"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Açılması beklenmeyen yaraların sahibi bir ses olarak aklımda kalan karanlığın ve gecenin sahibi, hayaller içinde efsane duygular yeşerten bir karakter; özlenen ruh aleminde kaybedilen; sensin. İstenilen ne ise sahip olamadığımız çocukluğumuza dair zamanların arta kalanısın şimdi, giderken ardında bıraktığın günahkar bedeninde kalan dudak izlerim ve ruhunda bıraktığım karakterim kadar uzaksın şimdi. Hayallediğim tüm olayların merkeziyeti üstüne toplanmışken ve sensizlik o kadar yaralarken, dönüşünü beklemek her ne kadar çocukça da olsa, gerçekler değil hayaller ve umutlar nefes aldırıyor gidişinle boşluğa düşen hayatıma. Aşk üzerinde zaman geçerken tarih olan kalıntılar gibi dururken hayatımın bir köşesinde ve can acıtırken yalnızlık ve yakarken gözlerimi gözlerin olmadan boş gözlere aldanıp yaşamak; işte biçareliğin sonuna gelen durumun başlangıcı kadar aciz ve vahim bir hayat. Yokluğun kadar ihanetin acıtırken ruhumu, ruhunu acıtmadan sahteleştirenlere inancın; şeytana inanıp tanrıya gülenlerin durumu gibi ve uzaklığın farkındasızlık yaratırken yaşam alanıma, hayat gülüşleri yok ederken çocukluğumun ve tüm izlerini silerken geçmişimin, bir zamanlar var olduğunu bilmek bie güzel. Maskelere sığınırken bazan anlamsız şarkılara ağlarken yokluğunda, tüm şarkıları senin için yazıldığına inandırırken kendimi ve tüm kelimelerin varlığını varlığına sebep bellerken anladım; varlığın mutluluk sebebimdi, yokluğun hüzün. Bitmiyor diye düşündüğüm tüm acıların dinmeme sebebi ve derin bir yara gibi hep kabuk bağlaması ve tüm dostlarımın, arkadaşalrımın yokluğunu hissettirmesidir belkide en çok canımı yakan durum. Kelimeler ve notalar savaşırken farkediyorum bizim kavgalarımız gibi benzersiz ve eşsiz bir güzellik içinde, olan biten herşeye değer mi değmez mi diye sınıf bulmak sınıflandırmak hem sana hakaret hem de yaşattığın aşka ihanet. Farketmeksizin edindiğim güzelliklerin ve sonsuzluğa dair fikirlerin sahibi, hayallemelerin kaynağı iken gidişinle bıraktığın enkazın değersiz ve hoyrat sevdalara kucak açması gibi bir şey; yokluğumda teninde gezinen ellerin haramlığı ve yüreğinde başka sevdaların günahı. Ölçüsü yok aslında, gidişinle bıraktığın boşluğunun yarattığı depremin. Ayrılmak gereksizdi, sebepsizdi aslen ve şahsen karaktersizdi. Ellerinin yokluğu ve gözlerinin boşluğu başladığında başlamıştı aslında; sana dair kelimelerin ayrılık cümlelerine tamamlanması. Çarşafların kırışmaması ve hep temiz kalması, tüm iğrençliklere ve kirliliklere rağmen temiz kalan aşkım gibi ve sana olan hasretin bana verdiği, yaşattığı kutsallık gibi. Hiçbir vakit ölümlü hissetmedim kendimi yanarken içimde aşk ateşin ve gözlerin yön verirken geleceğime ve hatıraların sayesinde zenginlik besleyen tarihime. Kalbimin ağrıdığını hissettiğim dönemlerde aklıma takılan tüm saçmalıkların aslında bir kriz havasında can yakacağını tahmin edebiliyordum ama hayat renk seçiminde olduğu gibi aşk seçiminde ve sevda serüveninde daha az hatalı yaşatır zannediyordum içimde kopan fırtınaları ve nerden estiğini anlamadığım rüzgarları. Saçma fikirlerin bilincene varabilmek gibi bir şey aşkın değersiz bir çöp kıvamına geldiğini anlamak ve inadına beklemek ve sabretmek, ayrılıkların gereksizliğine inanmak ve hayal`i beklemek gibi bir şey aşk durağında beklemek. Sahipsiz eşya modunda bekleyen ve çaresizlik yaşayan hayatımın kimi zaman tek sahibi olmadan yaşadığımı, nefes aldığımı anlamak acı ve biçare bir zaman geçirmek gurursuz kılarken haysiyet denilen zinciri kırarken yokluğun ve terkedişin; aslolan unutmamaktır demek var sadece dilde. Boylu boyunca uzandığımız çimenlerin üstümüzde bıraktığı çimen izi ve bahar güzelliği gibi bir iz bıraktın hayalimde ve yaşamımda. Peki kimdi sahibi bu rezilliğin, kim mahfetti bizi ve geleceğimizi. Nasıl bir sevdaya terkettin ki elimden aldığın geleceğimizi, nasıl bir aşk söndürebildi volkan gibi tutuşan ateşimi. Kim benim gibi baştacı edebilirdi seni bu duygu fakiri insanların cehenneminde ve kim hangi sözle kandırabildi gerçek sözlerime alışkın kulaklarını, kim rengini değiştirdi gözlerinin ve aslolan karakterini kim iki kuruş edebildi bu sefillikte. Çocukluğumuzun da içinde kaldığı bir anı defteri kıvamında dostluklar bulunan gençliğimizi ve ilk heyecanlarımızı toplarken avucumuzda, hepsini çöpe atacak kadar severken birbirimizi ve sevişirken gecelerce ve bembeyaz çarşafları kirletirken terimizle, tenimizle bir rüya yaratırken fakir evimizde aldanıp da kurtulamadığımız ve içinden çıkamadığımız durum neydi de tükenip boşluğa düştük. Hoyrat bir masal kuşu havası vardı bazan gözlerinde, bazan kaçak bir güvercin tedirginliği ve untulmaz sözler dilinde. Kim sahibi bu tarihin, kim katletti hevesle yeşerttiğimiz sevda çiçeklerimizi ve günahkar bir ruha kim teslim etti bizden çalınan ruhumuzu. Hayaller ve ütopik sevdalar içinde zamanlar yaşadık. Gidenler ve gelenlerle bir sonsuzluk yaşadık, düştüğümüz yollarda kaybolma pahasına. Aşk adını resmen ezberletirken gidişinle, teslim alırken dünyamı karanlık, bildiğim ve kaybettiğim bir aşk vardı o da sadece ve sadece sende kaldı. Gidişinle götürdüğün tüm`lerim gibi sende, heybende saklı kaldı herşeyim. Gidişin ve karanlığın gelişi aynı.. SARAÇ.. 07/06/08 erbil..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfettin araç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |