Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Bu toprakların her metrekaresinde onların ayak izleri vardır dersek, pek de ihtimal dışı bir iddiada bulunmuş sayılmayız. Karacaoğlan ve Dadaloğlu bu toprakların yetiştirdiği iki yiğit aşıkdır. Biri her güzele gönlünü kaptırmış sevdanın, diğeri her haksızlığa direnmiş ve sazıyla sözüyle bunu dile getirmiş bir kavga ozanıdır. Dadaloğlu’nun 1785 – 1868 yılları arasında yaşadığı sanılmaktadır. 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Göçerlerin iskanını sağlamak amacıyla kurulan ” Fırka – i İslahiye”nin operasyonlarına karşı toplumun sözcüsü olmuş, iskan politikalarına ve zulmüne şiirleriyle direnmiştir. Payas’daki hapisliğini şöyle dile getirir Dadaloğlu: “Dadaloğlu’m hapis derler Payas’ta/ Kanat takıp sur duvardan uçtu mu…” Okuyun başka bir dörtlüğünde kavgayı nasıl getirir gözlerimizin önüne “Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice Koçyiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir….” Dadaloğlu bütün bunların arasında güzele de vurgundur bir dörtlüğünde bunu dile getirir “Şu yalan dünyaya geldim geleli Severim kır atı bir de güzeli..” Sanki bugünleri o günden görmüştür “Sabahaca kandilleri yanardı Soytarılar fırıl fırıl dönerdi Ha deyince beş yüz atlı binerdi Sana inip konan beyler nic’oldu…” diyerek yazıklanır.. Güzellik anlayışı da oldukça mükemmeliyetcidir. “Her güzele benim diye aldanma Kahkül kıvrım kıvrım eğri kaş gerek” Karacaoğlan’ın yaşadığı yer ve tarihler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Ancak dilinin sadeliği ve arı bir dil kullanması dikkate alındığında 17 yüzyılda ( 1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü) yaşamış olduğu sanılmaktadır. Bakın sevdiğine bir dörtlüğün son iki dizsinde nasıl sesleniyor “Açup ta gerdan durma karşımda Ecelimden evvel öldürme ben.” Ömrünün son yıllarında büyük bir hata yapar ve bunu itiraf eder “Hey ağlar, ben bir hata işledim Gamı koydum, kasevete başladım Elma diye al yanağı dişledim İncitmişi, dökülesi diş ile” Onun hayatında sevgisiz bir dünya ya yer yoktur “Dilber senin ile yiyip içtiğim El atıp da düğmelerin çözdüğüm Fayda etmez şimden sonra kaçtığın Soyunup koynuma girmeseydin” “Beklentileri gerçekleşmeyince hayıflanır “Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım Yalan dünya sana çıkışamadım Eşimle, dostumla buluşamadım Var gir ölümü bir zaman da geri gel” Bizi hep korkutanlara ithaf olunur Karacaoğlan’ın bu dörtlüğü “Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-u mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yuklu kervanım mı var” Kemal Düz Bu toprakların her metrekaresinde onların ayak izleri vardır dersek, pek de ihtimal dışı bir iddiada bulunmuş sayılmayız. Karacaoğlan ve Dadaloğlu bu toprakların yetiştirdiği iki yiğit aşıkdır. Biri her güzele gönlünü kaptırmış sevdanın, diğeri her haksızlığa direnmiş ve sazıyla sözüyle bunu dile getirmiş bir kavga ozanıdır. Dadaloğlu’nun 1785 – 1868 yılları arasında yaşadığı sanılmaktadır. 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Göçerlerin iskanını sağlamak amacıyla kurulan ” Fırka – i İslahiye”nin operasyonlarına karşı toplumun sözcüsü olmuş, iskan politikalarına ve zulmüne şiirleriyle direnmiştir. Payas’daki hapisliğini şöyle dile getirir Dadaloğlu: “Dadaloğlu’m hapis derler Payas’ta/ Kanat takıp sur duvardan uçtu mu…” Okuyun başka bir dörtlüğünde kavgayı nasıl getirir gözlerimizin önüne “Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice Koçyiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir….” Dadaloğlu bütün bunların arasında güzele de vurgundur bir dörtlüğünde bunu dile getirir “Şu yalan dünyaya geldim geleli Severim kır atı bir de güzeli..” Sanki bugünleri o günden görmüştür “Sabahaca kandilleri yanardı Soytarılar fırıl fırıl dönerdi Ha deyince beş yüz atlı binerdi Sana inip konan beyler nic’oldu…” diyerek yazıklanır.. Güzellik anlayışı da oldukça mükemmeliyetcidir. “Her güzele benim diye aldanma Kahkül kıvrım kıvrım eğri kaş gerek” Karacaoğlan’ın yaşadığı yer ve tarihler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Ancak dilinin sadeliği ve arı bir dil kullanması dikkate alındığında 17 yüzyılda ( 1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü) yaşamış olduğu sanılmaktadır. Bakın sevdiğine bir dörtlüğün son iki dizsinde nasıl sesleniyor “Açup ta gerdan durma karşımda Ecelimden evvel öldürme ben.” Ömrünün son yıllarında büyük bir hata yapar ve bunu itiraf eder “Hey ağlar, ben bir hata işledim Gamı koydum, kasevete başladım Elma diye al yanağı dişledim İncitmişi, dökülesi diş ile” Onun hayatında sevgisiz bir dünya ya yer yoktur “Dilber senin ile yiyip içtiğim El atıp da düğmelerin çözdüğüm Fayda etmez şimden sonra kaçtığın Soyunup koynuma girmeseydin” “Beklentileri gerçekleşmeyince hayıflanır “Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım Yalan dünya sana çıkışamadım Eşimle, dostumla buluşamadım Var gir ölümü bir zaman da geri gel” Bizi hep korkutanlara ithaf olunur Karacaoğlan’ın bu dörtlüğü “Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-u mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yuklu kervanım mı var” Kemal Düz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |