..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > sedat




9 Aralık 2009
Karakterin Değiştirilemezliği  
sedat
Doğuştan gelen yapımız ile bize sonradan kazandırılan yapay yapımız arasındaki çelişki mutsuzluğumuzun belkide ana nedeni.


:AHBH:

Yazıya Sokrat’ın meşhur bir sözü ile başlamak istiyorum. “İnsanın kendi kişisel olaylarında doğruyu bulması veya en azından yanlış adımlardan kaçınması için bir içsese gereksinim duyar “ demesi, en önemli kaynağın içimizde olduğunun bir ifadesidir. Gene, çoğu zaman mutsuz olmamız iç sesimiz ile dış sesimiz arasında uyum olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Bilinçaltımız bu nedenle rahatsız olur ve nedenini asla bilemediğimiz bir iç huzursuzluğu yaşarız. İçsel yasaların benliğimize kaydettiği bu yapıyı karakter olarak tanımlıyabiliriz sanırım.
İnsanın tüm eylemleri içsel bir ilkeden kaynaklandıkları için karakter kesinlikle düzeltilemez. İnsanın aynı koşullarda sürekli aynı şeyi yapması gerekir, başka türlü davranamaz. Farklı davrandığı zaman içsel bir rahatsızlık içini kemirir durur. Doğamızdan değil, salt mantıklı düşünmeden kaynaklanan sonradan edinilmiş yapay bir karaktere sahip olunacağı söylenebilir. Ancak, insan kendini ne kadar zorlasa da doğal -asli- karakteri bir şekilde kendini gösterir. Tüm yapay kurallar bol bol uygulama ile alışkanlık haline dönüştürülmeye çalışılır. Ne varki böyle uzun bir alıştırma ile kazanılan yapay karakterin etkisi sürekli dışarıdan zorlama gibi olacaktır. İçten gelen doğamız buna karşı koymayı asla bırakmaz. Ara sıra, hiç beklenmedik anda onu çiğneyecektir.
Sonradan kazanılan karakter yapısı, soyut , düzenleyici kavramlara göre yapılan tüm eylemler, başlangıçsal, doğuştan gelen eğilimlere göre yapılan eylemler karşısında hep yenilgiye uğrayacaktır. Diğer bir deyişle “edinilmiş karakter”,”doğuştan gelen karakter” karşısında hep ezik kalacak, her an asli karakterin eyleme geçme korkusu ile karşı karşıya kalacaktır. ”Doğal olmayan her şey eksiktir” , Napolyon tarafından söylenmiş olan bu söz gerek fiziksel, gerekse ahlaksal her şeyde geçerlidir. Dilimizde kullanılan bir atasözümüzde bu tezimizi destekler tarzdadır. ”Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur”. Bu söz de bize doğuştan kazanılan karakterin değiştirilemiyeceğini veciz bir şekilde açıklamaktadır. Bu nedenle kişileri değiştirmeye çalışmanın bir anlamı vede yararı yoktur. Kişileri olduğu gibi kabul edip, davranışlarımızı bu şekilde ayarlarsak ne karşımızdaki kişiyi üzmüş oluruz nede kendimizi zor bir durum ile karşı karşıya bırakmamış oluruz.
“Karakterin yapısının kanıtları, küçük ayrıntılarda gizilidir” sözü Seneca’ya aittir. Bu söz ne kadar doğrudur. İnsan tamda dikkat etmediği küçük ayrıntılarda karakterini gösterir. Bu yüzden başkalarını bir nebze dikkate almayan sınırsız egoizm, küçük eylemlerde rahatlıkla gözlenebilir. İnsan büyük davranışlarda kendini yadsımaz ama maskelerin ardına gizler. İnsanoğlu maske kullanmakta çok başarılıdır. Nedense insan zihni “yasa küçük şeylerle ilgilenmez” kuralına sıkı sıkıya sarılır. Eğer tanıdığımız biri kendi rahatı, çıkarı için çok çok çok küçük bir olayda dahi bencilce davranıyorsa, yasanın elini kolunu bağlamadığı durumlarda çok daha korkunç şeyler yapabileceği aklıdan çıkarılmamalıdır. Kendi zihinsel kalıplarının yasalarını kolaylıkla korkmadan çiğneyen birisi, bir tehlike görmediğinde devletin yasalarını da rahatlıkla çiğneyecektir.
Sonuç olarak, sonradan edinilmiş karakter uzun süre dayanamaz ve maskesi düşer. Seneca’nın bir sözü ile noktayı koyalım “Hiç kimse bir maskeyi uzun süre taşıyamaz. Rol yapma, çok geçmeden asıl doğasına döner”. Yeryüzünde altı milyar insanın bir türlü mutluluğu yakalıyamamış olmasında asli ve yapay karakterimiz arasındaki bu çatışmadan kaynaklanıyor olamaz mı ?
Sedat Yalçın

.Eleştiriler & Yorumlar

:: çok güzel bir yazı
Gönderen: RUTİL BİLGİNER / , Türkiye
17 Aralık 2009
yazınız çok güzel çocukluğumuza geri dönsek iyi olurdu giydirilmiş bize bütün bu baskı dolu şeyler. tebrikler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alışılmışın Dışına Çıkmak
Kutlamalar Hakkında
Ağlamak
Din ve Ahlâk Üzerine (Japon
Altın Diş
Mektubu Bitirmek
Saygı
Karşılaştırma/kıyaslama
Yoksula Yardım Etmek Mi, Yoksulluğu Ortadan Kaldırmak mı?
Kendi Hapishanemiz

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Söz Gümüşse, Sükut Altındır.
Kamera ve Yönetim!
Sevgi Karşılıksızmıdır?
Yapay Hayatlar
Bayram Ziyaretleri
Aynalar
Neden Saçmalarız?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beyaz Yalanlar,siyah Yalanlar,pembe Yalanlar... [Eleştiri]


sedat kimdir?

Yazılarımda çevremizdeki insan manzaralarını yansıtmaya çalıştım. Aslında tüm amacım belki de kendi kendimi yeniden yaratabilmek,zihinsel de olsa dinginliğe erişebilmek. Belki de hiç bir amacı yok. Sadece vakit geçirmek için belkide. Belki de yapmak isteyipte yapamadığım yaşanmamış hayatımı dile getiriyorum kimbilir. Bilemiyorum inanın.

Etkilendiği Yazarlar:
J.Krişhnamurti,A.schopenhauer,I.Yalom,H.Cibran,D.M.Ruiz.İ.Arabi.Y.N.Öztürk


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sedat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.