Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
En çok kullandığımız kelimelerden biri olan sevgi kelimesi, T.D.K. sözlüğüne gore “insanı , bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu “ ; sevmek ise “sevgi ve bağlılık duymak , birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek, çok hoşlanmak , okşamak , yerini, şartlarını uygun bulmak” olarak açıklanmaktadır. Dilimizden hiç düşürmediğmiz sevgi ve sevmek sözcüklerine daha farklı bir yaklaşımla bakmaya ne dersiniz ? Neden severiz ? Sanırım en mantıklı açıklama ; bize şu veya bu şekilde haz vermesinden kaynaklanmasıdır. O halde bize haz vermiyen hiç bir şeyi sevemeyiz. Her anne yavrusunu sever; kendisine haz vermese bile sever deriz . İşte burada formülümüz tabiri caiz ise çuvallıyor. Neslin devamını sağlama görevi ile, yavrusunu sevmek, birbirini tamamlayan iki eleman olarak belirmektedir. Biri olmadan diğeri düşünülemez. Bu olgu hemen hemen tüm canlılarda gözlenmektedir. Hücrelerimize bu bilgi adeta kopyalanmıştır. Bu hususu ilahi güce bağlarız çoğu kez. En kolay açıklama yolu da budur. Acaba gerçekten böyle midir ? Dikkat edilirse, sevme fiilini hep bir nedene bağlarız. Benim evladım olduğu için, bana yakın olduğu için, ilgimi çektiği için, yaratılanı severim yaratan dan ötürü olduğu için….vs. Sevmek için hep bir nedenimiz vardır. Neden hep bir nedene gereksinim duyarız sevmek için ? Nedensiz de sevilmez mi ? En üst sevgi ilahi güç sevgisidir. Ancak onu bile bir nedene bağlı olarak sevmez miyiz ? Yaratanı bile sevmemiz bir nedene dayanır . Bizi yarattığı, tüm evreni yarattığı için severiz. O halde karşılıksız sevgi olamaz. Anne sevgisi karşılıksız derler. Acaba ? Annenin çocuğunu sevmesi, kendisine anne zevkini tattırmasından kaynaklanıyor olamaz mı ? Sahip olma duygusunun verdiği bir sevgi değil midir ? İnsan sahip olduğu şeyle özdeşlesir. Çocuğun oyuncağına, özellikle erkeklerin arabalarına karşı bağlılıkları da bir çeşit sevgi tezahürleri değil midir ? Anne , belli bir sure karnında taşıdığı yavrusu için adeta tek sahipdir. Onu kimse ile, hatta babası ile bile paylaşmak istemez aslında. Sahiplenme, malı gibi kabul etme , paylaşamama olgusu, anne sevgisinin temelini oluşturuyorsa , o halde, anne sevgisi bile karşılık esasına dayanmıyor mu ? Malım ise severim, değilse sevmem demek değil midir bu sevgi ? Halil Cibran’da aynı şeyi söylemiyor mu ? Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil. Onlar Hayat’ın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızları Onlar sizinle gelirler ama sizden değil. Sizinle birlikte olsalar da size ait değil Dilimizden hiç düşürmediğimiz, ama uygulamasını kolayca yapamadığımız sevginin de, aslında, bize hoşnutluk yaratmasının dışında - mademki karşılık prensibi, neden sonuç ilişkisı buradada geçerli - abartılı bir anlam taşımaması gerekir. Ancak yaşamımızın hoşluk içinde geçmesi bizi mutlu edecekse, sevme fiilini ne kadar sık kullanırsak ve uygularsak o kadar yararlı olacaktır. Sevmek fiilinin de aslında o kadar masum / temiz / saf bir fiil olmadığının bilincinde olmamızın da faydası vardır. Madem ki karşılığı vardır o halde saf, temiz değildir. Şimdi hemen karşılığı olan herşey saf ve temiz değil midir denecektir. Şu da bir gerçek tir ki yeryüzünde karşılıksız hiç bir olgu, olay yoktur. Bazılarını temiz , saf diye nitelemek kendi kendimizi kandırmak gibi olmaz mı ? Bu yazıyı yazmamdaki amaç, sevgiyi küçümsek asla değil. Lüzumsuz , abartılı , sanal bir sevmek fiilinin faydadan çok zarar getirebileceği kaygısıdır. Şöyle ki ; abartılı bir sevgi gösterisi, kişide aşırı bir beklenti doğmasına yol açabilir. Bu beklenti, karşılıksız kalınca da abartılı sevgi tam bir düş kırıklığı yaratır. Bunun sonucunda da nefret doğabilir. O nedenle herşeyde olduğı gibi, sevgimizi ifadede de aşırıya kaçmamak faydalıdır. Sevginin de karşılık ilkesine dayandığını bilirsek, karşımızdaki kişiye sevgi verince sevginin yansıyacağını biliriz. Aynı ayna gibi. Aynaya düşen her ışık yansır. Eğer geri yansıma olmazsa da üzülmemeliyiz. Bu, karşımızdaki aynanın, arkasının sırla kaplı olmadığını bir göstergesidir. Yani, karşımızda ayna yerine cam vardır. Camdan her ışık süzülüp içeri girdiği gibi sevgimizde karşımızdaki kişi tarafından adeta emilir. Ne kadar sevgimizi abartırsak abartalım geri yansıma asla gerçekleşmez. Sonuç olarak herşeyi sevelim. Sevgimizi esirgemiyelim ; tabii bizi mutlu ediyorsa . Ancak sınırsız sevgi ile değil, sınırlı, sevginin de bir nedeni ve karşılığını olduğunu bilerekten sevelim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sedat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |