Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Devlet bir genelgeyle kamu harcamalarında kısıntıya gitmek amacıyla kamu hizmet araçlarından yirmi bininin elden çıkarılmasını istemişti. Devleti kazıyan kim? Tamiri, yedek parçası ve akar yakıtı devletten olan bu araçları hangi genel müdür ya da müdür elden çıkarmak ister? Emir demiri keser derler. Oysa bizde emir bırakın demiri kesmesini, demirin yanına bile yaklaşamıyor. Geçmişi iyi irdeleyenler bu tür emirlerin saman alevi gibi gelip geçici olduğunu bilirler. Emir yürürlükte olmasına karşın, 2002 bütçesine 2200 yeni araç alınması için ödenek konulmuş. Hep birlikte soralım, ciddiyet bu işin neresinde? İzmirli iş adamlarının Çeşme’de elektrik üretmek için kurmuş oldukları rüzgar santralının ürettiği 1000 kilovatlık elektrik enerjisi enterkonente sisteme bağlanmıyor. Bu nedenle yeni santral inşaatına geçilemiyor. Konu ile ilgili bir iş adamı “Çeşme’de her gün yüz milyon dolar başımızın üstünden uçup gidiyor” Yalnızca Çeşme’mi böyle bol rüzgarlı olan? Belki de Çandarlı Çeşme’den daha çok rüzgar almaktadır. Ege denizinde sefer yapan gemilerin kaptanları için en korkulu bölge sert rüzgarları nedeniyle Çandarlı körfezidir. Günde yüz milyon dolar Çandarlı rüzgarı için de ekle, eder günde iki yüz milyon dolar. Yalnızca Ege’nin iki yöresinden başımızın üstünden uçup giden bu kadarı. Karadeniz ve Akdeniz bölgeleri az rüzgarlı mı? Yine hep birlikte soralım, ciddiyet bunun neresinde? Televizyonlarda izliyorum. Trakyalı çiftçiler dertlerini dile getiriyorlar. Mazot, gübre ve traktör bakım masrafları çok yüksek. Tüm bunlara aldığımız kredilerin faizlerini de eklediğimizde tarım zarar ettiren bir iş kolu oluyor. Bu nedenle zarar etmektense tarlalarımızı boş bırakmayı yeğliyoruz diyorlar. Yaklaşık on yıl tarımla uğraştım. Hep zarar ettim. Ürün yetiştirmeyi beceremediğimden mi? Hayır. Ürünümü değer fiyata satamadığımdan. On iki dönüm börülce ekmiştim. Yoldan geçenlerin ilgisini çekiyordu ve “aman börülcelerini ucuza kaptırma.” İşten anlayanlar, “sakın tohurunu beş yüz milyondan aşağı verme. En iyisi kendin değerlendir” diyorlardı. Tohurcular bir gece kahvehanede buldular beni. Yüz yirmi milyon teklif ettiler. Vermedim. Ürün vermeye başladığında hele verdiklerim satılmadı. Üç ana caddenin kesiştiği yerde olan apartmanımızın önünde kilo kilo satmaya başladım. İşçi parası nakliye derken elde kalan para sadece yirmi milyondu. O para da bozuk bağ yollarının haşat ettiği arabamın tamir giderlerine yetmedi.O araziye sekiz yüz nar fidanı diktim. Beşinci yıl ürün vermeye başladı. Dikenleri yüzünden amele bulamaz oldum. Sonunda araziyi satarak tarımdan koptum. Trakya engebeli arazisi ve sulama tesisleri yokluğu yüzünden tahıl ve ayçiçeği tarımına mahkumdur. Sert kuzey rüzgarlarına kuytu düşen ve taban suyu olan yerlerde meyvecilik geliştirilebilir. Tekirdağ’da kiraz yetiştirildiği gibi. Bağcılıkta yapılabilir. Nedense görenek olmamış. Tarım Trakya’da belki meyvecilik ve sebzecilikle yeniden canlanabilir. Bu konuda Tarım müdürlüklerinin ön ayak olması gerekir. Bu gün referandum için yüz yirmi günlük süreç başladı. Her ne kadar hata olarak nitelendirilen milletvekillerinin maaşlarını düzenleyen anayasa maddesinin, geriye dönüş olarak düzeltilip, referanduma gerek kalmayacağını söyleyenler varsa da, bunun olabileceğini sanmıyorum. Maaş arttıran yasaya karınlarını kaşıya kaşıya kabul oyu verenler, referandumun ardından seçim geleceğinin hesaplarıyla geriye dönüşte yan çizeceklerdir. Saadet partisinin lideri Sayın Kutan, referandum ile birlikte erken seçim de yapılmalıdır demektedir. Oysa Anayasadaki değişiklikler, Saadet Partisinin desteğiyle gerçekleşmişti. Bu da tartışmalı maddenin meclis kararıyla eski şekline dönüştürülmesi umudunu yok etmektedir. Saadet Partisinin umudu, olası bir erken seçimle, rakip olarak gördüğü Adalet ve kalkınma partisinin önünü kesmektir. Ok yaydan fırlamış bir kere. Olası seçimde iktidar koltuğuna oturacaklarını umanlar, erken seçim için referandumu koz olarak kullanacaklardır. İktidar ortağı ANAP tan istifalar nedeniyle artacak ret oylarını da gözden uzak tutmamak gerekir. Özcan NEVRES 23 Ekim 2001
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |