..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Estetik > ERDEN ERKİN




24 Şubat 2009
Aşkta Üçüncü Kişi Olmak...  
ERDEN ERKİN
Siz siz olun aşkta asla üçüncü kişi olmayın! Yoksa çok acı çekersiniz çok...ERDEN ERKİN...


:CGBHC:
Aşkta üçüncü kişi olmak, "acı çekmek" demektir. Aşkta birinci olan, hiç kuşkusuz ve tartışmasız kadındır. İkinci olan, yine hiç kuşkusuz erkektir. Üçüncü kişi, kadın ya da erkek olabilir; bu değişkendir. Üçüncü olmak, göreceli olmamakla birlikte kuşkulu ve tartışmalıdır.

Kadınların aşktaki üstünlüğü asla tartışılmaz. İlk insandan itibaren üstünlük kadındadır. Yaşamsal kuramlar üzerinde kadınlar hep başrolü üstlenmişlerdir. Bakmayın siz erkeklerin üstünlük tartışmalarına, son sözü hep kadınlar söylemişlerdir. Onay makamı her zaman kadındır.
Erkeklerin, "Alt tarafı kadın," "Eksik etek,""Saçı uzun, aklı kısa," gibi hiçbir dayanağı olmayan tutarsız iddiaları sadece egolarını tatmin etmek ve hödüklüklerini gizlemek için uydurdukları sözlerdir. Açıklamamalarına karşın, bu sözlerin ipe sapa gelmez saçmalık olduğunu erkekler de çok iyi bilmektedir. Kabul etmek gerekir ki, aileyi yöneten nasıl ki kadınsa, gerçekte ülkeyi yöneten de kadındır, ne yazık ki erkekler bunun ayrımına henüz varamamışlardır. Konuyu genişletip dağıtmadan özüne dönelim. Kadın her zaman olduğu gibi aşkta da üstündür ve birinci kişidir.

Unutmayın ki mutlu bir evlilik yapan kadın, geçmişteki aşklarını hatırlamak dahi istemez. Bir erkek, mutlu bir evlilik yapsa bile geçmişteki aşklarını unutmaz. İşte fark buradadır. Bu ince ayrıntıyı herkesin bilmesi ve kabullenmesi gerekir. Kadın isterse anında sizi silebilir. Kadın acıyı, terk edene kadar çeker; sizi terk etmeye karar verdikten sonra bir kadını kimse durduramaz ve asla size geri dönmez. Sizi, deyim yerindeyse tek celsede deşifre edebilir, silebilir, buruşuk bir kağıt gibi çöpe atabilir. Siz siz olun asla bir kadınla bu konularda deneyim sahibi olmadan aşık atmaya kalkmayın; zira kaybeden taraf hep siz olursunuz; bunu asla unutmayın.

Ancak sanılanın, genel kanının aksine, bir erkek böyle yapamaz. Gaddar, kaba, hain oldukları sık sık kadınlar tarafından yinelenen erkekler aşkta daha çok duygusaldır. Kadının aşktaki duygusallığı, metabolizmasından kaynaklanmaktadır. Aşkta acıyı hep erkek çeker. Bu nedendir bilinmez, ancak bu bir varsayım değil; gerçek budur; sanıldığı gibi kadın daha çok acı çekmemekte, acı çektirmektedir.

Kadın tek başına her şeydir, kadınsız bir erkek hiçbir şeydir. Bir kadın tek başına kendini, evini, işini yönetebilir, bir başkasına gereksinim duymaz. Bir erkek arkasına kadın desteği almadan bunların hiçbirini yapamaz. Kendimden bir örnek vermek gerekirse; babam ben küçükken vefat etti, çok zor anımsıyorum, yalnız büyüdüm. Annem bir kamu kurumunda daire başkanıydı, orayı yönetiyordu. Dedelerinden kalma tekstil üzerine işyerini ve yüzlerce işçinin sevk ve idaresini iki kardeşiyle birlikte yönetiyordu. Ardından evdeki yardımcıları yönetiyordu. Bunlar yetmezmiş gibi her gece bir toplantıya, bir düğüne, bir derneğin çalışmalarına koşturuyor ve üstüne üstlük bir de özel olarak beni yönetiyordu. Ben de size bir sırrımı açıklayayım, (ki annem bunun hep farkında ancak ilişkimizi zedelememek; daha doğrusu benimle yüz göz olmamak için farkında değilmiş gibi görünür;) annem bile olsa bir kadından emir almamak için onun istemediği ve sık sık bana, "Git uşaklık et!" dediği turizmcilik işini seçtim ve annemden emir almak yerine Fransızlardan emir almaktayım ve onların tabiriyle direktörlüklerini, benim tabirimle temsilciliklerini yapmaktayım. Görüldüğü üzere cefakar, fedakar taraf hep kadındır. Biz erkekler şımarık, tatminsiz, tembel, isyankar olduğumuz kadar da nankörüz aynı zamanda. Bir dakika, hemen "Oooo!" çekmeyin lütfen' Şöyle bir düşünün arkanıza yaslanıp, bu Erden Erkin'in 38 yıllık yaşamının bir araştırmasıdır, bunu yadsıyamazsınız, lütfen sakince bir düşünün...

Hiç kuşkusuz istisnalar, tam tersi gerçekler de vardır hayatta, ancak bunlar genel kuralı bozamaz.

Aşkta üçüncü kişi bir kadın olursa sorun yok. Bir kadın, bir bakış, bir gülüş, yeni açmış bir çiçeğin görüntüsü, sohbet ettiği bir eski dostun güzel bir çift sözüyle mutlu olabilir. Bir erkek bu başarıyı asla gösteremez.

Aşkta üçüncü kişi bir erkek olursa, kendisini aşk acısı ile cehennem arasında bir boşlukta bulur. Sanki dünyanın sonu gelmiştir, yaşam tükenmiştir. Sanki uzay boşluğunda bir zerrecik olup fırtınalar önünde savrulmuştur. Ayrıca üçüncü kişi olmanın verdiği acı, eziklik, burukluk, terk edilmişlik, atılmışlık, satılmışlık, istenilmeme duygusu içinde bocalar erkek. Bu bocalama durdulamazsa psikolojik sorunlar baş gösterir, kişilik çatışması, iç çatışma derken depresyon geçirmeye kadar gider.


Siz siz olun aşkta asla üçüncü kişi olmayın! Yoksa çok acı çekersiniz çok...


Sanırım çok kişi benim aşkta üçüncü kişi olduğumu sanmıştır, ya da geçmişimde böyle bir aşk yaşadığımı sanmıştır. Sanırım bu konuda bir açıklama yapmam gerekir:

Hep ulaşılmaz aşklar yaşadım ben. Her zaman güzel gösteren aynanın arkasının katranlı kağıtla kaplı olduğunu; geceleri dünyamızı aydınlatan ay ve yıldızların bir taş ve kum yığını olduğunu bilerek yaşadım. Hiç kimsenin aşkına, arkadaşına hariçten gazel okumadım. Hiç kimsenin girdisi, çıktısı, yaşantısı beni ilgilendirmedi. Sadece anlatılanı dinledim, hiç kimsenin çok özeline girmedim, Hülyanım da öyle ve beni de öyle yetiştirdi, ailece hep böyleyiz; kimsenin işine gücüne karışmayız. Her zaman gurur duyduğum, onur duyduğum bir annem, dünya tatlısı bir kız kardeşim var.

Her zaman erişilmez aşkların zirvesinde yaşadım. Ben her zaman bir numaraydım; bırakın üçüncü kişi olmayı, aşkta ikinci kişi bile olmadım. Her zaman ölümüne sevdim, ölümüne sevildim...

Bu belki bir şans, belki de bir lütuftur. Her zaman çok özel seçimler yaptım ve her zaman çok özel insanlarla büyük aşklar yaşadım. Hiçbir pişmanlık duymadım, hala hepsine çok özel oldukları için derin saygı duymaktayım.


Lütfen sizler de tercihinizi sizin için özel olandan yana yapın, basite indirgemeyin ve özellikle tercihinizi cinsellikle asla karıştırmayın. Yoksa çok acı çekersiniz çok...


ERDEN ERKİN...
AŞKTA ÜÇÜNCÜ KİŞİ OLMAK...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Mükemmel
Gönderen: Müşerref ÖZDAŞ / , Türkiye
24 Ocak 2010
Kadın acıyı, terk edene kadar çeker; sizi terk etmeye karar verdikten sonra bir kadını kimse durduramaz ve asla size geri dönmez. Sizi, deyim yerindeyse tek celsede deşifre edebilir, silebilir, buruşuk bir kağıt gibi çöpe atabilir. Siz siz olun asla bir kadınla bu konularda deneyim sahibi olmadan aşık atmaya kalkmayın; zira kaybeden taraf hep siz olursunuz; bunu asla unutmayın. .............Mükemmel bir yazı okudum.Teşekkürler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın estetik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Deniz Yaşardı Buralarda
Huzursuz Akşamların Koynunda

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bitmeyen Dans...
Aşk Nedir?
Şimdiki Aklım Olsaydı...
Olmuyor Aşk!
İnternet Arkadaşı
Benim Burada Ne İşim Var?
Severek Ayrılmak
Arayışlar
İstanbul'da Son Düşüm (Romance)
Hüzün Sırtımı Sıvazladı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seninle Aşkımız [Şiir]
Karanlığın Gözleri [Şiir]
Son Bölüm [Şiir]
İçimdeki Fırtına [Şiir]
Yalnızlık [Şiir]
Sen de Gittin Oldun El [Şiir]
Armağan [Şiir]
Mutluluk Masalları... [Şiir]
Sabah Saat Beşti [Şiir]
Doğanın Değişen Dokusu [Şiir]


ERDEN ERKİN kimdir?

Bilmiyorum şimdi kiminlesin, nerde? Eğer düşmeseydim ayrılıklarla derde, seninle çok mutlu olurdum, olur olmaz her yerde. . . Ne olur gitme, kal! Bitmesin bu masal. . . ERDEN ERKİN Uluslararası Turizmci

Etkilendiği Yazarlar:
Aşk, martı kanadının denize değdiği andır; yitirilen, kumsalda beklemekle geçirilen zamandır. ERDEN ERKİN


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.