..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sürrealizm > Taner




8 Temmuz 2008
Dünyanın Herhangi Bir Köşesi, Bilin Bakalım Neresi?  
Taner
Müşteri kayıt defterinin üzerindeki parmak izlerinden bariz bir şekilde anlaşılıyordu ki yakın bir zaman önce bir müşterinin kaydı yapılmıştı. Ama bu müşterinin koltuklara oturmadığı kesindi. Çünkü en son koltuğa oturan kişinin koltuk üzerinde bıraktığı iz üzerini ince bir toz tabakası kaplamıştı. Binanın havası Sercan’ın ciğerlerine işlemişti. Yok tarihi havadan çok toz idi ciğerlerine işleyen.


:BFDJ:
Kayıp ülkenin taşra kasabasında, yırtık Jean pantolon, ray ban gözlük ve sırt çantasıyla dolaşan Sercan’ı gören ülke vatandaşları bu ne biçim bir varlık dercesine süzüyorlardı. Sercan bu bakışlardan hiç mi hiç rahatsız olmuyordu. Onu algılamaya çalışan insanların yanında, taş yapılar çevreye verdikleri tarihi havayla Sercan’ı boğmaya çalışıyordu.

Sercan otel olarak tarif edilen taş binaya girip girmemekte bir an tereddüt etse de başka alternatifi olmaması onu içeri sürükledi. Binanın girişinde x-ray güvenlik sistemi falan yoktu ama, Sercan, bu tarihi binanın adeta tüm hücrelerini denetimden geçirdiğini hissetti.

Müşteri kabul’e doğru giderken adeta şok içindeydi. Dışarıdan baktığında içeride karşılaşacağı manzarayı az çok tahmin edebileceğini zannediyordu. Bu kadarı onu adeta sarsmıştı. Odaya çıktığında karşılaşacaklarını tahmin bile etmek istemiyordu.

Şişe dibi gözlüklü adamın masasındaki kül tablasından adeta taşan izmaritler masanın üzerine yayılmıştı. Müşteri kayıt defterinin üzerindeki parmak izlerinden bariz bir şekilde anlaşılıyordu ki yakın bir zaman önce bir müşterinin kaydı yapılmıştı. Ama bu müşterinin koltuklara oturmadığı kesindi. Çünkü en son koltuğa oturan kişinin koltuk üzerinde bıraktığı iz üzerini ince bir toz tabakası kaplamıştı. Binanın havası Sercan’ın ciğerlerine işlemişti. Yok tarihi havadan çok toz idi ciğerlerine işleyen.

-Of ya bütün bunların suçlusu ben olamam. Diye düşündü. Gözlerini kapatıp dünya haritasının üzerine parmağını koyduğu zaman bu izbe yerin parmağının altında kalması tesadüf olamazdı. Tesadüf dedim de, hayatta ne tesadüfler var. Adam doğuştan para babasının kucağında buluyor kendini. Neyse. Şimdi buralara girmeyelim. Şimdi bu aksi tesadüfün kaynağını sorgulamamız lazım. Aslında suç o haritayı masanın üzerine açıp bırakıp gidende. Öylece açıp bırakmasaydı Sercan’ın aklına böyle bir fikir gelmezdi.

Aslında haritayı açanda suç olmayabilir. Şef çağırınca adam işini bırakıp gitti beklide. Ama yinede Sercan suçlu değil tabii ki. Haritayı biri yerinden kaydırmış olmalı. Evet şimdi buldum. Meraklının teki masanın yanından geçerken haritaya baktı ve bu esnada yerinden oynattı. Eğer o yerinden oynatmasaydı Sercan’ın parmağının altında; fıstıkların bikiniyle paten kaydığı, üstsüzlerin plajlarında güneşlendiği, barlarında erkeğe doymayan aşiftelerin seksten bıkmış erkekler arasında iş görecek sağlam bir tane bulabilmek için en seksi tavırlarını takındığı bir eğlence ve tatil bölgesi olabilirdi. Evet ya aynen öyle olmalı. Böyle olmasa da en azından kocaları sekreterini yada hizmetçisini beceren kadınların kendileriyle ilgilenecek genç sevgili aradığı … ya niye kızıyorsunuz gerçekleri söylemek yanlış mı. Bunlar pekala yaşanıyor.

Yok ya haritayı oynatanda niye suç arıyoruz. Niye dünyanın bir yerinde günlük bir dolar bulamadığı için her yıl kırk milyon insan ölürken, dünyanın diğer yerinde mesela Singapur da onbir yaşındaki kız çocukları zengin iş adamlarına sunuluyor. Onların eşleri de pek ala genç ve yakışıklı sevgili arayabilir. Bütün bunlar böyle olmasaydı dünyanın her bir köşesi insanca yaşanabilir yerler haline gelebilirdi.

Sercan bütün bunları düşünürken. Otel odasından içeri girmiş buldu kendini. Kafasını yastığa koyar koymaz dalıp gitmişti. Arkadaşın hayal gücü epeyce kuvvetli, neler düşünüyor ya kırk yıl düşünsem aklıma gelmez bunlar.

Ama o da ne biri omzundan tutmuş sarsıyordu. Sercan uyan patron geliyor. Bir baktı ki en yakın arkadaşı. Canım arkadaşım dedi ya seni ne kadar da özlemişim. Tamam da sen nasıl geldin buraya.

-Ya Sercan yine rüyaya daldın uyan arkadaşım. İşyerindesin, o kadar söylüyorum iki işte çalışma abi uykunu alamıyorsun. Kendine o kadar yüklenme be arkadaşım. Hem Masamda ne işin var? Sercan gerçekten aydığında arkadaşının masasındaki haritanın üzerine parmağıyla bastırmakta olduğunu fark etti. Peki bilin bakalım parmağının altında neresi vardı?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sürrealizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kaktüs ve Akrebin Kısa Tarihi

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sakarı Boyu Hikâyeleri İle Seyr - Ü Sefer - 3
Hayal Gücünün Paradigması - 5
Sakarı Boyu Hikâyeleri İle Seyr - Ü Sefer - 2
Hayal Gücünün Paradigması 1
Hayal Gücünün Paradigması 4
Sakarı Boyu Hikâyeleri İle Seyr - Ü Sefer - 1
GDO'yu Beklerken
Masal Bu Ya/ Eke'yi Beklerken 2
Hayal Gücünün Paradigması 2
Hayal Gücünün Paradigması 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Git Kendinde Kaybol Arama Beni [Şiir]
Keşiş Dağında Erguvan Kokusu [Şiir]
Müşküre [Şiir]
Topraktan Gelen Sesler [Şiir]
İçimde Bir Şiir Ölüyor [Şiir]
Yavaş Yavaş Ölürler Neruda"yı Nazım"ı Tanımayanlar [Şiir]
Hava Kar Yağıp Buz Kesiyor [Şiir]
Kayıp Şiirler Şehrinde Yitirdiklerim [Şiir]
Geceye Saçlarından Dökülenler [Şiir]
Filler ve Çimen (*) [Şiir]


Taner kimdir?

Yakamozları yazmaktan çok, içine girmemin getirdiği duyguyu yazmayı tercih ederim.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Taner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.