"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
İçinde ne var ne yok, bembeyaz bir kağıda haykırırcasına kusmak, Önce yargılamak, sonra da yargıladığın düşünceler tarafından, Ayaklar altına alınmak, Ezilmek, yağmalanmak, yıkılmak. Düşünmesi bile zorlarken, Nasıl dökülür bunca acı, bunca isyan, bunca haykırış. Kifayetsiz bir sözcüğün çaresizliği, nasıl buruk kalırsa, İşte öyle düşmüştür omuzlar, taşları hasretle döşenmiş, Dipsiz bir kuyunun karanlığına. Feryatlarında boğulmak istersin bir gözyaşı damlasının, anlatmak isterken acını. Karanlığa karanlık tutmak gibidir içindeki o yarayı yazmak. Tek bir söz, boydan boya kazırken yaranın kabuklarını, Kaç dikiş kapatır bu acının, yumruğunda gizli keskin bakışlarını. Bembeyaz bir sayfanın sonu bu şekilde olmamalı. Tutsak edilmiş hüzünlerin kapısını açmak. Tüm özlemleri kuşlar gibi serbest bırakmak, Üzgünüm ey taşmış, isyankar, kurumuş, kurutulmuş gönlüm. Özgürlük hakkımız değildir senin ve benim. Müptelası olduğumuz o adını bile henüz bilmediğimiz, Ulaşılması güç, Anlatmaya defterlerin kalemlerin, şiirlerin yetmediği, duygunun Kimsenin bilmediği yaralarını kanattığımız sürece… Özgürlük hakkımız değildir senin ve benim. Nasıl anlatırım içimdeki bu sancıyı? Nasıl sarılır bu yara bembeyaz bir kağıt ile? Nasıl dikiş tutturulur, pens niyetine kullanılan bir kurşun kalemle? İsimlerini bile bilmediğim hayallerimin küçük kulübelerinde, Gizlice yazılmış tüm şiirlerim, mektuplarım sakıldır, Herkese kapalıdır, girişi tehlikeli ve yasaktır. Üstelik dikkat edin. eğitimli köpek vardır… Ve daha da kötüsü, Üzerinde ne gönderenin ne de alacak kişinin adı yazılıdır. Ruhumun gönlümdeki esaretliği, hastalığımın kaynağıdır, Her hücremde geçmişin uzaklığı ve Üzerinde martıların uçtuğu bir denizin maviliği tutsaktır. Uzaklara her bakışımda, Her bir düşüncemin, iç kanatan her bir ayrıntısında, İtirafı mümkün olamamış buz gibi hatalarım saklıdır. Bozulmamalı bu güzel ama sahte büyü, Kırbaç gibi bir soluk al dirayeti kırılmış keskin kalem, Tebeşir tozu gibi dağıl kağıdın her bir yanına, Elini koy kelimelerin en sessiz harflerinin omzuna, Sulanmayı bekleyen mısraların aralarında, Dolaş özgürce, pervasızca, umutsuzca, Yıprat özlemleri, hasretleri ve kelimelere sığmayan, O korkunç soğuğun uyutası çekimini. Bir şirin nasıl koyulaştığından bahset hasret mahzenlerinde Kelimelerin nasıl çaresiz kaldığından bahset , Yüzlerce dilin ve sözlüğün bulunduğu bu koca evrende. Nasıl olsa kağıt beyaz, tebeşir beyaz, Süzül her bir yanına. Bembeyaz parçalarınla, karanlığı anlat. Nasıl olsa bembeyaz bir ömrün damarları, Çok uzaktadır, dil uzatamaz yazdıklarına… Ve nasıl başladıysa öyle bitsin bu şiir, Ağlayarak doğan bir insanın ağlayarak öldüğü gibi. Nasıl başladıysa öyle bitsin… Bir sayfa açıp yeni bir şiire başlamak, İçinde ne var ne yok, bembeyaz bir kağıda haykırırcasına kusmak...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vahan İSAOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |