..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Hulki Can




31 Ocak 2010
Gök Tanrı Dininin Yeniden Yükselişi  
Türk budun ertin, ökün!

Hulki Can


Ulusumuzu yok olmaktan, tarih sahnesinden silinmekten, esir olmaktan kurtaran ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal ve yol arkadaşları devrimlerin önündeki en büyük engel olan, Türklüğün özüne tamamen yabancı bu dinin yarattığı tehlikeyi çok önceden görüp çağdaş dünyada artık yeri olamayan ve bir daha hiç olamayacak olan tekke, zaviye ve tarikatların işlevini sona erdirmiş, İslam'ın Papalık kurumu olan Halifeliği tasfiye etmişlerdir


:BBEJ:
Türk halkı aldanmıştır. Aldatılmış ve kandırılmıştır. İkinci en büyük tarihsel yanılgısını yapmıştır. Hem de yeni bir yüzyılın başında. İpleri ABD, AB ve İsrail'in elinde olan karanlık güçlerin peşine takılmıştır. Aldanmasındaki en büyük etken din faktörü olmuştur.

İlk yanılgı neydi diye düşünüyorsunuz değil mi bu arada? İlk yanılgı zaten ikinci yanılgıyı doğuran nedendir. İlk tarihsel yanılgı Türklerin öz törelerini, yazılarını ve kutsal inançlarını bırakıp bir başka milletin dini ve yazısını kabul etmeleri olmuştur. Tabi buradaki hata halktan çok yöneticilerde olmuştur. Yöneticiler din değiştirmeyi kabul etmek zorunda kalınca halkın büyük bir bölümü de onlara uymak zorunda kalmıştır. Ama o devirde eğer bir referandum yapma olanağı olsaydı, halkın bunu kabul etmeyeceği güçlü bir olasılıktır.

Böylelikle Türkler kendi gelenek, görenek ve törelerine tamamen yabancı, Türk aile yapısını zayıflatan, Türklere özgü anaerkil aile düzenini yıkıp kadını geri plana atan şekilci ve şeriatçı bir dinin boyunduruğu altına girmişlerdir. Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal, Mevlana gibi düşünür ve önderler bu boyunduruğa kısmen de olsa direnmeye çalışmışlar, daha insancıl, daha sevecen ve evrensel bir din arayışına girişmişlerdir.

Yüzyıllar öncesinde yalçın doruklara dikilmiş Orhun Anıtlarındaki yazıtlar sanki bugünlerin bir öngörüsü gibidir:

"Onca kazanılmış, düzene konmuş yurdumuz, töremiz vardı. Türk Oğuz beyleri, ulus işitin: Üstte gök basmasa, aşağıda yer delinmese, Türk ulusu, yurdunu ve töreni kim bozabilir? Türk ulusu vazgeç, pişman ol! Başıbozukluğundan dolayı, bilge kağanınla, özgür ve bağımsız iyi yurduna karşı kendin hata ettin, kötü duruma soktun." (Orhun Yazıtları, Doğu Yüzü: 22, 23) (1)

Ulusumuzu yok olmaktan, tarih sahnesinden silinmekten, esir olmaktan kurtaran ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal ve yol arkadaşları devrimlerin önündeki en büyük engel olan, Türklüğün özüne tamamen yabancı bu dinin yarattığı tehlikeyi çok önceden görüp çağdaş dünyada artık yeri olamayan ve bir daha hiç olamayacak olan tekke, zaviye ve tarikatların işlevini sona erdirmiş, İslam'ın Papalık kurumu olan Halifeliği tasfiye etmişlerdir. Bundan daha büyük bir devrim olabilir mi? Bir çok devrimi gerçekleştiren Avrupa ülkeleri bile HristiyanIığın Hilafet kurumu olan Papalık devleti Vatikan'ı ortadan kaldırmaya cesaret edememişlerdir.

İslami kanunların, şeriat hukuku ve birden fazla kadınla evlenmenin yasaklanmasından sonra 1928 yılında yeni Türk yazısının yürürlüğe girmesiyle geriye yapılacak tek bir şey kalmıştı. Halk için artık hiç gerekli olmayan, faydadan çok zararı dokunan, halkın gelişmesini, ilerlemesini ve modernleşmesini engelleyen Arap dininin tasfiye edilerek kendi öz Gök Tanrı dinimize dönmek. Bu yapılsaydı devrim amacına oluşacak ve ülke bugünkü kaos ortamına sürüklenmemiş olacaktı. Ancak, Atatürk'ün 1938 yılında zamansız ölümüyle -bazı araştırmacıların iddialarına göre masonik bir kumpas sonucunda öldürülmesi- devrimin zirveye yükselişi yarıda kalmıştır.

Akabinde, Atatürk devrinde kapatılmış olan Mason locaları tekrar faaliyete geçmiş, tarikatlar, cemaatler, yeniden örgütlenmeye başlamış, kısaca karşı devrim, hesaplaşma ve öç alma süreci başlamıştır.

Türk halkı sonunda tehlikeyi görmüş, yol açtığı korkunç yanlışlığın farkına varmış mıdır? Halkın yumruğu masaya önümüzdeki seçimlerde inecek midir? Bu seçimler aynı zamanda bir dönüm noktası olacak mıdır? Bundan böyle artık dinsel motifleri kullanarak bir siyasal parti hala iktidara gelebilecek midir? Geç de olsa halkımız şeriatçıların ve darbecilerin heveslerini kursaklarında bırakacak mıdır?

Bu soruların yanıtlarını hep birlikte göreceğiz. Ama sezgilerim beni yanıltmıyorsa, 2011 seçimleri Türk tarihinde çok büyük bir kırılma noktası olacak, ılımlı İslam veya siyasal İslam ülkemizde büyük güç ve prestij yitirecek, bundan böyle dinsel, etnik, bölücü motifleri kullanan partilerin iktidar olması veya meclise girmeleri olanaksız bir hale gelecektir.

Bunun dünya konjonktüründeki yankılarının da büyük olacağını sanıyorum. Dahası çok ilginç gelişmeler de yaşanabilir, halkımız Türklüğün gizli ve yok edilemez direncinin temellerini oluşturan Gök Tanrı dinini araştırmaya başlayabilir, köklerimiz ve öz dinimizle kucaklaşma ve öğrenme çabaları hız kazanmaya başlayabilir.



DİPNOT
(1) "Anca kazğanmış itmiş ilimiz törümüz erti. Türk Oguz begleri, budun eşiding. Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilirigin törürgin kim artatı ? Türk budun ertin, ökün! Küregürig ün üçün igidmiş bilge kağanırigın ertmiş barmış edgü ilirîge kentü yarigıldığ, yablak kigürtüg." (Orhun Yazıtları, Doğu Yüzü: 22, 23. Türkçe yorum tarafımdan yapılmıştır)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: KARANLIĞA KARŞI SAVAŞ
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
31 Temmuz 2010
Sn Özler, İnsanlar tabi ki ölebilir, fikirler de. En güçlü devletler, en yüce görünen dinler de yıkılabilir. Ama bu dünyadaki kötülük, karanlık, zorbalık, adaletsizlik, hırsızlık, fakirlik, sefalet, hastalık ve benzerlerine karşı savaş sonsuza dek sürecektir. Savaşın galibi kim olacak bilemeyiz, ama savaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Esenlik. HCD

:: İnsanlar ölecek, fikirler ölecektir...
Gönderen: Mehmet Ali Özler / ,
29 Temmuz 2010
Zamanın durdurulamadığı gibi insanın yaşamı, fikri, inancı da durdurulamayıp devamlı evrimler geçirip değişecektir. İnsanların beyninde oluşup geçen düşünce ve inançlar varsayımlardan ibarettir ve hiçbir zaman somutluk kazanamayacaktır. Çünkü fikirler, “işte ben buradayım” deyip insanın beyninden çıkarak ikinci bir nesne olamayacaklardır. İnsanlar ölecek, fikirler ölecektir. Saygılarımla.

:: Yurt dışından gelen mesaj
Gönderen: Hulki Can / , Türkiye
2 Şubat 2010
E posta adresime yurtdışından gelen bir mesajı ilginç bulduğumdan yanınlıyorum: Özellikle "Yöneticilerin ilk yanılgıları ve Din" konusunda haklısınız, ancak şunu eklemek istiyorum:   Osmanlının devşirme bir devlet ve yönetici düzeni olduğu ve Sünni mezhebini, neredeyse bir "çıkar" silahı olarak kullandığı, buna karşılık, Osmanlının kurulup serpilmesinden önce ve tabii sonra, Anadolu'daki diğer Türkmen beyliklerinin, Şamanizmden kaynak alan ve tribal demokrasinin uygulandığı eşitlikçi "Aleviliği" geliştirip, buna inandıkları herkesçe malum..   Böyle olunca halkın büyük bir bölümü, öncelikle Osmanlı zorbalığının ve talancı, yağmacı genişleme siyasetinin hedefi olarak, ve tabii ardından da Osmanlının bu siyasetini ideolojik açıdan geçerli kılmak için sarıldığı dinsel ayrımcılığın kurbanı olarak, hemen hemen bütün Osmanlı Devleti sürecinde Sünniliğe başkaldırmıştır..   Özellikle, resmi ve Türk-İslamcı tarihçilerin en büyük Sultan olarak beyinlerimize kazımak istedikleri Kanuni(!) Süleyman dönemindeki ve onu takip eden dönemlerdeki Şahkulu, Celali, Pir Sultan vs.. başkaldırıları bunun en belirgin örneği ve kanıtıdır.   Bugün bile Sünni baskıya karşı Alevilerin onurlu direnişi din seçiminin hâlâ Türk halkı tarafından kabul edilmiş olamadığını gösteriyor.   Bugün, Türk-İslamcı düşünür ve tarihçilerce, Osmanlının Türk devleti olarak görülüp, yüceltilmesi de bir başka büyük yanılgı bence.   Öte tandan, bugün Türkiyeyi yönetenlerin de, asırlar önceki Osmanlı felsefesine yaraşır ve onu örnek alır biçimde, din'i sadece çıkar silahı olarak kullandıklarını anlamak ve, AKP'nin, bugüne değin yaptığı bütün ekonomik ve siyasal anlaşmaların "kimlerle" yapıldığına bakıldığında, AKPde Bizans, veya Sırp veya Venediklilerle anlaşma yapıp, asal soyu Türkmenleri soykırımla yok eden Osmanlının, izdüşümlerini görmek çözümlemelerimizi daha gerçekçi çerçevelere koyar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnançlara Saygı Göstermek
Şeker Bayramı Nereden Geliyor?
Davul ve Din
Sünnet Olmak veya Olmamak
Din İnsanlığın Sorunlarını Çözebilir mi?
Dindar Gençlik Sendromu
Eleştiri ve Din

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İslam Coğrafyasında Kadın Olmak
Neden Böyle Akılsızım? Neden Böyle Kötü Kitaplar Yazıyorum?
Dominodaki Son Taş: Türkiye
Deli P… ile Çılgın T…"nin Kıssadan Hisseli Sergüzeştleri
Yugoslavya Sendromu: Türkiye'yi Yok Etmek!
Kuklalar ve Kuklacılar
Türkiye Hristiyanbir Devlet Olsaydı...
Çünkü Şifreyi Bilmiyorduk!
Yumurta ve Sevgi
Heykel ve Put

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.