüm gözlerimi açamayacak hale geliyor. Konusuz acı çekmeyi öğreniyorum sonra, tıpkı sebepsiz yaşamak gibi. Sebepsiz yere inanıp, anlamaya çalışmak gibi.(( Anlam yüklemek günahların en büyüğü)). Anlamı olmayan anların anına an eklemek gibi… Masumiyetimi suiistimal edenin zaman olduğunu anlıyorum. Yaşama isteği olmayan ama yinede yaşayan biri olduğumu görüyorum yükselen köpüklerde. Denizi izlerken yeni bir olayı fark ediyorum. Burnumdan sonra kederlerin kuyrukları kanamaya başlıyor. Mavi deniz kana bürünüyor, kan kokuyor deniz. Gözlerimden yorulduklarını düşünüyorum. Gözlerimi kaçıracak halim kalmadı maalesef. Varlığımla yüzleşmek ne acı, ağzımda tuhaf bir tat. Aklımla savaşmaya devam ediyorum. Kan geliyor ağzımdan, kan kusuyorum, ciğerlerim parçalanıyor. Ciğerlerim ağzımdan fırlamayı kolluyor. Ciğerlerim nefesimi sağlama görevinden iğreniyor. Burnumda siyanür kokusu… Damarlarımda siyanür geziyor. Damarlarımda ölüm kol geziyor. Karşımda deniz, ardında gökyüzü, ayaklarımın altındaki uçurum... Her biri siyanür oluyor. Her biri ölümü taşıyıp sergiliyor. Siyanür, ölümlerin en zor ve görkemlisi... Karşımda düşüncenin kanlı denizi çürümeye başlıyor. Kuyruklara takılan kederlerin kokusu siyanürle bir olup üstüme geliyor. Uçurum, hızla yıkılıp beni denize çekiyor. Deniz ve uçurum birbirine karışmaya başlıyor. Ardından gökyüzü üstüme düşüyor. Gökyüzü, kanlı deniz ve uçurum… Düşüncemin içinde benimle karışmaya bir o kadar hevesli. Beni hayattan koparıp beynimin efendisi yapmak için uğraşıyorlar. Beni şizofreniye katılmaya mecburi kıldılar. Zamanı geldi... Gökyüzü üstüme yıkıldı, uçurum beni denize sürükledi. Deniz beni içinde kaybetti, acılar etrafımı sardı. Burnumda hala siyanür kokusu. Kulaklarımdan kan sızıyor. Beynimin kıvrımları arasında sıkışıp kaldım. Çıldırdığımı anlıyorum. Hayatın kaçış noktasındayım. Beyin kıvrımları arasında gizleniyorum. Ellerim titremeye başlıyor. Tırnaklarımın sökülmüş olduğunu görüyorum. Sökülen tırnaklarım kanamaya başlıyor. Kanımı mavi görmeye başlıyorum. İçinde kaybolduğum düşüncemin denizi beni dibe doğru çekiyor. Yoruldum, artık uyanmalıyım. Bu kadar düşünce yeter diyorum. Uyanmak için sayıyorum bu defa. Bir İki Üç Uyanıyorum… Deniz ve gökyüzü yerli yerinde. Burnumda hala siyanür kokusu, ağzımdaysa düşüncemin kanı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilara Yiğit, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |