..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Anıl Gökpek




23 Haziran 2008
Et Suyuna Bulgur Pilavı - II  
-Kanınızı Donduracak Gerçek Yaşam Öyküleri-

Anıl Gökpek


Bu basit bir Suç ve Ceza öyküsü değil; ne olduğunu tam olarak tarif edemiyorsam da ironinin korkunç izlerini gördüğümü söylemeliyim.


:CAHJ:
Toros Kolaylı
SELANİK


   Teyzemden dinlediğim bir öykü var; her zaman için beni düşündürmüş ve ister istemez bir tür ilahi adalete işaret etmiş bir öykü bu. Teyzemin birkaç yıl öncesine dek devam ettiği bir sanat kursunda tanıştığı iki dostunun, Hakim Bey ve eşinin, öyküsü iki aşamadan oluşuyor: Suç ve Ceza aşamaları.

     Hakim Bey, (toplum içerisindeki konumu ve saygınlığını göz önünde bulundurarak adlarından bahsetmeyişimi anlayışla karşılamanızı rica ediyorum) ve eşi Gülay Hanım bahsi geçen sanat kursunun en renkli kişileri arasındaydılar; ilerlemiş yaşlarına rağmen her ikisi de eğlenmeyi seven, bunu sağlamak için gerekeni yapmaktan sakınmayan kimselerdi. Kursa gelme amaçlarının öğrenmekten çok eğlenmek olduğu da yanlarında getirdikleri şişeler, bardaklar, tabaklar ve içi dolu kaplardan anlaşılırdı. Paylaşmaya inandıkları ve kurstaki kimselerle aralarına mesafe koymadıkları için sevilen çift kurs akşamının yıldızlarıydı; özellikle kurs saatlerinden sonra başlayan eğlenceli dakikaların.

     Her Çarşamba, saat dokuz sularında, Hakim Bey katılım gösterecek arkadaşlarını eski model Citröen’ine doluşturur ve yıllardır bir türlü vazgeçemediği aracını önceden belirlenen yöne doğru sürerdi. Kah bir piknik alanı kah bir deniz kenarı, önemli olan yer değil birlikte geçirilecek zamandı.

     Bir Çarşamba akşamı Hakim Bey özel bir işi olduğundan dolayı kurs binasına gelememiş ve direksiyonu Gülay Hanım’a bırakmıştı. O soğukkanlı hanımefendi, tam da arkadaşlarını araca doldurmuş binadan ayrılmak üzereydi ki kendisini, örneği görülmemiş bir biçimde telaşlandıran bir telefon aldı: Çalıştığı dairenin servis şoförlüğünü yapan Mehmet Efendi, akşam saatlerinde devlete ait minibüsle evine dönmekteyken bir yayaya çarpmış, acile kaldırılan yaralı adamın tüm uğraşlara karşın kurtarılamamasının ardından hastaneye dek kendisine eşlik eden polislerce tutuklanmıştı. Vefat eden genç adama tam da yaya geçidinde çarpmış olması, üstelik hızının izin verilenin üstünde olması ve daha da kötüsü olayın birçok şahidinin bulunması Mehmet Efendi’nin durumunu içinden çıkılmaz hale getirmişti.

     Gözyaşlarını tutamayan ve elleri sinirden titreyen Gülay Hanım arkadaşlarının sakinleştirici sözleriyle biraz durulmuş, bunun ardından hemen az önce bıraktığı yerden telefonunu almıştı. Hakim Bey telefonda Gülay Hanım’ın tersine oldukça sakindi. (Sonradan eşinin anlatacağı gibi) Yaşlı hanımefendiye korkmamasını, adamın en geç 2 saat içerisinde serbest kalacağını söylemişti. Teyzem aynı gece olayı anlatırken, bunu pek de olası görmediğini, sonuçta Mehmet Efendi’nin açıkça suçlu olduğunu ancak 45 dakika sonra gelen telefonla adamın serbest bırakıldığını öğrenip çok şaşırdığını belirtmişti. Mehmet Efendi, hakkında hiçbir dava açılmadan, en azından 6 ay daha minibüsüyle aynı daireye hizmet vermeyi sürdürdü. Sonrasından pek emin değiliz, Teyzem bahsi geçen kursun kapanmasının ardından buradaki arkadaşlarıyla eskisi kadar sık görüşemez oldu. Ne var ki bundan sonra da adamın herhangi bir ceza aldığını duymadık.

     Öykünün can alıcı kısmı, yani ikinci yarısı da kursun kapandığı sıralar kulağımıza çalındı. Teyzemle oturmuş sohbet ediyorduk, yanılmıyorsam bir Pazar günüydü ve hava oldukça sıcaktı. İkimizin de yüreğini ağzına getiren telefon Gülay Hanım’dan geliyordu. Yaşlı Hanımefendi, hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde eşinin ölümünü bildiriyordu.

     Hakim Bey, sıcak havayı ve boş vakti fırsat bilmiş ve sessiz sakin bahçesine çıkıp arabasını yıkamaya koyulmuştu. Evi diğer yapılardan ve yoldan ayıran bahçe duvarının hemen önüne park ettiği aracını durulamak için tam da eşine bağırarak suyu açmasını söylemişti ki sesini kontrolsüz bir aracın motor sesi bastırdı. Olayın tek tanığının ifadesine göre son model spor araba saatte 150 kilometrenin üzerinde bir hızla seyretmekteyken yoldan fırlamış, hızını kontrol altına alamayıp yoldan 20 metre kadar içerideki villaya doğru ilerlemiş ve taş duvarla birlikte aracını yıkamakta olan Hakim Bey’i de altına aldıktan sonra ancak durabilmişti. İki arabanın arasında (ve taş duvarın altında) ezilen 75 yaşındaki adam hemen oracıkta acı bir şekilde can vermişti. Motor kapağı ezilen aracın genç şoförünün ise, kapıyı açıp aşağıya atladıktan sonra, şok geçiren yaşlı kadına ilk sözü bir, “Pardon!” olmuştu.

     Gülay Hanım bu olayla ilgili olarak ne yaptı? Genç sürücü şu anda nerededir? Bunları bilemiyorum; bildiğim tek şey bu acı olayda hala kaderin tuhaf oyunculuğunun izlerini gördüğümdür. Bu basit bir Suç ve Ceza öyküsü değil; ne olduğunu tam olarak tarif edemiyorsam da ironinin korkunç izlerini gördüğümü söylemeliyim.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Merhaba
Gönderen: Zeynep Selçuk(Dikyar) / , Türkiye
24 Haziran 2008
Kim anlayabilmiş ki ya da kim anlatabilmiş ki.Bir garip kördüğüm bu durum.Herkes kendince algılar.Önemli olan sizin gibi olayı iyi anlatıp,algılamayı başkalarına bırakmak.Bu aslında zincirleme bir ileti bence.Başarılar diliyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Et Suyuna Bulgur Pilavı
Birkaç Not

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nasıl Zengin Oldum
Metin Şentürk'e Açık Mektup
Belli Olmaz
Müptela
Her Şey Güllük Gülistanlık
Kapı - 2 -
Kapı - 1 -
Şehrin İstenmeyen Tüyleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslan'ın Hikayesi [Roman]
Kim Kiminle Nerede Ne Zaman [Roman]
Dışımızdaki Şeytan [Roman]
Ada [Roman]
Büyük Yazardan Okurlarına Açık Mektup [Roman]
Lukacs [Roman]
Kaan Ilgaz Bilmecesi [Roman]
Mini Sosyal Bilimler Ansiklopedisi - Cilt III [Deneme]
Dinin Açtığı Yaraları, (Hastayı Daha da Kötüleştirmemek Adına) Dini Görünen Ancak İlmi Merhemlerle Tedavi Etmeye Çalışırken, Sunulan Yeni Merhemin Yanlış Yorumlanıp Yeni Bir Dini Akım Oluşturması ve Bu Akımın Önünün Alınamaması Üzerine Bir Tarih Dersi [Deneme]
Mini Sosyal Bilimler Ansiklopedisi - Cilt I [Deneme]


Anıl Gökpek kimdir?

Kayıp kuşak gerçek mi? Yoksa sadece bir efsaneden mi ibaret?

Etkilendiği Yazarlar:
Oğuz Atay, James Joyce, Sabahattin Ali


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Anıl Gökpek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.