..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Matematiğe, yalnızca yaratıcı bir sanat olduğu sürece ilgi duyarım. -Godfrey Hardy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Demirhan Ocak




7 Kasım 2007
Bu Şehitlerin Bu Savaşın, Bu Vatanın, Hiçbiri Bizim Değil!  
Demirhan Ocak
NAHOŞ NATO(Ş) Israrla Kuzey Irak’a girelim; hatta hazır o kadar masrafa girip girmişken, gidip Kerkük petrollerinin üzerine oturalım, ne de olsa babamızdan, atamızdan miras sayılır diyenlere hatırlatmalar:


:BBHI:
Bu şehitlerin, bu savaşın, bu vatanın, bu bayrağın... hiç biri bizim değil!..

Bu şehitler, daha öncekiler, hepsi; bizim şehitlerimiz değil! Çünkü onlar “dünyaya hükmeden, güçlü para babalarının” kendilerine ait olmayan yeraltı kaynaklarını ele geçirme; olmadı, kontrol altında alabilmek için, nabza göre şerbet veren, her iki tarafa da sayısız ‘mavi boncuk’ dağıtanlar için, öldüler / öldürüldüler.

Amma ve lâkin, o ölenler bizim “evlatlarımızdı”

Bu hâlâ sürmekte olan savaş ve eli kulağında Kuzey Irak’ta bir şekilde başlayacak! Olan savaş da bizim değildir, olmayacaktır:
Çünkü, bu savaş; aynı para babalarının desteğiyle yılar önce, sözüm ona dağa; Türkiye toprakları üzerinde bir “Kürdistan” devleti kurmak amacıyla çıkmıştı... Uzun yıllar boyunca “Kürdistan” rüyasıyla koynuna girdiği para babalarının ‘Keko kurban, artık öyle bağımsız devlet filan yok.’ diye rest çekmesinin ardından, profesyonel beyaz zehir tüccarlığı, çek senet tahsilciliği, sivil halk katlediciliği ve son yıllarda profesyonel can alma taşeronluğuna soyununan PKK terör örgütüyle... “Biz ABeDe için önemli ve güçlü bir müttefikiz” palavrasına kâh inanarak kâh inanmadığı halde, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen, bizleri kandırarak, evladlarımızın kanına giren zübük politikacıların savaşıdır.

Amma ve lâkin, bu savaşta ölen de ölecekler de bizim evlatlarımızdır.

Bu “vatan” diye adlandırdığımız toprak parçası bizim değildir:
Çünkü, bizim olsa; bu kadar çok hırpalamayız, hırpalattırmayız. Oturur adam gibi vergisini verir, sonra da verilen verginin adam gibi hesabını sorardık. Ve böylece hem “askerimize canımız kurban” demek hem de vergi vermemek için kırk takla atmazdık. Ormanları kesmez,
tarımımızın içine etmezdik. Ve torunlarımıza çöl olmaya yüz tutmuş bir ülke bırakmazdık.

Amma ve lâkin, neylersin, bu toprakları vatan bellemiş kavruk Anadolu insanı, bizim evladımızdır.

Bu ‘bayrak’ bizim değildir:
Çünkü, bu bayrak bizim olsa idi, gerçek anlamda sahiplenebilseydik; o bayrak tabutlara değil, düğün arabalarını, sünnet konvoylarını süslerdi... ‘Bayrak’ dediğiniz şey, ‘tam anlamıyla bağımsızlığını’ kazanmış bir ülkenin işaretidir. Yoksa, göbeğinden ona buna bağlı; ‘sosyo-ekonomik yönden karar alma ve uygulamada’ dışa bağımlı, bir ülkenin bayrağı olsa ne olur, olmazsa ne olur?..

Amma ve lâkin, bu bayrağı bayrak bellemiş kavruk Anadolu insanı, bizim evladımızdır.

Peki bizlerin, yani kavruk Anadolu insanının nesi var? Neye sahip?
Yılardır, başına musallat olmuş nur topu gibi ‘terörü’ var.
Evet evet, gürbüz terör çeşitlerimiz var:
 Dağlarda gezen terör.
 Dağlarda kol gezen terörle, savaşırken ölen insanların tabutları üzerinden ‘milliyetçilik!’ edasıyla estirilen, ırkçı terör.
 Alış veriş merkezlerinde, turistik kasabalarda, kol gezen terör.
 Ülke yollarında son 26 yılda yaklaşık ikiyüz yetmişbin insanımızın ölümüne sebep olan ‘sürücü’ isimli legal ‘teröristler’ tarafından yaratılan terör.
 Su, kanalizasyon, telefon, inşaat çukurlarının yarattığı terör...
Yani, neredeyse biz doğduğumuzda ebemiz eğilip kulağımıza “terör” demiş de farkında değilmişiz....

* * *
NAHOŞ NATO(Ş)
Israrla Kuzey Irak’a girelim; hatta hazır o kadar masrafa girip girmişken, gidip Kerkük petrollerinin üzerine oturalım, ne de olsa babamızdan, atamızdan miras sayılır diyenlere hatırlatmalar:
Son günler de sıkça adı geçen Nato’nun meşhur 5. maddesi özetle şöyledir: “Eğer Nato üyesi bir veya daha çoğuna yapılacak bir silahlı saldırının... karşılığı olarak silah kullanma dahil olmak üzere her türlü yardımı yapacaktır..”
Ne kadar güzel bir madde değil mi?
İşte tam da ülkemizin içerisinde bulunduğu durumu tarif ediyor!
Eee nerede kaldı, ‘tataratratar tatrarat tararata rat’ hücum borusu eşliğinde gelen NATO süvarileri, dost, müteffik kuvvetler?........ Boşuna beklemeyin gelmez...

Çünkü, ilk önce ABD Başkanı Kennedy tarafından benimsenen, daha sonra seve seve! Nahoş NATO’nun da benimsediği, ‘esnek savunma’ doktrini der ki:
“.....Eğer NATO/ABD’nin tam anlamıyla yaşamsal çıkarlarını söz konusu ya da yaşamsal kaynaklarının* devamının tehlikede olması söz konusuysa, Birlik NATO üyesi olmayan ülkelere bile asker göndermekten çekinmez. Bu askerler nükleer silah kullanma seçeneği dahil, olmak üzere her türlü silahla savunma yapar.....”
Bu doktrini teyit edercesine 2006’nın Ocak ayın’da ABD-AB-İran üçgeni arasında patlayan “Atom bombası yapma, yaptırmama” gibi gelişen olaylar sonuncun da zamanın Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac kelimesi kelimesine aynen şöyle demişti: “ Batının yaşamsal kaynaklarının devamının sağlanması tehlikeye girerse, atom bombası kullanmakta tereddüt etmeyiz!”.
Ee herhalde yurtsuz, vatansız, bayraksız birileri (!) olarak, halen ‘1. Sınıf’ Nato üyesi olduğunu zannetmiyorsunuz değil mi?..

Mısmıl olunuz...

*Burada adı geçen yaşamsal kaynak şu an için “petrol’; sonrası için hem “petrol” hem “su”dur”.
   



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sıtkımın Striptizi
Muhterem Bankonotlar

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Lotus Çiçeği 2 Temmuz
Hrant Dink Ermeni Değildi
1400 Vs 85
Gaydırı guppak mesele
'62 Milyar Ödedik, Daha Ne Yapalım?'
Sorulu Tavsiye

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kına Yakın [Şiir]
Anamın Sihirli Adana Şalvarı [Şiir]
Bize Edebiyat Yapma Lan! [Şiir]
Okyanus [Şiir]
Canım İstiyooo... [Şiir]
Ben Namuslu Bir Erkek Değilim! [Öykü]
Bir kadının el çantasının anatomisi [Öykü]
Bak Postacı Geliyor Selam Veriyor... [Öykü]
Tü Rtük İye [Öykü]
Dandini dandini dastana [Öykü]


Demirhan Ocak kimdir?

Almanya'lı bir Asabi Veled

Etkilendiği Yazarlar:
Hangi birini anlatsam ki?


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Demirhan Ocak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.