Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Doğarken ben, üç kez ismini fısıldadılar kulağıma ve bu yüzdendir kendi ismimin değerini unutup senin isminle hayata tutunmam. Hayatta en çok senin ismini severim, en değerli isim senin ismindir, çok dolu ve bir o kadar asil bulurum üstümde en sevdiğim gömleğim gibi duran ismini. Ezan vakti fısıldamışlar ismini, yıllar sonra seni bulacağım ve aşık olacağım bilinerek kendi ismimi es geçmişler bilirim. Hayatta en çok senin ismini severim, ağzıma alırken ismini üç kez bismillah çekerim. Bilirim en güzel ibadet isminle başlar dinimizde, isminle secde edilir, en büyük sevap isminin söylenmesidir gün be gün kulağıma. Ve senin ismini fısıldadılar kulağıma, üç kez, doğarken ben, bu yüzden aşkla ezber ettim ismini. Aşk diye bir yalana kandırdım kendimi, adını aşkın içine sığdırıp onursuz bir hayatı es geçtim. En çok da sensiz geçen hayatı isminle yad ettim. En çok isminin harflerini kullandım cümlelerimde, ismini baş kelime olarak tuttum heybemde ve seni kendim dışında bir değerden görmeyerek. Altında yaşadığımız gökyüzü mavi, üstünde gezdiğimiz kırlar yeşil, dokunduğumuz yapraklar turuncu, çıktığımız dağlar mor ve sen tüm doğanın renkleri, aşkın ve kainatın en güzel isminin sahibi. Biliyorum doğarken ben sen daha yoktun hayatta, bu yüzden beklemişim gelişini, ağlamışım bir yıl boyunca ve sensiz süt dışında hiçbir şey yememiş içmemişim. Greve girmişim yokluğunda. Sonra, sen geldin hayatıma nefes almaya çabalarken dipsiz kuyularda. Avazım çıktığı kadar senin ismini bağırırken, kesik bir acıyla farkettim ki; beni bulan sensin tüm geçmiş acılarımla. Ellerimi tutan ve beni yürüten sensin, yürümeyi öğrendim adımlarınla. Gözlerimi açıp gözlerimi durmadan öpen sendin, gözlerimle görmeyi öğrendim öpüşlerinle. Büyürken soluksuz bir pastel renkte, büyümemi renklendiren sendin her şeklinle. Aşk idin sen, aşkı kaçırmamamı sağlayan sendin uzun zaman sonra kimsesiz bir sefillikte. Karanlık bir zaman sen yoktun hayatımda, simsiyah taşlar arasında birkaç ev arasında büyürken çocukça bir hissiyatla haberim yoktu varlığından, adını ezberlemiştim doğumumdan ama gözlerinin derin kahvesinde boğulmamıştım daha aşktan. Ellerin ellerimi ısıtmamış, bedenim bedeninde ihya olmamıştı ve ben ağlamamıştım daha avuçlarına. İsmin fısıldanmıştı kulağıma ve o kulaklarımda sesin yankılanıyordu tüm sevişme zamanlarımızda, mutlu bir aşkla. Bedenine aşıktım, ruhuna aşıktım, sözlerine ve duruşuna aşıktım. Varlğını var eden tanrı’ya aşık, seni bana kazandıran tüm insanlara aşıktım. Aşk’tan başım döndüğü zaman durur gözlerinde dünyanın dengesini bulurdum. Ve fakat ismin fısıldandı kulağıma, üç kez, doğarken ben. Sen oldum ben, isminle yaşar isminle nefes alır oldum. Karşıma çıktın bir vakit, isminden tanıdım seni, ismini söylerken aşkla doldu ağzım, dilim kuş oldu uçtu. Öpmelere doyamadı ismini fısıldayan dudaklarım. Karakter kazandı zaman, isim kazandı mekanlar, aşk kazandı yatağımız, şeref kazandı sokaklar ve ben kazandım. Hayat boyunca ismini kazandım, seni kazandım hatıralarımda. Kulağımda yankılanıp durursun, kulağımdan yüreğime uçar orda bir hayat bulursun. Yokluğunun varlığından tek farkı; acı. Acı olmadan da seni yad etmek zor. İsmin kulağıma fısıldandığında anladım, isminin değerini daha o vakit kavradım. Ben sen olmuştum doğar doğmaz, sen daha bana gelecektin büyüyünce. Aşk diyecektin bana, aşık olacaktın tanımadığın ismindeki adama. Sonra sevgilim diyecektin, tanrı kadar büyütecektin kafanda, ben seni avucumda taşıyacak seni en değerli insan farzedecektim. Aşk diyecektim adına, aşktan nasip alacaktım varlığınla. Aşk oldun dilimde, aşk kelimesi oldun cümlelerimde.. Kulağıma fısıldadılar adını tam üç kez; ………… dediler, ağladım. Bir kez daha tekrarladılar bir kez daha ağladım. Bir kez daha ağladım, onlar benim sana ağladığımı anlamadılar en çok da buna ağladım ve tam üç kere sonsuz bir acıyla ağladım. Gelişinden önce ve gidişinden sonra ben hayatta sadece sana ağladım.. Seyfettin araç.. 25/11/2009 harbiye
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfettin araç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |