Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
BU BİR ASLINDA GÜNCEL BİR OLAY ÜZERİNE YAZILMIŞ OLAN BİR FIKRA YAZISIDIR... Çok acı bir gün geçirdik dün ve ondan önceki günün gecesinde.Acılar bin kat daha artarak yaşandı Mardin’deki bir köyde.Ve o köyde son buldu 44 can hatta bunlardan 3’ü de doğmayan bebeklerdi.Ve o köyde yıkıldı hayaller.Kapkaranlık bir geceyi yaşayıp bu derin karanlığın ardından yeni bir sabaha umutsuzlukla ve sel gibi olan gözyaşlarıyla uyandı köyde yaşayan herkes ve bu olayı duyupta içinde acısını yaşayan tüm Türkiye. Olayın failleri olayı neden ve ne amaçla yaptı orasını yüce Türk adaleti bilir ama şu bir gerçek ki o gece tam tamanına bir değil, iki değil, beş değil 44 can yitip gitti.Bunun hesabı bir şekilde adalet nezhinde sorulacaktır ama o gece o olayı yaşayıpta bir tesadüf eseri sağ kurtulanların psikolojileride ve bundan sonraki hayatları da hiçbir zaman doğru ve düzgün olmayacak.Hangi merhem onlara sürülsede hangi yardım yapılsada olan olmuştu bir kere.O tanıklar gözlerinin önünde ilkelliği, vahşiliği ve acımasızca gözlerini nefret bürüyen 8 insanın kendilerine ve sevdiklerine yapılanları hüzünlü bakışlarla ve ağlayan gözlerle belki de saldıranlara yalvararak gördüler. Bu vahşilik yaşanıyorken arada başka hususlarada değinmek gerekir aslında.Öncelikle saldırıyı yapanların gözünü o kadar kan, kin ve nefret bürümüş ki ilk saldırıyı yaptıklarından sonra sağ kalıpta yaşamaya çalışan ve de ölmesine az bir zaman kalıp yardım için bağırıp hatta can çekişenleri bile acımadan geri dönerek sağ kalanların kafalarına tek tek sıkarak arkada bir şeyler bırakmak istemediler.Bu gerçekten şu kısa ömründeki Türkiye için gerçekçi bir acı tablosundan başka bir şey değildir.Televizyon başlarında herhangi bir haber kanalını izleyen biz seyirciler bile yerlerinde donup kaldı bu olay yüzünden.İlkin ben de bunun bir terör saldırısı olduğunu düşündüm ama ne yazık ki orada yani Mardin’de o gece ölenlerin hepside kendi akrabalarınca öldürülmüştü.Bu ne kadar da büyük bir acıdır ki ancak bunu o gece o olayı yaşayıp sağ kurtulan birkaç kişi bilebilir.Bizler sadece gözler önünde yaşanan bu acı dolu vahşet tablosuna bakarak yetinip ailelere ve saldırıda yakınlarını yitirenlere baş sağlığı dilemekten başka bir şey düşemez.Sanki orada ölenler bir oyunun içindeymişte saldıranlarda onları katletmiş gibi görünüyor bir yönden.Neden böyle gözüktüğü ise sanki saldıranlar günümüz gençliğinin tutkuyla bağlandığı bazı silah üzerine kurulu oyunlara benziyor birkaç gece önce yaşananlar.Ülkemizde zaten böyle silahlara ve öldürmeye eğilim varken bir de böyle oyunlar çıkınca halkın birden sapıtarak saçma ama insanları hayattan ve sevdiklerinden koparacak eylemlerde bulunmasına sevk ediyor. Kısacası ülkemizde böyle vahşete eğilimli gençlik ve yapı varken bu olaylarda kaçınılmaz oluyor ama bunları engellemekte bu toplumun ve ülkenin içerisinde yaşayan her bir vatandaşa düşüyor.Birimiz bu işin peşini bırakırsak elbet başkalarıda bizden gördüğünü yapıp ülkemizi el birlikte bir bataklığa sürmüş olacağız.Onun içindir ki biraz olsun insanlığımızı ve insanın ne olduğunu hatırlamaya davet ediyorum her birimizi buna kendimide dahil ederek.Eğer her bir insan gerçek özünü arayıp bulursa ve bu özünü her daim iyi işler ve hayırlı işler adına kullanırsa elbet bir gün insanlık kötüye ve kötülüklere karşı olan savaşını kazanmış olacak.Eğer bu savaşı kazanırsak sadece bu savaşı değil kötü giden talihleride ve yitip giden hayatlarıda bir bir kurtarmış olacağız hem de el birlik. Gel gelelim olayın sonucundaki hususa.Olay oldu bitti ama faillere ne olur onu kimse bilmiyor.Ben şiddete karşıda olsam bu saldırıyı yapanların aslında idamı ne kadar da çok hak ettiğini düşünüyorum kendimce.Şu birkaç günde idamında neden kalktığını düşünmeye başladım.Eğer idam olsaydı bu saldırganlar belki de bu cezayı bilerekte hareket edebilirdi.Hem toplumun arasında böyle vahşet yaşatan ve her yaptığıyla bazı insanlara derin acılar yaşatanların belli bir hapis cezasından sonra aramızda dolaşmasına da karşıyım. Ayrıca olayın olduğu gece saldırganlar çokça büyük bir ayıp ve günahta işlediler.O günah ve ayıp ise; o gece evde olupta namaz kılan erkekler ve bazı kadınların üzerine ateş edildi.Bu gelen kurşunlar birçok canı alıp gitti ama Allah’ın koyduğu bir emri yerine getirenlere hem de görev yerine getirilirken yapılınca vahşetin ve kana susamışlığın ne kadar da büyük ve tarifsiz bir alçaklığı gösteriyor ve de daha küçük yaştaki çocuklara da silah tutup ateş edilmeside insanlık adına yaşanan bu utancın ayrı bir sahnesi.Ama ne yapalım böyle canilerin hepsi aslında bizler gibi insanların arasından çıkıyor.Suçun birazıda aslında bizde var.Nedeni ise bu saldırganlar yaptıkları eylemle insanlıktan nasip almadıklarını gösteriyor ama bütün toplum olarak duyarlı olmasını bilebilsek ve bu töre denen belayı bitirebilsek birkaç gece önce yaşanan bu olay belki de yaşanmayabilirdi.Yani akraba, akrabaya bunu yapar mı sözünü geçtim ben.Sadece şunu söyleyebilirim saldırıyı ve bu hainliği yapanlara insan olan birisi başka bir insanı öldürür mü?İçinde birazcık insanlık olan başka bir cana bu kadar nasıl kıyabilir? gibi sorulara cevap aramak gerekir ve saldırganlara da bence sürekli bir vicdan azabı çektirilmeli.Çünkü bu kadar belayı yaydıktan sonra saldırganlara yaptıklarını unutturmayıp ölümlerine ve son nefeslerine kadar bu yaptıkları yüzlerine bir tokat gibi vurulmalı belki de biraz olsun insanlığın ne olduğunu anlarlar. Bu yazıyı okuyanlara tavsiye veya öğüt niteliğinde bir şeyler söylemek adına o gece ölen herkes için dua edelim ve ruhlarını şad edelim.Ve de bu tür olayların bir daha ne ülkemizde ne de başka bir ülkede yaşanmaması için uğraş verelim.Yoksa bizler yerimizde sayıp olanlardan sonra olmamış gibi ya da olmuşsa elden bir şey gelmez demeyi bırakıp topluma faydalı insanların yetişmesinde az veya çok payımız olması için çalışalım bunu da hayatımıza bir ilke edinelim.Dilerim ki bir daha böyle bir vahşilik yaşanmazda ölenlerin arkasından gözyaşı dökmeyiz. Yazım tarihi 6 Mayıs 2009 BARIŞ ÜNLÜ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Barış Ünlü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |