..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Simten K. Ataç




29 Ocak 2002
14 Şubat Öyküsü - 1  
Aynanın erkek tarafında var olmak

Simten K. Ataç


Hadi hiç vakit geçirmeyin. Söyleyin sevdiğinizi. Zamanın aranıza neleri ve kimleri sokacağını asla bilemezsiniz. Bir başkasının masasında bir kadeh şarap içmekten daha kolay olacaktır böylesi.


:CGBH:
Adam çok heyecanlıydı. Evinden çıkarken aynada tekrar baktı kendine. Beğenmişti görüntüsünü. Zaten beğenmese de yapabileceği pek bir şey kalmamıştı , evden çıkmadan önce. Uçağa yetişmek için telaşla dolmuştu yüreği , duraktan çağırdığı taksi bekliyordu kapıda. Pek fazla eşya almamıştı yanına , küçük bir çantası vardı sol elinde. Sağ elinde kucağına doğru bastırıp sıkı sıkı tuttuğu bir kutu vardı. Pembe bir kurdele ile bağlanmış ve büyük özen gösterildiği belli olan bir kutu.

Trafik , kalabalık , bir sürü aksilik derken binmişti uçağına ve yerleşmişti koltuğuna. Uçak indiği zaman vakit kaybetmemek için küçük çantasını bagaja vermemiş , ayaklarının altına yerleştirmişti. Pembe kurdelelere bezenmiş kutu hala kucağında duruyordu. Derin bir nefes alıp , başını koltuğa yasladı ve gözlerini kapatarak gönül gözlerini hayallerine çevirdi.

Uzun bir yıl geçirmişti , sevgiden uzak kalmaya çalışarak. Onun , Aklından hiç çıkmayan hayali en sonunda galip gelmişti korkularına. Gitmeli , onu bulmalı , sevgisini sunmalıydı. Bu büyük bir sonuçtu genç adam için , kendini tebrik ediyordu sevgisi uğruna yollara çıkma , hiç bilmediği yerlerde onu arama cesaretini gösterdiği için. Bütün yıl boyunca , reddedilme , istenmeme korkuları ile sessiz kalmış ve aramamıştı Onu. Ve o da aramamıştı genç adamı. Hissediyordu sevildiğini ve beklendiğini. Günlerce uğraştıktan sonra genç kadının adresini bulabilmişti. Adresi yazdığı mavi kağıdın cebinde olduğundan emin olmak için yokladı cebini. Oradaydı. Kağıt kaybolursa endişe ile defalarca okuyup ezberledi adresi. Kalbine kazınmış aşktan başka bir de adres vardı artık hafızasında.14Şubat’ta , Sevgililer gününde kapısını çalacaktı aşkının , elinde bir tüp orkide ile. Saf aşkın temsilcisi olan Orkide şans getirecekti onlara.

Uçak iner inmez bir taksi daha buldu kendine ve mavi kağıdı uzattı şoföre doğru. Adam adresi dikkatle okuduktan sonra , hafifçe kafasını salladı ve aracı çalıştırdı. Artık çok az kalmıştı onu kucaklamaya. Geçtiği hiçbir yolu görmüyordu genç adam , aklı tamamen karşılaşacakları ana kilitlenmişti. Heyecanından söylemeyi planladığı tüm sözleri unutmuştu.

Nihayet kapının önünde duruyordu. Zili çalacak ve hasret bitecekti. Biraz sakinleşmek için , içinden ona kadar saydı. Sağ eli zilin üzerine uzandı ve bir an tereddüt ettikten sonra parmakları buluştu zil ile. Zilin çalması ile kapının açılması arasında geçen birkaç dakika bir ömür gibi gelmişti. Gülümseyen yüzü ile açtı kapıyı , uğruna hayatını vermeye hazır olduğu kadın. Gülümsemesi önce şaşkınlığa , sonra da ağlamaya dönmüştü. Genç kadın , adamın boynuna sarılmış , sarsıla sarsıla ağlıyordu. Adamda bıraktı duygularını gözyaşı olup akabilsinler diye.

Kısa bir an sonra , genç kadın toparladı kendini önce. Bu kadar duygusal davrandığı için özür diledi adamdan , özlemiş olduğunu ve şaşırdığını söyledi. Delikanlı yadırgamıştı kadının konuşmasını , hiç sevindiğinden , mutlu olduğundan bahsetmemişti kendisini gördüğü için. Tam soru soracak olduğu anda , içerden bir erkek sesi duydu. Kadın , kolundan tutup içeri çekti genç adamı “Gelsene , içeriye. Kusuruma bakma lütfen. Gerçekten çok şaşırdım seni görünce karşımda “diyerek . Adam , duyduğu erkek sesi ile silkelenmişti adeta , korku dolmuştu kalbi. Kadın , mumlarla aydınlatılmış bir odaya aldı adamı. Özenle hazırlanmış yemek masasında oturan bir adam ayağa kalkmış , elini uzatıyordu. Kelimeler gidecek bir yerleri yokmuş gibi oturmuşlardı boğazının ortasına. “Eski bir arkadaş” sıfatı ile tanıştırılmıştı masadaki adamla. Masadaki adamın ise sıfatı yoktu. Her şey sabit değil miydi ki. Sevgililer günü , mum ışığı ve baş başa. Üstelik bu adamın sağ parmağında da , sevdiği kadının parmağındaki yüzüğün bir eşi vardı. Hemen masaya genç adam için de servis konuldu ve birlikte yemek yediler. Adam, yemeğin sonun getirmek için kendini sıkıyor , sıktıkça nefes alamıyordu. Vurulmuştu , parçalanmıştı. Yemek biter bitmez , birisi ile buluşması gerektiğini bahane ederek izin istedi , ev sahiplerinden. Genç adamı uğurlarken derin hayal kırıklığı ile öylesine aynanın önüne bıraktığı pembe kurdelelerle bezenmiş kutuyu uzattı diğer adam , “herhalde buluşacağınız hanım için bir hediye. Yazık olur unutursanız” diyerek. Teşekkür ederek aldı gerisin geri eline kalbinin üzerinde taşıyarak getirdiği kutuyu. Sevdiği kadının yüzüne son bir kez baktı , kokusunu içine çekerek öptü ve vedalaştı.

Genç adam , binadan koşar adımlarla çıktıktan sonra arkasına bakmadan yürüdü boş sokaklarda. İlk bulduğu çöpe kalbindeki yükü attıktan sonra gözyaşlarının peşi sıra yürümeye devam etti .



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
14 Şubat Öyküsü - 4
14 Şubat Öyküsü - 3
14 Şubat Öyküsü - 2

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Pegasos'un Kanatlarında Yaşamak
Sevginin Anahtarı
Hamam Sefası
Sen, Ben ve Dolunay
İstanbul Boğazı'nı özlemek
Gönül Desenli Kilim
Ölümü İlanlarda Arıyorum.
Bir Ülkenin Anatomisi
Dağlarda İlk Nefes
Avını Asla Küçümseme

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Lanet [Şiir]
Bazı Anlarımdayım [Şiir]
Dönme Dolap [Şiir]
Hoyrat [Şiir]
Tualin Düşü [Şiir]
Şehir&dağ [Şiir]
Günebakan [Şiir]
Hayat Denklemi [Şiir]
Otogar Hikayeleri [Deneme]
Önyargıların Gölgesinde [Deneme]


Simten K. Ataç kimdir?

bence , hayatlarımızın sorumluluğunu elimize aldığımız andan itibaren , suçlayabileceğimiz kimse kalmamış demektir. Sizce?


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.