..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler > Cahit KILIÇ




18 Mart 2007
12 Mart  
Cahit KILIÇ / İstanbul

Cahit KILIÇ


52 Yıllık ömrüme dört darbe sığdı. Beşincisi ülkemin gelecekteki 50 yılını heba eder.Kaygım bundandır yoksa şahsi bir korkum yoktur!


:CCAC:


12 MART


Üstünden tam 37 yıl geçti 12 mart muhtırasının. Tam da bugünlerde kimileri darbe tamtamları çalarken,dönüp geriye bakarken; 52 yaşındaki bu satırları yazan adamın, hayatına biri post modern olmak üzere tam dört darbe sığdı.

Demokrat babanın minik oğlu pek anlayamadı 27 mayısta olanları. Devlet dairelerinde vatandaş olmak yerine, aşağılanan,dövülen, küfredilen,kovulan ve vergi alınan birer meta gibi görülmekten bıkan genç baba, demokrat harekete katılmayı seçmişti. İsyankar ruhluydu, adalete,eşitliğe ve insanca yaşamaya çalışmaktaydı. Kimseye boyun eğmediği için hapse girmişti. Demokrat parti saflarında yer tuttu, iktidara geldiler. Ne kimseden intikam aldı, ne de kimseyi ezdi.

Millet tarafından yenilenler yenilgiyi kabullenemediler! Askeri kışkırttılar, 27 mayısçıları alkışladılar,pohpohladılar!!! Onların gözünde halk çarıklı ve sarıklıdan ibaretti. Cahil sarıklı ve çarıklı kim oluyordu da ülkede iktidar değiştirecekti. Ezilmeliydiler ve de ezildiler! Ezildiler ama ezenlere de bir daha seçim yoluyla iktidar vermediler.

12 martta da aynı olacak sandılar bizim sahte demokrat solcular. Önce alkışladılar ama sonra anladılar ki yok bu sefer işin rengi biraz değişik, Selimiye ve Davutpaşa kışlalarına yavaş yavaş taşınıp, uygun yerlerine cop monte edilince de tamamen karşı çıktılar.Artık asker bunların safında değildi ve komutanlar bunların gözünde birer faşist general idiler!
27 mayısçıların Adnan Menderes ve arkadaşlarını asmalarına alkış tutanlar, bu sefer devrimci üç genci ipe çeken 12 martçılara ateş püskürüyordular. - O günlerde 17 yaşındaydım ve karşı safta olmama rağmen bu üç genç için göz yaşlarımı tutamamıştım.-

İpler tamamen koptu o tarihlerden sonra! İşin içine KGB girdi.Bulgaristan ve Suriye üzerinden yağmur gibi silahlar sokuldu ülkeye. Basın devrimci kisvesi giydi. Devlet,vatan,bayrak,ezan diyen herkes faşist ilan edildi.Oluk oluk kardeş kanı akmaya başladı. Onlarca sol devrim fraksiyonları kuruldu. Ellerinde Sovyet silahları, organize edenlerin cebinde Sovyet rubleleri vardı. Polis bile POLDER ve POLBİR adı altında ikiye bölündü. Keza öğretmenler de aynı şekilde dernek adı altında birer fesat yuvaları oluşturdular. Disk adındaki işçi sendikası adeta ülkeyi kaosa sürüklüyordu. Her yerde grevler başladı. Sokaklarda bombalar patlamaya, geceleri evler bombalanmaya, kundaklanmaya, kahvehaneler taranıp, masum insanlar kurşuna dizilmeye başlandı.

Basın sol fraksiyonların elindeydi adeta. Kin ve nefret yazıları dur durak bilmiyordu. Devrimci ideoloji pompalanıyordu gencecik dimağlara. İlkokul çocukları bile sol elleri havada sol sloganlar atmaya başlamıştı. Binlerce insan öldürüldü. Öldürenlerin çoğu ya yakalanmaz yada yakalandığı gün polis tarafında salını veriliyordu. Meydanlarda mitingler düzenlenir, çoğunda istiklal marşı yerine enternasyonal marşı okunur olmuştu. 1977 de Taksim meydanında yapılan mitinge CIA karıştı ve onlarca insan öldü. Karşılıklı demeçler verilmekten öteye elle tutulur hiçbir şey yapılmadı. Polis şefleri, belediye başkanları, parti yetkilileri teker teker öldürülüyordu. Kan dökülmeden devrim olmazdı. Kardeş kardeşi öldürüyordu ama olsundu devrim başarıya ulaşacaktı.

12 mart koalisyon hükümetinin başbakanı senatör Nihat Erim, Maltepe Dragos’ta korumalarıyla birlikte plaja giderken, devrimci savaşçılar tarafından çapraz ateşle öldürüldü. CHP’li olan Nihat Erim için sol basın hiçbir zaman göz yaşı dökmedi.Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın intikamı alınmış oluyordu böylece…

Derken bu kaos ülkeyi 12 eylüle taşıdı. O tamamen ayrı bir konu, ayrı bir hikaye… 12 eylüle kadar, kör ideolojiye körü körüne bağlanan solcu gençlerin içinde çok düzgün insanlar vardı.Bizimkilerle birlikte yakalandılar, nice işkencelere maruz kaldılar, askılara alındılar, elektriklere verildiler ama ne arkadaşlarını sattılar ne de eğilip büküldüler. Çoğu 12 eylül dönemi mahpuslarında çürüdüler, çıkanların bir kısmı sessiz sedasız bir köşeye çekilip, namuslarından, dik duruşlarından taviz vermediler. Bir kısmı başka ülkelere gidip, oraların vatandaşı olup bir daha ülkeye dönmediler. Gençliklerinin en güzel yıllarını kör ideolojiye kurban ettiler.Çoğunun bıyıkları daha yeni terlemişti bu işe soyunurken. Hayatları karardı, umutları söndü.

O günlerde onlar da biz de davamıza inanmıştık.
Ülkemizin ve milletimizin geleceğinin derdindeydik.

Şimdi saçlarımıza, sakallarımıza beyaz karlar yağmış birer dedeyiz çoğumuz.Göbekler sarkmış,romatizmal ağrılar,siyatikler. Artık canımızın derdindeyiz.

Birbirimizi yedik o günlerde, şimdi bir çoğumuz dostuz,arkadaşız… Dolduruluşa geldiğimizi anlamak için yedi bin ölü verdik, yıllarca hapislerde çürüdük.

Bizim içimizden çıkanların bazıları mafya babası oldular.Harama bulaştılar.

Onların içlerinden çıkan yüzsüzler, şeref ve haysiyetten nasiplenmeyenler de Kelkitlinin kapısına yuvalandılar, yamandılar. Her türlü taklayı attılar, kıvıra kıvıra kıvrılıp zenci saçı oldular. Şimdi yine darbe yaptıracak asker arıyorlar.
Muratlarına ererlerse bilmeleri gerekeni unutuyorlar. Zira coplar yine en önce onların uygun yerlerine monte edilecek!!!





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın unutulamayan dönemler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yolda Geçmişe Kısa Bir Yolculuk!

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Âşıklık Edebiyatı
Edebî Sohbetler!..
Bizim Eller
İzedebiyat Çökmesin!
Ey Sevgili!
Ey Sevgili - II -
Şair-i Şuara
"Ay Mehemmed"
Kültür Bilinci
Kars'a Gidelim Kars'a

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Haccac-ı Fırat [Şiir]
Aklıma Şaşıyorum! [Şiir]
Sürgünler Şehri [Şiir]
Son Arzu… [Şiir]
Kimdir Gelen! [Şiir]
Uzaklar [Şiir]
Derkenar [Şiir]
Adamım! [Şiir]
Kars Eli [Şiir]
Derdimend! [Şiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!. . " (Cahit Kılıç)

Etkilendiği Yazarlar:
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.