Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Giriş Sovyetler Birliği'nin dağılışı ve Doğu Bloku'nun çöküşüyle başka bir deyişle,reel sosyalizmin iflasıyla birlikte iki kutuplu Dünya sona eriyor ve kapitalizm zaferini ilan ediyordu.Elbette bu durum,özgürlüğü amaçlayan sosyalist düşüncenin de gündemden düşmesini değil,bilakis bu düşünce biçiminin esaretten kurtuluşunu simgeliyordu.Sovyet esaretinden kurtulan Marx'ın tahayyül ettiği sosyalizmin gerçek temellerine oturtulması yönündeki çabaların önündeki engeller kalkıyordu.Artık,bürokratik otoriter yönetimin ve onun siyasal pratiğinin sosyalizm kisvesi altında kitlelere sunulması dönemi sona eriyordu. Sosyalizmin Sovyet esaretinden kurtuluşu kuşkusuz önemliydi.Çünkü,sol düşüncenin felsefi ve siyasal temelleri serbest bir biçimde tartışılabilecek ve yeniden yapılandırma imkanı doğabilecekti.Fakat reel sosyalizmin iflasından epeyce önce gündeme gelen ve özellikle Batı Dünyası'nı ve bu arada da solu etkileyen önemli bir değişim geleceği şekillendirecekti.Sol düşünceyi etkileme nedeni ise,Batı Avrupa'da otuz yıl boyunca iktidarda kalmış olan ve sosyalizmin revizyonuyla ve reformist öğelerle ortaya çıkmış olan sosyal demokrasi ve türevlerinin de krize girmiş olmasıydı.1974 yılında petrol kriziyle başlayan ve bütün Dünya'yı etkileyen bu durum yine bir ideolojik kopuşu işaret ediyordu.Somut olarak,ithal ikameci sanayileşme modelinin ve bunun sonucu olarak da kitle demokrasisine dayalı sosyal devletin kerte kerte tasfiyesinin gündeme gelmesi sonucunu doğuruyordu.İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa'da uygulanan ve sanayileşmeyle birlikte refah devleti düşüncesini hayata geçiren bu dönem(1945-1975)sona eriyordu.1950'li yıllarda bir grup akademisyenin kararlı çalışmalarıyla felsefi ve siyasi altyapısı hazırlanan ve 1968 hareketine tepki olarak hızla gelişen muhafazakar hareketler gittikçe güç kazanıyor ve 1980'li yılların başında da büyük ülkelerde iktidar oluyorlardı. Sözü edilen muhafazakar iktidarlar İngiltere'de Thatcherizm Amerika'da Reagonomics adıyla anılıyordu.Buna paralel olarak da Almanya'da Helmut Kohl iktidar oluyordu.Kavramın adı ise 1982 yılında Münih'de yapılan parti kongresinde Helmut Schmidt tarafından konuldu.Schmidt şöyle diyordu:"Sosyal-liberal koalisyon bir kere iktidardan çekildi mi,yurttaşların tanık olacağı şey 'yeni muhafazakarlık' bir politika olacaktır(1). Yeni Muhafazakarlık ve Neo-Liberalizm Yeni muhafazakarlık kavramının salt iktisat politikalarındaki radikal değişimle açıklanamayacağı aşikardır.Kültür,demokrasi,eşitlik,refah gibi konular muhafazakar ve sol karşıtı bakış açısıyla yeniden yorumlanmış ve geçmişten köklü bir biçimde sıyrılmayı amaç edinmiştir.Kavramın,bütüncül bir yönetsel-toplumsal değişimi işaret ettiği ileri sürülebilir.Bu kavram her türlü sosyalist ve sosyal demokrat tutumlara"entellektüel ve pratik-politik sırt çevirme biçimini ifade eder"(2). Yeni muhafazakarlık siyasal bir ideolojidir.Bu ideolojinin siyaset felsefesindeki karşılığı ise Yeni Sağdır.Yeni Sağın"temel inaçları,serbest piyasaya,bireysel özgürlüğe,ve devlet müdahalesi ile rafahın azaltılmasına bağlılık ile popülist bir ahlakçılık ve ororiteryanizmdir"(3).Biz burada yeni muhafazakarlık kavramını tercih edeceğiz. Konumuz açısından yeni muhafazakarlığın özellikle iktisat politikasında getirdiği değişimleri ele almak,üstyapısal kurumlardaki değişimi de anlamak açısından önemlidir.Yeni muhafazakar düşüncenin iktisat politikası neo-liberal olarak adlandırılmaktadır.Bu politikaların egemen öğreti haline gelmesini Ahmet İnsel şu şekilde betimlemektedir:"1974 krizinin Batı toplumlarında yarattığı iktisadi ve toplumsal şok etkisi,bu yayılmayı(neo-liberal)kolaylaştıran zemini yarattı.Enflasyon ve işsizliğin birlikte arttığı,buna karşılık büyümenin tökezlediği,Keynesgil makro ekonomik politikaların etkinliğine olan güvenin sarsıldığı bu dönemde,kapitalizm içi zımni sınıf ittifakları da hızla bozuldu.Sermaye kesiminin siyasal temsilcileriyle,emek kesiminin temsilcilerinin,büyümenin nimetleri üzerine kurdukları ve savaş sonrası Batı toplumlarında otuz yıl boyunca refah devleti rejimi etrafında oluşan konsensus yavaş yavaş dağıldı"(4). Neo-liberal hegemonyanın(egemen düşünce)uyguladığı somut iktisat politikaları ise şöyleydi:"ortodoks para ve bütçe politikaları,faiz hadlerinin artırılması,yüksek gelirli kesim üzerindeki gelir vergisi yükünün azaltılması,sendikaların pazarlık güçlerinin kırılması,emek piyasasının esnekleştirilmesi,kamu işletmelerinin özelleştirilmesi,kamu hizmetlerinin ya lağvedilmesi ya da özel girişime devredilmesi kısa zamanda uluslararası finans kuruluşlarının amentüsü haline geldi"(5). Yukarıya alıntılanan neo-liberal iktisat politikalarının sonuçları özellikle alt ve orta gelir grubundaki insanlar için oldukça sarsıcı olmuştur.Sağlık harcamalarının kısılması,eğitimin peyderpey paralı hale getirilmek istenmesi,kamudaki özelleştirmelerle beraber iş güvencesinin ortadan kalkması,sosyal harcamaların kamuya yük olduğu bahanesiyle azaltılması gibi daha birçok konuda kelimenin tam anlamıyla geri adım atılarak sosyal refah devleti çökertilmeye çalışıldı.Ve bunun kadar önemli bir sonuç da zihniyet ve tahayyül değişimiyle gerçekleşti.Çünkü,bu neo-liberal politikalar içselleştirilmeye ve toplumda hegemonik bir duruma gelmeye başladı.Başka bir seçeneğin olmadığı,solun zaten iflas ettiği dolayısıyla tek seçeneğin bu politikalar olduğu yönünde çok güçlü bir konjonktür yaratılmaya çalışıldı ve görünen o ki başarıldı. Globalizm Günümüzde globalizm ya da küreselleşme kavramlarıyla adlandırılan süreç,1980'li yıllarda ve devamında kararlılıkla uygulanan neo-liberal politikaların sunucudur.Sadece Batı'yı değil bütün Dünya'yı etkileyen egemen bir öğreti haline gelmiştir küreselleşme politikaları.Sermayenin ulusal sınırları aşarak Dünya'nın her tarafına yayılması,ucuz işgücü ve yatırım maliyetleri nedeniyle özellikle çevreyi kirleten fabrikaların azgelişmiş ülkelere kaydırılması,uluslararası finans kuruluşlarının Dünya ekonomisini kontrol eder hale gelmesi gibi örnekler küreselleşmenin sonuçlarıdır.Ve en önemli sonuç da,varsıl ile yoksul arasındaki uçurumun gittikçe artması ve emekçi kesimin direncinin kırılmasıdır. Karşı Duruş Ya da Duramayış Bütüncül olarak yeni muhafazakarlık adı verilen ideolojinin siyasi ve iktisadi pratiğine karşı,sosyal demokrat ve sosyalist partiler ya da hareketler herhangi bir alternatif proje ya da ideolojik karşı duruş geliştirememişlerdir.Küreselleşme karşıtları gibi heterojen oluşumlar da alternatif sunmaktan ziyade protesto gösterileri düzenlemişler ve tepkilerini bu şekilde ifade etmişlerdir.Çok çeşitli sivil toplum örgütlerinden insanların olduğu bu hareketin gelecekte neler yapabileceğini ise zaman gösterecektir.Bunun dışında ise İngiliz İşçi Parti'si tarafından ortaya atılan "Yeni Sol" kavramı tartışma yaratmıştır.Korporatizmi(dayanışmacılık) ve sendikalizmi ön plana çıkaran bu teori solu yeniden toparlamayı amaçladıysa da başarılı olamamıştır.Sosyalist düşünsel kökenden beslenmeyen ve Anglosaxon modelin tipik örneği olan İşçi Partisi'nin neo-liberal politikalarla uzlaşması ve bu fikriyatı içselleştirmesi "Yeni Sol"teorisinin en önemli sonucu olmuştur.Çok güçlü bir sosyalist geçmişe ve mirasa sahip olan Alman Soyal Demokrat Partisi ise İşçi Partisini izlemekle yetinmiş ve neo-liberal politikaları sahiplenmiştir adeta.Türkiye'de ise 24 Ocak Kararları olarak bilinen ve 1980'de Turgut Özal tarafından hazırlanan liberal ekonomi paketiyle Dünya konjonktürüne ve hegemonik düşünceye uyum sağlanmıştır.İthal ikameci sanayileşmenin ve karma iktisadi yapının sona ermesi ve liberal politikaların benimsenmesi bu kararla gerçekleştirilmiştir.Özelleştirmenin yolu açılmış ve IMF Türkiye'ye davet edilmiştir.Toplumsal hareketlerin susturulmasıyla kolayca gerçekleştirilen bu süreç halen devam etmektedir ve gelecekte de devam edecektir.Latin Amerika ülkelerinde uygulanan sol tandanslı popülist politikaların ne kadar başarılı olduğunu ya da olacağını ise zaman gösterecektir. Sonuç Yeni muhafazakar ideolojinin neo-liberal iktisat politikalarının sonucu olan globalizm ya da küreselleşme süreci,bütün "azamatiyle"!fütursuzca insanların çok büyük bir kesimini yoksullaştırmaya ve doğayı tahrip etmeye devam etmektedir.Otuz yıldır devam eden bu yıkımın karşısına çıkacak herhangi bir ideolojik duruş ve alternatif proje ise ufukta gözükmemektedir.Zaferini çoktan ilam etmiş olan küresel kapitalizmi kendi yapısal krizi dışında sonunu hazırlayacak bir karşı güç de yoktur.Marx'ın öngörüsü,kapitalizmin sonunu proletaryanın hazırlayacağı yönünde idi.Fakat,kapitalizm esnekliği sayesinde proletaryayı de sistemden nemalandırdı ve krizlerden kurtulmayı bildi.İnsanlığın geleceğini şekillendiren ve daha uzun bir süre de şekillendirecek olan kapitalizme dur diyecek olan yine insanlıktır.Fakat bunun ne zaman ve nasıl olacağını ise toplum iradesi ve praksisi belirleyecektir.Kapitalizmin kader gibi sunulup içselleştirilmesinin sağlanması yönündeki çabaların karşısına "bu bir kader değil,sürekli devinim halindeki tarihin belirli bir kertesi ve bu kerteden çıkışı da yine toplum belirleyecektir"şeklindeki argümanın yerleştirilmesi sağlanmalıdır. NOTLAR (1)Helmut DUBİEL,Yeni Muhafazakarlık Nedir?(Çev.Erol ÖZBEK),İletişim Yay.,İstanbul 1998,s.8. (2)DUBİEL,a.g.e.,s.10 (3)Gordon MARSHALL,Sosyoloji Sözlüğü(Çev.Osman Akınhay,Derya Kömürcü),Bilim ve Sanat Yay.,Ankara 1999,s.820. (4)Ahmet İNSEL,Neo-Liberalizm(Hegemonyanın Yeni Dili),Birikim Yay.,İstanbul 2004,S.8. (5)İNSEL,a.g.e.,s.9.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |