..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > sedat




7 Mayıs 2010
Bayram Ziyaretleri  
sedat
Düşündüm, neden bizler kişiliklerimiz arasına maddiyatı sokuyoruz. Hiç olmazsa bayram gibi özel günlerde, sadece yüreklerimizle birbirimizi kutluyalım. Daha doğru olmazmı? Ne dersiniz. Belki bir başlangıç olur bu temennim.


:AIFG:


Ziyaretlerin, resmi bir görev haline gelmiş olduğu gibi his var içimde. Ziyaretlerin, hiç bir kısıtlama olmaksızın, içtenlikle yapıdığı zaman bir anlam taşıdığına inanıyorum. Ancak, ziyaret sırasında adettendir diyerek eli boş gitmemek, adeta bir zorunluluk halini aldı. Özellikle, bayram gibi, insanların kaynaşmasına neden olan günlerde, ziyarete giderken çukulata-çiçek götürmek, acaba ilişkileri geliştiriyor mu yoksa daraltıyor mu ? Ekonomik bakımdan ailelerin bütçesine önemli bir etkisi olduğu -maddi durum iyi olanlar hariç- bir gerçek. Örneğin, bir kutu çukulata veya çiçek minumum 10.00 TL olsa, 10 aileyi ziyarette 100,00 YTL lik bir gider demektir. Bu nedenle, insanlar ziyaret sayısını kısıtlıyarak belli sayıya indirgiyorlar gibi geliyor bana. Hani bayramlar insanları kaynaştıran, bir araya getiren, küslükleri ortan kaldıran, birlik ve beraberliği pekiştiren özelliklere sahipti. Maddi durumu yüzünden mahçup olmamak için ziyarete gidemeyenler yokmu acaba hiç çevremizde? Şimdi içinizden, hadi canım bana gelirken bir şey getirilmesine gerek yok diyorsunuzdur. Kendinize sorun bakalım ; siz ziyarete giderken eli boş mu gittiniz ?

Geçenlerde çok eski ve de yaşlı bir dostumu -90 yaşının üstünde- ziyaretimde bana gelirken lütfen hiç bir şey getirmeden, sadece kendinizi getirin dedi ve bir anısını anlattı.. Bu dostumun, kendisine çok hürmet gösteren ve seven bir dostunun, kendisinden köşe bucak kaçtığını hissettiğini söyledi. Acaba bu dostumu bilmeden üzdüm mü diyerek, fellik fellik arayarak kendisini bulup, görüşüyor ve soruyor : Benden niye kaçıyorsun ? Dostu kızarıp bozararak cevap verir, efendim benim ekonomik durumum epey bozuldu. Bir şeyler alıp getiremediğim için sizden kaçıyordum.

Bu çok yaşlı dostum anlatmasını sürdürdü.

Ziyaretlerde tatlı getirme adetinin eski olmadığını, bize sonradan girdiğini söyliyerek devam etti. Eskiden, rahmetli babam bayramlarda bütün tanıdık, dost, akrabalarını hiç bir masrafa gerek kalmadan kolayca ziyaret ederdi. Ancak, bu tatlı götürme adeti çıktıktan sonra, herkes cüzdanına bakıp, ekonomik gücüne göre yapabileceği kutu adedince kişiyi ziyaret ederek kendisini sınırlamasına neden oldu. Bu durum, insanların hesap kitap yaparak, hesabın tutmadığı yerlerde, gitmemiz gereken insanlarla aramızda engeller yaratıyor. Böylece, insanlar arasında mesafeler artıyor ve de ilişkiler zayıflıyor ; dedi.

Düşündüm, neden bizler kişiliklerimiz arasına maddiyatı sokuyoruz. Hiç olmazsa bayram gibi özel günlerde, sadece yüreklerimizle birbirimizi kutluyalım. Daha doğru olmazmı? Ne dersiniz. Belki bir başlangıç olur bu temennim.

Düğünlerimiz de de aynı sorunlarla karşılaşmıyor muyuz ? Herkes, düğünlerde buluşup hepberaber sevinip eğlenirken, şimdilerde düğünler takı takma yarışına dönmüş durumda .Sanki, düğün davetiyesi verilirken ve de alınırken hemen insanların aklına hediye olayı geliyor. Düğün sahibi, acaba ne hediye getirecek, ne takacak diye düşünürken, davetli ne götüreceğinin, ne takacağının hesabı içerisine giriyor. Sonuçta tamamen samimiyetten uzak sembolik bir tören oluyor. Alşveriş töreni !

Şimdi hemen, bu adetlerimiz evlenenlere hepbirlikte imece usulu yardım etmek anlamına geliyor diyerek, itiraz edildiğini duyar gibiyim. Ne var bunda ; ne güzel diyebilirsiniz.
.
Küçük yerleşim yerlerinde herkes birbirini tanır, yeni evlenenlere tencere , tava, battaniye vs. hediye götürerek ev eşyalarını tamamlamada, karınca kararınca yardımcı olmaya çalışırdı. O zaman da hatırlarım çevre baskısı vardı ve muhakak ne olursa olsun bir şey götürmek şarttı. Bu hususlar tamamen özgürce, hiç bir çevre baskısı -son günlerdeki moda deyimi ile “mahalle baskısı”— hissetmeden yapıldığı taktirde bir anlam taşır. Samimi olarak düşünelim. Ne ölçüde samimiyiz. Öyle bir hava yaratılmış durumda ki, kesinlikle eli boş gidilmemelidir. Çevremdeki düğün yapanlara bakıyorum ve soruyorum neden düğün yapıyorsunuz , bu kadar masrafa giriyorsunuz diye. Aldığım cevap çok ilginç. Gelen hediyeler, takılan takılar yaptığımız masraftan çok fazla. Yani alışverişte kar/zarar hesabı başplanda. Maddi durumu iyi olmayanlar mahçubiyetlerinden dolayı düğünlere gidemez oldular.

İçtenliklikle, samimiyetle birlikte olmak, hiç bir art düşünce olmadan, sıra hesabı yapmadan (bana gelene bende giderim), adı ne olursa olsun (düğün,bayram...) o günü güzel duygularla paylaşmaya ne dersiniz ?

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Toplumsal baskı unsurları...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
8 Mayıs 2010
Haklısınız...Bazen düğünden sonra gelen hediyeler incelendiğinde bilhassa kırsal kesimlerde gündelik yaşamda hiç bir işe yaramayacak 30-40 tane bardak sürahi takımı ya da benzeri şeyler olduğu görülüyor.Kimisi bunları daha sonra yapılacak düğünlere götürmek için saklarken çoğuda bir-iki kullanmada kırılıp gidiyor.Bazı yerlerde ise kim ne hediye getirdi ya da taktı ise kağıda yazılırmış.Yani onun da düğünü olunca benzeri bir şey almak ya da takmak için.Kısacası ödünçleme...Ama adetler en kolay değişebilen yazısız normlar olarak sosyal bilimciler tarafından kabul edilmesine rağmen onlar bile uzun süre varlıklarını koruyabilmektedirler.Teşekkürler.Saygılarımla.

:: Teşekkürler...
Gönderen: Müşerref ÖZDAŞ / , Türkiye
7 Mayıs 2010
Teşekkürler Sedat Bey. günümüz ilişkilerinde düşünülmesi gereken ve düzeltme yolunda fazla bir şey de yapamadığımız gerçeklerimizden birine değinmişsiniz. Çok haklısınız, artık her şey alışveriş edası ile yapılmaya başlandı. Karşılıksız dostluk ve ilişkileri var edebilmemiz dileğiyle...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Söz Gümüşse, Sükut Altındır.
Yapay Hayatlar
Aynalar
Neden Saçmalarız?

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alışılmışın Dışına Çıkmak
Kutlamalar Hakkında
Din ve Ahlâk Üzerine (Japon
Ağlamak
Altın Diş
Mektubu Bitirmek
Saygı
Karşılaştırma/kıyaslama
Yoksula Yardım Etmek Mi, Yoksulluğu Ortadan Kaldırmak mı?
Kendi Hapishanemiz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beyaz Yalanlar,siyah Yalanlar,pembe Yalanlar... [Eleştiri]


sedat kimdir?

Yazılarımda çevremizdeki insan manzaralarını yansıtmaya çalıştım. Aslında tüm amacım belki de kendi kendimi yeniden yaratabilmek,zihinsel de olsa dinginliğe erişebilmek. Belki de hiç bir amacı yok. Sadece vakit geçirmek için belkide. Belki de yapmak isteyipte yapamadığım yaşanmamış hayatımı dile getiriyorum kimbilir. Bilemiyorum inanın.

Etkilendiği Yazarlar:
J.Krişhnamurti,A.schopenhauer,I.Yalom,H.Cibran,D.M.Ruiz.İ.Arabi.Y.N.Öztürk


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sedat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.