Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
toz yapıştığından kızılımsı renk alan terini sildi. Bir baştan diğer başa tarlayı süzdü. '' Hayret '' dedi gülümseyerek. '' İnsanoğlunun enerjisine akıl sır ermiyor doğrusu, beş gün önce bu kadar yeri nasıl yolacağım diye düşünüyordum, şimdiyse bitmek üzere ve hala yaşıyorum. '' Yeniden çalışma arzusu duydu damarlarında, tekrar sardı orağı, var gücüyle çalışmaya devam etti. Erken bitirebilirse hemen evine gidecek, buz gibi bir duş alacak, temizlerini giyinip köy meydanına inecekti. Meydanda ki büyük pınara akşam saatlerinde köy kızları kalabalık bir şekilde gelir evlerinin su ihtiyaçlarını kovalarla güğümlerle taşıyarak karşılarlardı. Alt kürünlerde çamaşır, bebek bezleri, kilim ve yün gibi şeyler. Orta kürünler de ise unluk ve bulgurluk buğdaylar yıkanırdı. Oluğun hemen altında ki kürüne de köyün şımarık çocukları gelir, su doldurmak için uzatılan kablara pis su sıçratmak için patır kütür suya zıplamaktan zevk alırlardı Meydanda ki caminin duvarı dibinde oturup bu köylüleri seyretmeyi çok severdi. Gençlerin durak yeriydi orası. Eskiden abdest alma yeri olarak yapılmış bu mütevazi banklar, zamanla cami küçük bir bahçe içine alınınca işlemez olmuştu. Daha doğrusu delikanlılara yaramıştı, sıra halinde dizilerek oturur suya gidip gelen kızları süzerlerdi boş kaldıkça. Bazen köşeden bastonlu bir el uzanır ve '' Caminin içine girip ibadet etmiyorsunuz bari biz içerdeyken susun, sizin türkülerinizle şarkılarınızla ne okuduğumuzu da şaşırıyoruz. Bazen bu dedeciklere asi bir genç '' Aman be emmi bu devirde namaz mı kılınır '' diye çıkışırdı. Diğer gençler kıkır kıkır gülerlerken yaşlı dedecikler onları kovalayarak '' Kurtlar yaşlanınca köpeklerin maskarası olurmuş ! '' diye yakınırlardı birbirlerine. Son hamlelerini yaparken düşünüyordu. Bu nesil nereye gidiyor diye, ya sonra gelenlere ne olacak, ışık dururken karanlıkta kaybolmak insanlara neden bu kadar tatlı geliyordu! İçi daraldığın da dua eder rahatlardı, yine öyle yaptı. Nihayet tarla bitti. Bütün buğdayları yolmuştu. Azık çıkısını eline aldı, orağı beline taktı bir ağırlık ve ağrı hissetti ama tatlı bir ağrıydı kollarında ki, alın terinin elemeğinin karşılığın da minnetsizce yenecek bir tas un çorbasının ağrısıydı, annesinin yapacağı o tadına doyulmaz dızmana böreklerinin ağrısıydı. Hızlı adımlarla köye doğru yaklaşırken, arkasından onu takip eden keskin bakışlı bir gözetçiden habersiz, iki gün sonra dönmesi gereken İstanbul'u düşünüyordu. Babasının onları terk ettiği yıllardan beri sılasından uzakta yaşamaya alışmıştı. ''Çatalkaya'' denilen yokuşu tırmanırken buram buram Anadolu kokan rüzgarı alabildiğine içine çekiyordu. '' Bayram edin ey ciğerlerim, bu taze temiz havayı kolay kolay bulamayız ! '' Köyün harabe olmuş kullanılmayan mahallesinden, evlerine doğru yaklaşıyordu. boynu bükülmüş rengi sararmış, sarı benizli bir çiçeği farketti. Üstüne devrili kenarları erimiş toprak kerpiçi tutup kaldırdı, boynunu düzeltti sarı benizlinin. Su matarasındaki son yudumları içirdi eğilip okşadı yapraklarını, ılık esen rüzgarla can geldi, dans etmeye başladı sarı benizli teşekkür etti sulayanına. '' Birşey değil'' der gibi gülümsüyordu. Arkasından gizlenmiş bakan gözler şeytani kıvılcımlarla parıldıyordu. --Ağzımı tatlandır ana, tarlayı bitirdim. Orağı anasının önüne koydu. Adetlere göre önemli bir iş bitirilince iş sahibinin önüne iş aleti sunularak ağızların tatlandırılması istenir, mutlaka şekerli bir yiyecek yenilirdi. aynı kural evlere alınan yeni eşyada da geçerli olurdu '' Hayırlı olsun da kuyruğu eğik ! '' Denilirdi daima tatlı birşey verilinceye kadar. --Ananız size kurban olsun, hemen baklava açayım Çetin git bahçeden ceviz topla kır ayıkla ! --Ooo, açmamışta daha yeni açacakmış, bir sürü enerji tükettim ana. çetin atıldı tatlı sohbete -- Mecbur bekleyeceksin ağabey çiğ hamur yemek istemiyorsan tabi. Gülüştüler neşeyle, en tatlı olan yuvada ki huzurdu ya !... Metin orta boydan biraz daha uzun, Çetin ise yaşının henüz ufak olmasından ağabeyinden daha kısaydı. Gömleğinin düğmelerini yarıya kadar açmış olduğundan, boynundan başlayarak göğsünün sağ tarafında noktalanan koyu kahverengi nişanı görünüyordu. Boynunda ki gümüş zinciri, teninin koyu olmasından kaynaklanarak güneş ışığında olduğundan daha parlak görünüyor- du. sağ kaşının üstünden yana doğru taranmış dalgalı kumral saçları, rüzgarın etkisiyle sağa sola dağılıyordu. Bal rengi gözlerini kısmış, karşısından üfleyen rüzgar gözlerini yaşartmıştı. Buna rağmen inatla gömleğinin bir düğmesini daha açtı. Birkaç metre ilerde duran trafo direğine doğru hızlı adımlarla yaklaşıyorlardı. İkişer metre arayla üst üste konmuş briketlerin üzerine uzatılmış kalın bir tahta, bank görevi yapıyor du. İyice yaklaştılar, oturmakta olan iki yaşlı dedeciğe selam verdiler. Çetin yaşlıların yanına otururken, Metin ayakta beklemeyi tercih etti. Burası köy minibüslerinin beklendiği küçük bir duraktı. Köy yerleri küçük yerleşim birimleri olduğundan herkes birbirini tanırdı. Gençlerin çoğu okuyabilmek için şehirlerdeki akrabalarına, bazıları da akrabaları olmadığı için ilçe merkezinde ortaklaşa kiraladıkları evlere giderlerdi bu aylarda. Metin gibi okutulamayan ya da okumayan gençlere kış boyunca köyde rastlanmazdı. Çünkü hepsi de çalışmaya giderlerdi. Tilki Recep lakabıyla anılan pos bıyıklı ihtiyar titreyen sesiyle sordu. -- Oğlum sen ne vakit İstanbul'a gideceksin ?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © yasemin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |