Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Sabah uyandığımda ilk işim gece yatmadan önce hazırladığım bizim “paçalı don”, elin gavurunun ise Bermuda şort dediği alman bayrağı desenli uzunca tumanımı* giydim. Eksi 5 derece soğuğa aldırmadan giriş katında bulunan evimizin terasına çıkıp bir yandan uzuuun uzadıya gerinir iken diğer yandan çaktırmadan şöyle göz ucuyla etrafı kolaçan ediyordum. Ortalıkta benden başka kimsenin olmaması karşısında haliyle bozuldum tabi .. ama ben bu ufak çaplı bozgunu hiç belli etmeden, öfkeli ama, sakin ani bir hareketle iki gün önce küçük bir servet ödeyerek aldığım bira kasasının üstüne çömüverdim**..... Ben o ani çömüşümün karşığılı olarak bira şişelerinin kaba etime karşı kaba saldırısının acısıyla kıvranırken, birden bire yan komşum herr Kohl’da terasa çıkıverdi, Kohl bana hayranlıkla! Bakarak “guten morgen herr Ocak” ben ise en bi yüksek almancamla “gruss gott herr Kohl” diye cevabı yapıştırdım. Bu orjinal selamlamam karşılığında Kohl daha bir hayranlıkla havanın ne kadar soğuk olduğundan den vurmaya başladı..... Bende fırsat bu fırsat diye alman bayraklı atletimin daha iyi görünmesi için üstümdeki tişörtü bir solukta çıkartıverdim. Kohl benim bu tepeden tırnağa alman görünüşümden çok etkilendiğinden olacak daha bi dostça gülümsemeye hatta bir ara işin tezeğini çıkartmak suretiyle kahkaha atmasına aldırmadan ben her sabah biryantinle parlattığım bıyıklarımı Fatih Sultan Selim gibi burmaya başladım....ben yarım saat sonra içeriye girdiğimde sol ayağımın başparmağı hafif bir morartı durumundaydı. Sıcak bir duştan sonra ayak parmaklarımı tekrar hissetmeye başladım. Alman bayrağı desenli tumanım atleminden oluşan alman takımımıma çorap ve kaşkül, şapka ilave ederek pahalı biradan bir tane açıp televizyonun karşısına geçtim bir iki zapping yaptım yapmadım kapı çaldı.... gelen postacı benim alman görünüşüm hürmetinden olacak bugün oldukça güleryüzlüydü... postacı gittikten sonra canım televizyon filan seyretmek istedi... nasıl isteyebilirki? Böyle önemli bir günde böyle yapayalnız, paylaşımsız, anlamsızzz..... diye söylenerek gereksiz ve anlamsız bir bunalıma girmeye gerek görmediğimden olacak biraz yatıp uyumayı kendime önerdim....bu önerimi kabul ettikten sonra..Günlük alman bayrağı desenli kıyafemi çıkartıp, alman bayrağı desenli pijamalarımı giyip, yine alman bayrağı desenli yatak örtülü yatağıma girip, alman bayrağı desenli yorganımın altında uykuya daldım. Uyandığımda saat öğleyi çoktan geçmişti. Mutfakta yiyecekleri bunun sapı şunun çöpü gibi ipe sapa gelmez mazeretler uydurarak kendi kendimi alışveriş yapmaya ikna ettim Tekradan bir duş alıp allanıp pullandıktan sonra aşağıya garaja indim...mercedesle kapalı garajdan şöyle şumi gibi son süratla çıkarak şitefi gibi nazlı nazlı salınır misali süpermarkete doğru aheste aheste yol almaya başladım... süpermarket’ten içeri girdiğimde istisnasız tüm gözler benim üzerimdeydi ilk önce bu bakışlardan hafif bir rahatsızlık duymadım değil yani. Ama sonraları pek hoşuma gitmeye başladı. Bir ara ben ne alsam diye kıvranırken yaşlıca bir teyze şöyle omuzuma hafifçe vurup “hangi ***Behindertenheim’dan geldiğimi bilip bilmediğimi” sordu... ben nasıl yani? Gibi bir ifadeyle “ne demek istediğinizi anlamadım” dememe karşılık teyze’de aynı benim gibi “nasıl yani” bir ifadeyle bana baktı, baktıı, baktııı, baktıııı... bir an için kendinizi o süpermarkette farz edin ve düşününki elindeki bezden bir alışveriş torbasıyla biraz ağırca işiten bir teyze ve bu teyzenin karşısında elinde donmuş bir kuzu budu ve ayakkabısından çorabına, tişörtünden şapkasına yani her bişeyi alaman bayrağı desenli bir adam. Ve bunlar tek kelime etmeden bakışıyorlar.... ilginç değilmi?... İşte o süpermarkette sizin gibi düşünenler(!) çoğunluktaydı...... Süpermarketten çıktığımda elimde gereksiz miktarda kuzu budu ve üç kutu kadın bağı vardı... eğer kasiyer kadının gülmekten bayılmasını saymazsak? Alışveriş sırasında önemli bir gelişme olmadı.. Ama benim ne bayılan kasiyeri nede “anne bak yürüyen alman adam” diyen Türk çocuğuyla ilgilenecek halim vardı... içimde bir hâlâ bir şeyler eksikti... yani öyle böyle değil basbayağı, adam akıllı bir şeyler eksikti.... Fakat arabaya bindim an sanki kafamda bir şimşek çakmıştı içimdeki tüm sıkıntıyı yok edecek porojeyi bulmuştum.... artık o sevinçle eve nasıl geldim? Nasıl bir hazırlık yaptım hatırlamıyorum ama en son kendime geldiğimde belediyenin önündeydim.. sakin adımlarla içeriye girdim yabancılar bürosunun önünde sıraya girmiş yabancıların itirazlarına aldırmadan “pat” diye odaya girdim. Oda da benden hariç asık suratlı bir memure, ve sonradan karakolda zimbavyeli olduğunu öğrendiğim ağlamaktan gözleri şişmiş genç bir kadın vardı.. Memure bana alışıldık bir şekilde kaba bir ifadeyle dışarda beklemem gerektiğini söylemesine karşılık bende ona daha kaba bir şekilde Türkçe olarak ebesi hakkında cinsel fantazilerimi saydıktan sonra, benden beklenmeyecek bir çeviklikle (107 kiloyum) bir sıçrayışta masanın üzerine çıkıp koynumdam diplomamı**** çıkartıp elimde mendil gibi sallayarak başladım masanın üstünde üçayak oynamaya.. Polisler geldiğinde ben memure hanımım ümüğüne çökmüş suratına 127.ci “*****Ungültig” damgasını vurmakla meşgüldum Guten Morgen: Günaydın Gruss Gott: Tanrının selamı *Tuman: Uzun paçalı içdon **Çömmek: Çömelmek, Oturmak ***Behindertenheim: Engellilerin Eğitim gördükleri+ Yaşadıkları Yatılı(!) kurum **** Diplomam: Alman vatandaşlığına kabul edildiğimi belirten “Einbürgerungsurkunde” belge..... *****Ungültig: Geçersiz Mısmıl olun Kendinize iyi bakın
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Demirhan Ocak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |