"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Annem yetmiş yaşlarında… Vay be o kadar oldu mu ki? Zaman ne çabuk geçiyor. Daha dün gibi… Her şey dün gibi geliyor bana. Annemin yaşı en son 40 olarak kafamda kalmıştı… Şimdi ben o yaşlardayım. Her ne ise… Annemden neden bahsettim ki? Haa, evet… Geçenlerde evde yazı yazıyordum. Yazılarımı genelde evde yazarım. Ben yazı yazmaya odaklanmıştım ki, annem; (meğer annem de bana odaklanmış…) Durup dururken dedi ki: “Bitmedi mi kilim dokuman…” Önce anlamadım, ben de en az sizin gibi afallandım. Çünkü kilim değil yazı yazıyordum. Sağ omuzum arkasında yarım kavis dönüp… “Kilim mi, ne kilimi, ben kilim değil…” diyecektim ki, ‘jeton düştü.’ Meğer benim klavyeye dokunuşum anneme, -gençliğinde yaptığı- kilim dokumayı hatırlatmış. Annem, iyi bir halı/kilim dokuyucusudur. Gençliğini hep kilim/halı dokuyarak heba etmiş. Hani şimdi görsek bile tanıyamayacağımız o antik el dokuma halılar/kilimler… Nakış nakış işlenen halılar/kilimler… Siz kilim deyip geçmeyin… Doğu’da kilim demek; ilim demektir, aşk demektir, suskunluğunu gergef gergef kilime işleyerek maşukuna sessizce gönderilmiş mektup demektir… Bilirsiniz “kilim” üzerine türküler bestelenmiş… "Sevdiğine sözü olan kilim dokur, Kilimin dilinden ancak anlayan okur. Doğu’da kadın utanır konuşamaz, konuşmaktan korkar. Ancak söyleyemediklerini kilim tezgâhının başına geçerek söyler. Kilimler renk, renk olur, desen, desen… "Desen var, aşka davet. Desen var, sevgiliye hasret. Desen var, şikayet." İşte annem, her klavyede yazı yazarken beni, kilim dokuduğu günlerini hatırlıyormuş… Annem; ana renkleri ekseri kırmızı, lacivert, kahverengi, siyah ve beyaz olan ara renklerinin de; yeşil, sarı, mavi olan kilimlerini düşünüyormuş beni bilgisayarda her yazı yazdığımı gördüğünde… Ve annem o yüzden “Bitmedi mi kilim dokuman…” demiş… Ne diyeyim? Annem haklı… Hem çok haklı çünkü her utangaç Doğu kadının (eskilerden bahsediyorum) söyleyemediklerini kilime dokuduğu gibi, her yazar da (bana göre) söyleyemediklerini klavyenin tuşlarına dokunarak söylüyor…. Bu vesileyle, bir kez daha annemin ellerinden öpüyorum… Bu gidişle biraz zor biter benim kilim dokumam. Anlaşılan daha çok kilim dokuyacağım, çünkü: “ Ayıptır günahtır diye /Kilit vurdular dilime /Aşkı dokudum kilime /Anlıyor musun?”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |