..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Yaşam > kemal düz




4 Ağustos 2008
Çukurova'nın İki Yiğit Sesi:  
krarcaoğlan ve dadaloğlu

kemal düz



:CCGH:
ÇUKUROVA ‘NIN İKİ YİĞİT SESİ: KARACAOĞLAN VE DADALOĞLU
Bu toprakların her metrekaresinde onların ayak izleri vardır dersek, pek de ihtimal dışı bir iddiada bulunmuş sayılmayız. Karacaoğlan ve Dadaloğlu bu toprakların yetiştirdiği iki yiğit aşıkdır. Biri her güzele gönlünü kaptırmış sevdanın, diğeri her haksızlığa direnmiş ve sazıyla sözüyle bunu dile getirmiş bir kavga ozanıdır.
Dadaloğlu’nun 1785 – 1868 yılları arasında yaşadığı sanılmaktadır. 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Göçerlerin iskanını sağlamak amacıyla kurulan ” Fırka – i İslahiye”nin operasyonlarına karşı toplumun sözcüsü olmuş, iskan politikalarına ve zulmüne şiirleriyle direnmiştir.
Payas’daki hapisliğini şöyle dile getirir Dadaloğlu:
“Dadaloğlu’m hapis derler Payas’ta/ Kanat takıp sur duvardan uçtu mu…”
Okuyun başka bir dörtlüğünde kavgayı nasıl getirir gözlerimizin önüne
“Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice Koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir….”

Dadaloğlu bütün bunların arasında güzele de vurgundur bir dörtlüğünde bunu dile getirir
“Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kır atı bir de güzeli..”
Sanki bugünleri o günden görmüştür
“Sabahaca kandilleri yanardı
Soytarılar fırıl fırıl dönerdi
Ha deyince beş yüz atlı binerdi
Sana inip konan beyler nic’oldu…” diyerek yazıklanır..
Güzellik anlayışı da oldukça mükemmeliyetcidir.
“Her güzele benim diye aldanma
Kahkül kıvrım kıvrım eğri kaş gerek”

Karacaoğlan’ın yaşadığı yer ve tarihler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Ancak dilinin sadeliği ve arı bir dil kullanması dikkate alındığında 17 yüzyılda ( 1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü) yaşamış olduğu sanılmaktadır.
Bakın sevdiğine bir dörtlüğün son iki dizsinde nasıl sesleniyor
“Açup ta gerdan durma karşımda
Ecelimden evvel öldürme ben.”

Ömrünün son yıllarında büyük bir hata yapar ve bunu itiraf eder
“Hey ağlar, ben bir hata işledim
Gamı koydum, kasevete başladım
Elma diye al yanağı dişledim
İncitmişi, dökülesi diş ile”
Onun hayatında sevgisiz bir dünya ya yer yoktur
“Dilber senin ile yiyip içtiğim
El atıp da düğmelerin çözdüğüm
Fayda etmez şimden sonra kaçtığın
Soyunup koynuma girmeseydin”
“Beklentileri gerçekleşmeyince hayıflanır

“Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle, dostumla buluşamadım
Var gir ölümü bir zaman da geri gel”

Bizi hep korkutanlara ithaf olunur Karacaoğlan’ın bu dörtlüğü

“Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var”
Kemal Düz


Bu toprakların her metrekaresinde onların ayak izleri vardır dersek, pek de ihtimal dışı bir iddiada bulunmuş sayılmayız. Karacaoğlan ve Dadaloğlu bu toprakların yetiştirdiği iki yiğit aşıkdır. Biri her güzele gönlünü kaptırmış sevdanın, diğeri her haksızlığa direnmiş ve sazıyla sözüyle bunu dile getirmiş bir kavga ozanıdır.
Dadaloğlu’nun 1785 – 1868 yılları arasında yaşadığı sanılmaktadır. 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Göçerlerin iskanını sağlamak amacıyla kurulan ” Fırka – i İslahiye”nin operasyonlarına karşı toplumun sözcüsü olmuş, iskan politikalarına ve zulmüne şiirleriyle direnmiştir.
Payas’daki hapisliğini şöyle dile getirir Dadaloğlu:
“Dadaloğlu’m hapis derler Payas’ta/ Kanat takıp sur duvardan uçtu mu…”
Okuyun başka bir dörtlüğünde kavgayı nasıl getirir gözlerimizin önüne
“Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice Koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir….”

Dadaloğlu bütün bunların arasında güzele de vurgundur bir dörtlüğünde bunu dile getirir
“Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kır atı bir de güzeli..”
Sanki bugünleri o günden görmüştür
“Sabahaca kandilleri yanardı
Soytarılar fırıl fırıl dönerdi
Ha deyince beş yüz atlı binerdi
Sana inip konan beyler nic’oldu…” diyerek yazıklanır..
Güzellik anlayışı da oldukça mükemmeliyetcidir.
“Her güzele benim diye aldanma
Kahkül kıvrım kıvrım eğri kaş gerek”

Karacaoğlan’ın yaşadığı yer ve tarihler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Ancak dilinin sadeliği ve arı bir dil kullanması dikkate alındığında 17 yüzyılda ( 1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü) yaşamış olduğu sanılmaktadır.
Bakın sevdiğine bir dörtlüğün son iki dizsinde nasıl sesleniyor
“Açup ta gerdan durma karşımda
Ecelimden evvel öldürme ben.”

Ömrünün son yıllarında büyük bir hata yapar ve bunu itiraf eder
“Hey ağlar, ben bir hata işledim
Gamı koydum, kasevete başladım
Elma diye al yanağı dişledim
İncitmişi, dökülesi diş ile”
Onun hayatında sevgisiz bir dünya ya yer yoktur
“Dilber senin ile yiyip içtiğim
El atıp da düğmelerin çözdüğüm
Fayda etmez şimden sonra kaçtığın
Soyunup koynuma girmeseydin”
“Beklentileri gerçekleşmeyince hayıflanır

“Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle, dostumla buluşamadım
Var gir ölümü bir zaman da geri gel”

Bizi hep korkutanlara ithaf olunur Karacaoğlan’ın bu dörtlüğü

“Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var”
Kemal Düz




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nevruz Uğur
Aybastılı Şair İzzet Haznedar
Münzevi Bir Osmanlı

Şiirin Hatayı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşüyorum Tut Elimden - Selma Sayar [Öykü]
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var [Öykü]
Aybastılı Bir Feylesof: Refik Güley [Roman]
Anılarda İskenderun: Cem Erman ve Hikayet-i Zeki Müren [Deneme]
Genç Bir Yazar ile Söyleşi: Murat Kömür [Deneme]
Bir Dönem Soğukoluk ve Hatay [Deneme]
Koranavirüsle Nasıl Mücadele Ettik [Deneme]
Bir Paçavra Hastalığı: Koronavirüs [Deneme]
Krishnamurti ile Kendini Tanıma Sanatı [Deneme]
Trene Özlem: İskenderun'dan"dan Adana'ya" Yolculuk [Deneme]


kemal düz kimdir?

edebiyat sanat, tarih, kültür ve folklora karşı ilgim var. yerel bir gazetede kültür sanat yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
engin geçtan, edip cansever, tevfik fikret v.b.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.