..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Mehmet Sinan Gür




10 Mart 2008
Türkiye Kürtleri - Irak Kürtleri Arasındaki Fark  
Mehmet Sinan Gür
Kuzey Irak Kürtleri ile Türkiye'nin ortak çıkarları var. Bütün sorun gerçeği görebilmekte.


:CCDA:
Uzun süredir kafamı kurcalayan bir soru vardı. Barzani neden PKK’ya arka çıkıyor, sırf Kürt oldukları için mi yoksa başka bir neden mi var diye. Çünkü Irak ve Türkiye Kürtleri arasında önemli farklılıklar vardır. Bunu biliyorum.

Irak Kürtleri Soranice konuşur. Türkiye Kürtleri ise Kirmançi ve Zazaca konuşurlar. Bunlar birbirleriyle dil olarak anlaşamazlar. Ben Erbil’de çalışırken asma tavan taşeronuna yerli yardımcı gerekti. Türkmen olsun, Türkçe konuşalım, çünkü birbirimizi anlamıyoruz dediler. Bu aynı Türkiye Türklerinin Türkmenistan Türkmenleri ile aynı sayılmasına benziyor.

Bir farklılık da, Irak Kürtlerinin az çok Araplaşmış, Türkiye’nin Kürtlerinin az çok Türkleşmiş olmalarıdır. Asimle olmak anlamında değil, anlayış, görgü, düşünüş bakımından kabul etmeseler de birlikte yaşaya yaşaya farkında olmadan birbirlerine benzemişlerdir.

Asıl farklılık ise şudur: Irak’ın nüfusu 24 milyondur, bunun yaklaşık 3 milyonu Kürt’tür. Bunların da iki lideri vardır, Barzani ve Talabani. Türkiye’nin nüfusu 70 milyonu aşkındır, bunun yaklaşık 15 milyon’u Kürt’tür. Fark 1 e karşı 5 tir. Yani arzuladıkları gibi bir büyük Kürdistan kurulabilse, buranın Kürtleri Irak Kürtlerini yalar yutar. Bu da PKK’nın başarılı olmasına bağlıdır. Bu yüzden PKK ve Öcalan, Barzani için tehlike oluşturmaktadır. Hatta Saddam Hüseyin’in ortadan kalkmasıyla tek tehlike durumuna gelmiştir. Eskiden Saddam Hüseyin varken belki PKK’yı fazla umursamıyorlardı; yahut Halepçe katliamları olurken onlara dikkat edecek durumları yoktu. Ama şimdi işler değişti. Artık Saddam Hüseyin yok.

Değişen bir şey daha var. Eskiden Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasını Türkiye kırmızı çizgi olarak görüyordu. Şimdi tersi söylenmediği halde gerçek bir durum vardır. Kuzey Irak Kürtlerinin Irak’tan ayrı bir bayrağı, Merkez Bankası, Bakanlıkları ve 80bin kişilik ordusu vardır. ‘Stratejik ortağımız’ ABD bu durumu desteklemektedir. Kaldı ki bu yapı Türkiye’nin serbest girişimcileri tarafından (Daha çok Kürt kökenliler) kurulmuş ve desteklenmiştir. Yani artık Saddam’dan sonra Türkiye de Barzani için bir tehlike olmaktan uzaktadır. Resmi olarak kabul edilmese de Irak Kürtleri ile Türkiye’nin savaşa girmesi uzak olasılıktır.

Şimdi yukarıdaki soruyu bir daha soruyorum. Barzani hâlâ neden PKK’yı destekliyor? Bunun iki sebebi var.

1.Türkiye tarafından tanınmak istediği için PKK’yı koz olarak kullanmak istiyor.
2.ABD istediği için. Çünkü ‘stratejik ortağımız’ ABD de Türkiye’ye karşı PKK’yı koz olarak kullanmak istiyor.

Barzani’nin isteği olmayacak şey değil artık. Çünkü gerçek olarak bağımsızlığa bir adım var. Yalnız resmi olarak ilan edilmedi. Türkiye bu konuyu pazarlık konusu yapabilse Irak’ta PKK’yı Türkiye değil Barzani bitirir. Sınır ötesi harekâtlara gerek kalmaz. Tabi ABD bırakırsa. Acaba bilmediğim başka bir şey mi var?

Duyduğuma göre PKK Irak’taki gücünü 5 binden 10 bine çıkarmak istiyormuş. Acaba bu olursa Barzani yine seyirci mi kalacak yoksa bir müdahale olacak mı? Çünkü o zaman güçler 1 e 8 gibi bir orana çıkar ki Barzani için tehlike çanları çalmaya başlar.

Barzani’nin hamisi ve abisi ABD’dir. Türkiye olabilir mi? Bu olursa bütün dengeler tersine döner. Kuzey Irak dünyaya açılımı Türkiye üzerinden bulabiliyor. Bu Türkiye’nin elindeki ikinci kozdur. Burada zamanında Cezayir’e yapılan haksızlığı hatırlatmak isterim. Konuyu bilenler Cezayir’in bağımsızlığı konusunda Fransa’nın tarafını tuttuğunu bilirler. Aslında Türkiye bal gibi de Barzani’nin hamisi olabilir. Sınırın ötesindeki Zaho kentinde her yerde Türkçe yazılar görmek mümkün. Sürekli Türk TVleri Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin maçları izleniyor. Türk parası geçiyor. Erbil başlıklı yazımda daha fazlasını anlatmıştım.

Bir önerim var. Kuzey Irak’ta PKK’dan boşalan yerlere Barzani sahip çıkamıyorsa Iraklı Türkmenler yahut Türkiye’den gidecek gönüllü siviller yerleştirilsin. Bu işe 10-15 yıl önce başlansaydı şimdi bayağı yol alınmıştı. Barzani’nin hükümetinde Türkmenlerin de yer aldığını biliyor musunuz? Gerçi Kültür Bakanlığı gibi fazla önemi olmayan bakanlıklar ama olsun. Yine de bir değeri var. Bu da bir pazarlık konusu olabilir.

‘Stratejik ortağımız’ ABD’nin kafasında Büyük Kürdistan var. Bunu kimin kuracağı, kimin yöneteceği konusuyla ilgilenmiyor. PKK, Talabani yada Barzani. Yeter ki burada Türkiye’ye tehdit unsuru olabilecek bir devlet olsun. Görünüşe bakılırsa Büyük Kürdistan diye bir devlet olursa bunun yönetimi Barzani’nin olmayacaktır. Bu da ABD’nin ilgilendiği bir konu değildir. İkisine de oynuyor, kim güçlüyse o kazansın diyor. Ondan önce Türkiye’den ekonomik tavizler koparmayı düşünüyor, bunu başarıyor da. Bu seferki operasyon karşılığında Türkiye’de nükleer santrallerin kurulacağı söyleniyor (Dünyada nükleer enerji kullanımı %1 e düşmüştür ve Türkiye gibi akarsuyu bol bir ülkede nükleer enerjiye hiç gerek yoktur. Her şey yolunda gitse bile çevre felaketi yapan bir teknoloji başımıza bela edilecek). Barzani bunun bilincine varırsa bu da Türkiye için bir kozdur.

Son ve aklımızdan çıkarmamamız gereken bir şey: Her ne kadar bütün üyeleri onlardansa da Kürtlerle PKK özdeş değildir. Türkiye’de bir arkadaşın deyişiyle, ‘karnı tok, sırtı pek T.C. vatandaşı’ olarak yaşantısını sürdürmek isteyen milyonlarca Kürt var. PKK’nın binlerle ölçülen sempatizanlarını milyonlarla karıştırmamak gerekir. PKK’nın gerçekte neyi amaçladığını anlatmak bu yazının konusu değil. Umuyorum ki günün birinde her şey yoluna girecek.

10.Mart.2008



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Misyonerlik Faaliyetleri
CHP ve Sol Neden Başarısız Oldu?
Kırmızı Işıkta Geçme Hakkı

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu
Cola Turka Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.