"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
N:T:V:verdiği bir habere göre İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı ünlü Bademler köyündeki ilköğretim okulunda eğitim, aynı Köy Enstitülerindeki gibi, okulun bahçesinde kiraz, erik gül ve marul yetiştirip okullarına katkıda bulunuyorlar. Bademler köyü her zaman ilklerin köyü olmuştur. Köyü ilk olarak tiyatrosuyla tanıdık. Daha sonra köylerinden çıkan bir Tekel Bakanı, Mahmut Türkmenoğlu nedeniyle daha da yakından tanıdık. Mahmut Türkmenoğlu’nu politikaya atıldığı yıl tanımıştım. CHP de yönetici olmam nedeniyle benden ön seçim için destek istemişti. Onun Menemen genelinde en çok oy alan beş kişi arasında yer almasına rağmen, diğer ilçelerden alınan sonuçlar aynı düzeyde olmadığından seçilememişti. Daha sonraki yıllarda da dostluğumuz sürmüştü. Aleviler genelde evliliklerini kendi içlerinden biriyle gerçekleştirirler. Oysa o, öğretmen eşini Sünni’lerden seçmişti. Alevilerin modern yaşamları ile ilgili bir çok bilgileri ondan edinmiştim. Bu bilgiler doğrultusunda köyde bir tiyatro nasıl olur sorusu kafamdan silinip gitmişti. Kaç göç olayının olmadığı, tüm bireylerin kardeşten daha yakın olan insani ilişkilerin sağladığı modernlik, kurdukları tiyatronun bu denli uzun ömürlü olmasının en etkili nedeni. O köyde yalnızca tiyatro mu? Hayır. O köyde yıllardan beri çok önemli kooperatifçilik çalışmaları sürüp gitmektedir. O köyde kurulan hiçbir kooperatifin ne zarar ettiği ve ne de içinin boşaltıldığı görülmemiş ve duyulmamıştır. Kooperatifçilik nedeniyle kazançları ve gelirleri olabildiğince yükselmiştir. Onların çocukları tarımla, tiyatroyla yoğrula yoğrula öğrenimlerini sürdürmekteler, iş hayatına sağlam adımlarla atılmaktadırlar. *** Show TV de itiraf ediyorum programında, Zeki Müren’in eş cinselliğiyle ilgili tartışmalarda Özdemir Erdoğan soruyor, “Hangi ana baba çocuğunun eşcinsel olmasını arzular? Zeki Müren bu ülkede homoseksüelliğin artmasında en büyük etken olmuştur.” Diyor. Geçmişte Zeki Müren’in başta kendisi olmak üzere sahnelere onun yüzünden çıkarılmadıklarını yana yakıla anlatan Adnan Şenses, bu programda onun eşcinselliğini savunuyor. Özdemir Erdoğan ile aynı çizgide tartışmaya katılan türkücü Arif Ayvaz da salondakiler tarafından çok zor durumda bırakılıyorlar. Özdemir Erdoğan salondakilere, “ Allah rızası için söyleyin, hanginiz çocuğunuzun homoseksüel olmasını ister? “ sorusuna salondakilerden tıssss çıkmıyor. Sanki salondakiler Zeki Müren yanlısı olarak tek tek seçilmişler. Ankara ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşanılan eşcinsel rezaletleri onların umurlarında bile değil. Muazzez Ersoy olsun, Muazzez Abacı olsun, Zeki Müren’in sanatına saygı diye yırtınıp duruyorlar. Oysa Ne Özdemir Erdoğan’ın, ne de Arif Ayvaz’ın Zeki Müren’in sanatına karşı bir şey söyledikleri yok. Onlar sadece Zeki Müren’in eşcinsellikte bir patlamaya neden olduğunu savunuyorlar. Ben de buradan soruyorum., yalan mı? Adnan Şenses, “ Zeki Müren sahnede etek giymişse ne olmuş? İskoçlular da etek giymiyorlar mı?”diye soruyor. Burası Türkiye sayın Adnan Şenses. Sen dilediğin kadar beline ceket bağlayıp sahnelerde kıvırabilirsin. Sakın salondakilerin seni alkışlamalarını Türk insanının sesi diye algılama. Zira tüm Türkiye’mizin edebine düşkün insanları tarafından Özdemir Erdoğan ve Arif Ayvaz hak ettikleri şekilde alkışlanıyorlardı. *** Tarımda bir şeyler olmaya başladı. Tarım bakanı alışık olmadığımız bir tonda verimli tarım alanlarını korumanın gerekliliğini vurgulamaya başladı. Akşamdan sonra sabah şerifleriniz hayırlı ola mı demek gerekiyor, bilemiyorum. En güzel tarım alanlarımız, en güzel sahillerimizle birlikte, hava alanlarına ve montaj sanayiine peşkeş çekilerek heder edilmiş durumda. Dadaloğlu’nun” ölen ölür, kalan sağlar bizimdir “ dediği gibi, kalan ovalarımız korunsun yeter mi diyeceğiz. Umarım bu sözler bir başlangıç olur ve bundan böyle tarım alanlarımız sahillerimizle birlikte gereken önemi kazanır ve yeteri kadar korunur. Tarım için önemli bir gelişme daha var. Tarım ürünlerinin ithalatına son verilecek. Yıllardan beri sürüp giden aymazlıktan kurtulacağız demek. Bu güne kadar ve kahveden muzdan başka hiçbir ithal ürünü almadım. Eğer bulabilirsem hep yerli muzlarımızı almayı yeğledim. İran karpuzu hiçbir zaman evime girmedi. O ithal ürünlerini satın almamak bence vatanseverlik göreviydi ve hep onu uyguladım. Çok yakında İstanbul manavlarının tezgahlarında Emiralem dutları çilekler gibi boy gösterecek. Emiralem caddesinden başlayıp, Yahşelli köyüne kadar sağlı sollu sıralanan üretici tezgahlarında çileklerle birlikte önemli miktarda dut ta satılmaktadır. Emiralem İstanbul’a kara yolu ile altı yüz kırk kilometre. Silivri ise atmış beş kilometre. O halde neden Silivri’de çilek ve dut tarımı yok? Oysa eskiden Silivri’de önemli miktarda dut ağacı olduğu, Silivrili yaşlılar tarafından söylenilmektedir. Az da olsa çilek te üretilmektedir. Gün ola harman ola derler. Gün olur Silivri’de üretilen dut, kiraz, şeftali, kayısı ve üzümler manav tezgahlarındaki yerlerini alırlar. Böylece Trakya’nın kaderiymiş gibi algılanan ay çiçeği ve buğdaydan çoklu üretime geçilir. Üreticilerin de yüzleri güler. Cepleri bol para ile dolar. Özcan NEVRES
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |