Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
Arşınlarım da hata olmalı... Adımladığım hiç bir eşya yerinde yok. Giderken yaktığın son sigara, sehpa üzerindeki o küllükte tütüyordu; Beni hiç unutmayacağını söyledikten hemen sonra KAV kibriti ile ateşe vermiştin tütünü. İçine çektin derin derin dumanı. Gözlerin yumuluyordu. Soluğunun yettiği en son noktada duruverdin. Gözlerimden iki damla yaş dizlerine düştüğünde gözlerinin ışıltısı kaçmıştı. Sanki elektrik voltajı ağır ağır azalıveriyor ve ampul yavaş yavaş sönüyor sanıyordum. Tam o ana denk düştü, gözlerimin gözlerine demir atışı; takılı kalıp da göz bebeklerine... Saniyelerce, dakikalarca seyretmek istedim... Hüzün çöküp de kucağımıza bağdaş kurduğunda; herşey bir kondöktürün düdüğüne üfürmesi gibi soğuktu. Biraz daha hüzün... Az daha... Yaklaştım, yaklaştın. Tenim güneşin kabuğuna doğru giden bir mekik gibiydi... Sıcaklığın yüzüme vurdukça yanıyordum. Gözyaşım; gözlerimden yanaklarıma firar ederken değmişti dudaklarım yangınına... Dudaklarım dudaklarındaydı. Dumanın soluklarımda. İki ayrı ağızdan tek dumanı, böylesi şölensel bir havayla içime çekiveriyordum. Sana aşıktım. Delice ve ölürcesine bir tutkuyla bağlanmıştı her yanım her yanına... Teninin tadına tarif getiremez şimdi ruhum. Gözlerim kapalı; "benden hiç gitme bir tanem; ve ölürüm gidersem senden" dediğim bir andı. İçimde tutarak ayrıldım o dudaklardan ve ciğerimin en temiz noktasına doldurarak katranı; en büyük sağlık skandalına imzamı atıyordum; Seni içime alıyordum; Bir kalbin yanına bir kalp, bir ruhun yanına bir ruh, bir "ben" yanına bir başka "ben" koyuyordum. Ellerin, tuttuğun sigara ile birlikte yukarıda kalmıştı. Sonra sağ tarafındaki yeşil renkli cam küllüğe koydun onu... Sigara öylece kaldı. Fitili küllüğün dışından sehpanın üzerine sarkmış, dumanı ise küllüğün ortasından tavana doğru yükseliyordu. Bir daha çekmedin içine ve çektiğimiz son dumanımız oldu aynı sigaradan... Konuştuk biraz, biraz ben ve sen sonra... Dedim ki, ölene kadar o yarım sigara orda kalacak. Günlerce dokunmadım. Açmadım pencereyi düşmesin diye. Dökemedim korkumdan o küllüğü... Akıp geçti zaman... Günleri gördüm önce... Hemen ardından haftalar oldu, adına "gün" dedikleri şeylerden... Aylar gecikmedi; haftalardan doğmuştu adına "ay" dedikleride... Tutamadım kendimi bir gece yarısı... Küllüğü ve senden kalan herşeyi toplayıp da, bir annenin cocuğunu cami avlusuna bırakışı gibi koptum emanetlerinden. İçinde "sen" doluyu torbayı çöpe atarken acımasız bir katildim. Attım Biliyordum; "yıllar" uzak değildi bu ayrılığa... Akıp geçti zaman... ve geçerken yıllar... Şimdi aynı evin aynı odasında, seninle oturduğum aynı yerden bakıyorum o sehpaya. Uzun ince bir vazo var; senin ellerinle dokunup da sigaranı koyduğun küllük yerinde... Sehpa küçük, kare... Kahverengi ve ahşap Üç çekmeceli... İzmariti bana kalan bir aşktı bu Dumanı çekilmiş, kalanlar bırakılmıştı. Yorgun ve öksüz; kimsesiz... Alıştım mı? Alışamadım! Kader deyip atamadım. Çok bekledim, çok ağladım. Seni kimseyle konuşamadım, seni kimseye anlatamadım. Ve ben her baktığımda, hala tüter dumanın...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |