Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Değerlerimiz ve değerlilerimiz ne çabuk unutuldu. Sanki gözlerimiz bağlandı, kulaklarımız tıkandı, idraklerimiz zincire vuruldu. Son senelerde büyüğü küçüğü tanımaz olduk. Tarihimize ve bu ülkenin temel dinamiklerine sırt çevirdik. Bu memleket için gece gündüz fikir üreten ve çalışan kişiler ölünce kimse onları hatırlamaz oldu. Aslında kişi maddeden dünyadan ayrıldığı zaman değil, hafızalardan silindiği, hatırlanmadığı zaman ölür. Trabzon’dan çıkan, bütün Türkiye’nin tanıdığı ve sevdiği bir ilim ve kültür adamı olan Osman Turan’ın ölümünün 30. yılını geride bırakmış bulunuyoruz. Fakat bunun farkında olan insanların sayısı bir elin parmakları kadar bile değil. Çok çabuk unuttuk bize Selçuklu ve Osmanlı tarihini öğreten ve bu sahalarda eşsiz eserler veren büyük tarihçimizi… Gerçi öğrendiğim kadarıyla 19 Ocak 2008’de Ankara’da Milli Kütüphane Konferans Salonu’nda kendisi için bir bilgi şöleni düzenlendi. Fakat ben bunu yine de yeterli saymıyorum. Daha geniş katılımlı sempozyum ve ilmî toplantılarla anılmalı ve anlatılmalı Prof. Dr. Osman Turan… O, yaşadığı sürece milleti ve memleketi için yaptığı çalışmalardan dolayı bunu fazlasıyla hak ediyor. Onun için yapacaklarımız vefanın henüz ölmediğini ispat edecektir. Fakat bu imtihanda ne yazık ki başarılı olamadık. Şahsen bu konuda özellikle Trabzon’da hiçbir çalışma yapılmamasını yadırgadım. Zira Osman Turan Trabzon’un yetiştirdiği bir değerdi. Trabzonlular bu değerlerini ne çabuk unuttular; bunu anlamakta zorlanıyorum. Merhum Osman Turan’ın 1914’te Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Soğanlı köyünde başlayan çileli hayatı 1978 senesinde son bulmuştur. Yani O, 64 sene yaşamış fakat yaşadığı seneleri dolu dolu geçirmiştir. Kanaatimce 64 yılda belki iki asırlık iş yapmıştır. Bu da gösteriyor ki mühim olan ömrün uzunluğu değil, ne yolda ve nasıl harcandığıdır. Bu değerli ilim adamı babası Hasan Ağa’yı Birinci Cihan Harbi’nde Kafkas Cephesinde kaybetmiştir. Yani o bir şehit çocuğudur. Osman Turan, ilkokulu Çaykara’da, liseyi Trabzon ve Ankara’da bitirdi. Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesinden 1940’ta mezun oldu. “On İki Hayvanlı Türk Takvimi” adlı eseriyle doktor oldu. Doktora jürisinin başkanı Prof. Dr. Fuat Köprülü idi. 1944’te doçentliğe, 1951’de de profesörlüğe yükseldi. 1948’de Paris’te toplanan Şarkiyatçılar Kongresine “Selçuklu Türkiye’sinde Toprak Hukuku” adlı tebliği ile katıldı. 1948–1950 yılları arasında Londra ve Paris’te incelemeler yaptı. 1954 yılında Trabzon’dan milletvekili seçildi. Milletvekilliği 27 Mayıs 1960’a kadar sürdü. Yassıada’da 17 ay tutuklu kaldı. Daha sonra beraat etti. 1964’te Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı seçildi. 1967’de tekrar Trabzon’dan milletvekili oldu, 1969’da siyasetten çekildi. Biyografisinden de anlaşılabileceği gibi O, çok zorlu ve yorucu bir ömürle cedelleşmek zorunda kalmıştır. Osman Turan, aramızdan ayrılıp ebedî âleme göçene kadar araştırmaya ve yazmaya devam etti. Ölüm döşeğindeyken de yazma çalışmalarını sürdürüyordu. O, bizlere tarih muhtevalı zengin bir külliyat bıraktı. Yazdığı eserler, alanlarında ilk olma özelliğini taşıyordu. Özellikle Selçuklular üzerine kaleme aldıkları dünya çapında kıymeti haizdir. Onun tarih külliyatı olmasaydı bugün pek çok bilgi ve belgeden mahrum kalacaktık. Turan’ın yazdığı eserlerin en önemlileri yayınlanış tarihine göre şunlardır: “Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar” (1958), “Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti” (1965), “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi” (1969), “Din ve Lâiklik”, (1971), “Türkiye’de Siyasî Buhranın Kaynakları” (1964), “Selçuklular ve İslâmiyet” (1971), “Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi” (1973), “Türkiye’de Komünizmin Kaynakları” (1965), “Türkiye’de Manevî Buhran” (1978), “Vatanda Gurbet” (1980), “Tarih Akışı İçinde Din ve Medeniyet” (1980)…Bu eserler sahalarında büyük boşluklar doldurmakta, Türk kültürüne ve tarihine ışık tutmaktadır. KTÜ bünyesinde inşa edilen kültür merkezine Osman Turan’ın adının verilmesini önemsemekle beraber Trabzonluların bu kıymetli ilim adamına olan manevî borçlarını hakkıyla ödediklerine inanmıyorum. Ölümünün 30. yılında kendisine rahmet diliyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |