Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Türkiye’de muhafazakâr duruşun peşinen getirdiği açık ya da örtülü bir önkabul vardır. Bu önkabul, Osmanlı geçmişine, Osmanlı’ya dair her şeye sempati duyma ve bu dönemi “ideal devlet ve toplum düzeni” olarak tahayyül etme biçiminde tezahür eder. Bu düşünüş biçiminin aynı zamanda bir tepkiselliğin sonucu olduğu da kuşku götürmez bir gerçektir. Tepkisellik ise Cumhuriyet’e karşı Osmanlı’yı öne çıkarma ve muhafazakâr yaşam biçiminin en idealinin ya veya en özgür şeklinin Osmanlı’da yaşandığının iddia edilmesi biçimindedir. Bu tepkiselliğin, özellikle Cumhuriyet’in çoğulcu bir yapıya kavuşmadan önceki politik atmosferi kapsayan Osmanlı karşıtlığıyla öne çıkan tutumuyla oldukça ilintili ve hatta onun sonucu olduğu da savunulabilir. Buna mukabil, çoğulcu yapının inşa edildiği ve her türlü yaşam biçiminin göreli de olsa toplumsal yaşamda kendini göstermeye başladığı yıllarda da devam eden geçmişe ve Osmanlı’ya özlem duygu ve düşüncesi vardır ki sebeplerini düşünmek gerekir. Tek parti döneminde kurucu elitin yeni ve nezih bir geçmiş icat etmek amacıyla, Osmanlı tarihini görmezden gelip, hatta inkâr edip, uzak tarihe, Orta Asya Türklerine ve daha eski tarihe yönelerek yakın tarihi yokmuş ve yaşanmamış gibi telakki etmesi “Osmanlı ideali” nin doğuş sebeplerindendir. Osmanlı devlet ve kültür geleneği içinde yetiştikleri ve Kurtuluş Savaşı’nda işgalci devletlere karşı lider kadro içerisinde mücadele verdikleri halde, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte gelişen süreçte, Cumhuriyetçi ve laisist kadroyla ayrı düşen bir kesim vardır ki ,”Osmanlı ideali”nin bu kesim tarafından ortaya konduğu ve tahkim edildiği görülmektedir. Özellikle halifeye, padişaha, Osmanlı devlet geleneğine, örfi ve şer’i hukuk şeklindeki ikili yapıya bağlı olan kesimin, bu kurumların kaldırılması sonucu hayal kırıklığına uğradıkları aşikârdır. Öyle ki,çok partili hayat denemelerinde kurulan partilerin, Cumhuriyet’le birlikte dışlanan kadrolar tarafından desteklendiği ve hatta bu kesim tarafından kurulduğu düşünüldüğünde tepkisellik boyutu daha net anlaşılabilir. Örnek verecek olursak, ezanın Arapça okunmasının yasaklanması ve Türkçe okunmaya zorlanması, Latin harflerine geçişle birlikte kendi geçmişini, edebiyatını, kültürünü okuyup anlayamayacak duruma gelinmesi, halifeliğin kaldırılmasıyla oluşan dinsel otorite boşluğu gibi travmatik olgular, tepkici bir nesilin yetişmesine ve Cumhuriyet düzeninde bulamadıkları ideallerini Osmanlı geçmişinde aramalarına neden olmuştur. Bahsedilen bu idealleştirme daha çok İslamcı kesim tarafında üretilmekte ve yeniden üretilmektedir. Milliyetçi kesimde de “Osmanlı ideali” zihinlerde varlığını korusa ve zaman zaman göndermede bulunulan “şanlı geçmiş”i simgeleyen bir imge olsa da, İslamcı kesimin konuyu ele alış biçimi, yaklaşım tarzı daha derli toplu ve bilinçlidir. Milliyetçi kesimin geçmişe bakışı daha çok,”hamaset” ve “husumet” üretmek içindir. İslamcı kesimin de geçmişe bu amaçla baktığı olur fakat belirttiğimiz unsurlara takılıp kalmaz, daha geniş bir perspektifle, bilinçle geçmişi yorumlar. Tahayyüldeki Osmanlı imgesinin İslamcı muhafazakârlık açısından tahkimi 2.Abdülhamit’le birlikte daha somut bir hal alır. İmparatorluğu bir arada tutabilmek için başvurulan İslamcılık siyaseti, Abdülhamit’in muhafazakârların gönlünde taht kurmasına vesile olmuştur. Fakat Abdülhamit’in açtırdığı modern eğitim veren okullarda yetişen genç neslin, imparatorluğun gelecekteki kadrolarını oluşturacağı, öngörünün tersine laisist bir Dünya görüşüne sahip olarak Cumhuriyet rejimini kuracakları görmezden gelinir. Burada vurgulanması gereken husus, muhafazakârların herhangi bir konuyu değerlendirirken tamamen sahiplenme ya da toptan reddetme biçiminde bir tutum takınmalarıdır. Gerçeği anlamak, irdelemek, yorumlamak yerine ideolojik davranma söz konusudur. Osmanlı’nın din devleti zannedilmesi de muhafazakârların tahayyülündeki imgenin anlaşılması açısından önem arz eder. Esasen örfi hukukla idare edilen fakat şeklen de kararlarında şer’i hukuktan da “olur” alan bir sisteme sahip olan Osmanlı’ya din devletidir demek doğru olmaz. Buna mukabil dini esasları da tamamen dışlayan ya da yok sayan bir yapıdan da bahsedemeyiz. Osmanlı’nın hukuk sistemi aslında dünyevidir ve pragmatiktir. Bu anlamda yinelersek görünürde ikili bir sistemin varlığından şüphe duyulmasa bile son tahlilde Osmanlı hukuk sistemi örfi hukuka dayalı ve şer’i hukuktan da “olur” alan ve dini meşruiyeti de gözeten bir yapıya sahiptir. Muhafazakâr cenah için Osmanlı, muhafaza edilmesi gereken değerlere uygun olarak yaşanmış bir geçmişin adıdır. Bir daha yaşanması mümkün olmayan, geri gelmesi imkânsız bir geçmiştir bu. İdealize edilen geçmişin bir daha yaşanması olanaksız olduğu için, hep hayal edilecek, yeni şeyler keşfedilecek, üretilecek ve yeniden üretilecektir. Maddi olarak Cumhuriyet rejiminde yaşanılıyor olsa da, manevi olarak Osmanlı’ya özlem duyulacak ve bir anlamda orada yaşanmaya çalışılacaktır. Kutsiyet atfedilen değerlere Osmanlı’nın ve Cumhuriyet’in nasıl baktığı karşılaştırılacak sonuç hep Osmanlı’nın lehine olacaktır. Osmanlı’nın ideal bir hoşgörü toplumu olduğu sürekli olarak vurgulanacak, günümüzde hoşgörüden eser kalmadığından ve insanların inançlarına uygun olarak yaşayamadıklarından dem vurulacaktır.”Güneş Ülkesi” ya da “Ütopya” kadar olmasa bile insanların Osmanlı toplumunda mutlu bir şekilde yaşadıklarından bahsedilmeye devam edilecektir. Fakat bütün bunların yanında “acaba gerçekten böyle bir yaşam mevcut muydu” biçiminde bir soru ise asla sorulmayacak, sadece inanılacaktır. Çünkü Osmanlı inanılacak, iman edilecek kutsal bir geçmiştir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |