Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Kil tabletler zamanının önemli olaylarını kayda geçirmek ve sonra gelecek nesillere, yani bize duyurmak için kullanılmış. Bunların bir kısmı Gılgamış Destanı olarak bilinir. Ölümsüzlüğü arayan yarı tanrı olan bir kral çıktığı yolculuğun sonunda ölümsüzlüğü bulmuş olan Utnapiştim isimli bir kişi ile tanışır. Bu kişi Tevrat’ta adı Nuh olarak geçen kişiden başkası değildir. Utnapiştim ona yaşadığı tufanı anlatır. Anlattığına göre, insanların yaptıklarından hoşlanmayan bir tanrı onları yok etmek ister. Diğer tanrıları da ikna eder ve hazırlığa girişir. Fakat tanrıların içinden bir tanesi öyle görünse de buna razı olmaz. Gider Utnapiştim’e haber verir. Ona bir gemi yapmasını ve içine her canlıdan bir çift almasını söyler. Utnapiştim tanrının tarif ettiği şekilde gemiyi yapar. Canlıları doldurur, tufan olur, her yeri sular kaplar, gemidekiler kurtulur ve Ağrı Dağında ayakları toprağa deyer. Gılgamış Destanı Akadca yazılmış çok eski bir yazı olmasına karşın sözünü ettiği tufan ondan çok daha eski bir zamanda olmuştur. Toprak altına gömülmüş uygarlıklar zamana göre yukarıdan aşağıya doğru dizilirler. Yani yakın uygarlık üstte, eski uygarlık daha derinlerde olur. O yüzden Gılgamış destanının önce bulunması yadırganmamalıdır. Kazıların devam etmesiyle bulunan daha eski tabletler tufan hakkında daha iyi bilgiler verdi. Bu işle uğraşan kişilerin tahminine göre tufan M.Ö. 13000 yılı civarında gerçekleşti. Zekeriya Sitkin isimli Sümerolog’un yorumuna göre sözü geçen tanrılar, dünyaya dışarıdan gelen yüksek uygarlık sahibi canlılardan başkası değildi. Tufan ise onların engelleyemediği fakat olacağını önceden bildikleri doğal bir afetti. Bu afet nasıl oldu? Dünyanın birçok kez buzul çağı geçirdiği bilimsel bir gerçektir. Buzul çağlarına dünyanın çevresinde dönüş ekseninin 25 derece yatık olması ve bu eksenin 18000 yıllık periyotlarla yalpalaması gösterilir. M.Ö. 13000 yılı son buzul çağından çıkış tarihi olarak kabul edilir. O yıllarda dünyada buzlar şimdi olduğu gibi süratle eriyor ve suya karışıyordu. Antartika kıtası üzerinde, kalınlığı yaklaşık 5 km olarak tahmin edilen buzullardan bir kütle bir med-cezir olayı sırasında düşünülemeyecek kadar kısa sürede denize kaydı. Bu olay devlerin devi diyebileceğimiz o güne kadar görülmemiş büyüklükte dalgalara neden oldu. Güney kıyılarından başlamak üzere hemen hemen bütün dünya sular altında kaldı. Bu durum bir yıl kadar sürdü. Ağrı dağına yönlendirilen gemi içindekiler kurtuldular. Mezopotamya’da yapılan birçok kazıda bir uygarlığın temelleri ortaya çıkarıldıktan sonra kazıya devam edilirse yaklaşık 4m kalınlıkta bir toprak yığınından sonra yeni bir uygarlık kalıntısına ulaşıldığı söyleniyor. “Ah! Tabi. Tufan!” Kaynak: Eski Ahit (Tevrat), Gılgamış Destanı, 12. Gezegen.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |