|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
26 Ekim 2003
Federal Almanya'da "Yabancılar" İçin Rehber - 5
Anne bak kültür dernekleri!!
Demirhan Ocak
Annem Annem Kültür ve Sipor Derneği: Bu tür derneklerde hem gençler boş zamanlarını spor aktiviteleri ile değerlendirsin, hem de aynı zamanda üçüncü dünya ülkelerinin, birinci dünya ülkeleri tarafından nasıl yalanıp yutuluyor gibi sosyo, ekonomik bir kült |
|
Merhaba canım yabancı kardaşım.Bugün bildiğin gibi kültür derneklerini yakından tanıyacağız. Şimdi sana benim anlatacaklarımın gerçek kültür dernekleri ile bir alakasını olmadığını bilmende yarar var.
Bu dandik kültür dernekleri gayet nezih yerler olup Almanya'nın neresinde olursa olsun üç tane hemşehri bir araya geldiğinde, hemen bir kültür ve dayanışma derneği kurarlar. İçlerin biri başkan, biri muhafelet, biri hizipçi olur...
Eh günümüz artık teknoloji çağı olduğu üzere bu kültür derneklerinde teknolojinin en son örneklerini görmek gayet mümkün.. Ve buraları teknolojiden sonuna kadar faydalanılan yerlerdir. Bu konu üzerine bizzat yaptığım inceleme şöyledir.
Canım yabancı kardaşım, bunlara nezih yerler dedik. Nasıl mı? Genelde bu derneklerde uzun zamandır karşılaşmamış iki kişinin konuşmaları, "Ooo! Günaydın mösyö, nasılsın pirim? Vay efendim vay görüşmiyeli nasılsınız? Tabii ya biz sizinle en son Kütahya Çinisi Sergisi'nde görüşmüştük. Eh efendim sizin küçük oğlan piyano (saz, ud, bağlama) derslerine devam ediyor mu?" diye soruyla karşılaşan baba; "Yok hayır benim oğlan şimdilik cumhuriyet tarihinde gelişen Türk tiyatrosu şimdilerde neden bu hale geldi diye bir araştırma yapıyor." diye konuşmaların olması gayet imkansız bir olaydır. Fakat kaza ile birisi böyle bir selamlaşacak kadar cüratkar (enayi) çıkarsa, ona sabaha kadar "neremi? neremi?, bööööğğğ, seviyoooom, öölüyom" gibi kültür dozaji yüksek şarkılar dinleterek o da diğerleri gibi derneği bütün bir üye yapılır.
"Tamam da bu insanlar sabahları birbirlerine hiç selam vermezler mi?" diye soracak olursan?
elbette selam verirler, sana bir kaç örnek vereyim:
1. Lan lavuk dün akşam nasıl, ama size beş tane gecirdik mu haha uha....
2. Ooo! Beyler şeytanınız bol olsun..hadi okeye dördüncü yok mu?...
3. Şişt dombili naber lan?
4. Millet koşun la komşu dükkana bomba gibi bir karı girdi
Eğer masalarda konuşanlara kulak kabartacak olursak:
"Valla bilader geçen gün bizim fabrikada akşam paydosdan sonra bu Alamanlar işi gücü bıraktı bizim büyük yemekhanede Türkçe ve Alamanca olarak “herkes her yerde yabancıdır” diye bir konferans mı, toplantı mı gibi bir şeyler yapıyorlarmış da benim usta başı tutturdu illah sende gel diye..."
"Bak sen peki sen ne dedin?"
"Valla ilk önce yok, mok dedim, amma sonra yav şimdi durduk yere ustabaşıyı kendimize kıl etmeyelim diye gittim..” gibi konuşmaların yanı sıra,
“Türkiye'de hangi işadamı kılıklı öküz hangi oruspu kılıklı mankeni becermiş.”
“Aslında dün akşamki maçın hakemini maçtan sonra hiç bekletmeden Taksim'de sallandıracaksın bak bakalım bundan sonra hakemler hata yapıyor mu?.”
İşte bunlar gibi kültür düzeyi gayet yüksek muhabbetler çevrilir.
Birde bu kültür derneklerinin heykel sanatının doğaçlama (improvisation) dalında çok başarılı olduklarını anlamak için dahi olmaya gerek yoktur. Sadece bu derneklerin çevrelerinde gezen canlı sanat eserlerini incelerseniz bu harikulâde eserlerin çok kısa bir zamanda ve Avrasya tekniği ile yaratıldığını hemen anlarsınız.
Bu eserler iki günde bir şöyle bir yöntem izlenerek üretilirler:
İlk önce bu sanat olayı için hafif depresif ve idealist bir klasik müzik öğrencisi lazımdır, bu öğrencinin biraz abuş olanı dışarıdaki tabelada yazan “Camuzoğlu Kültür Derneği”nin sadece -kültür- derneği yazısının okunmasından dolayı elde keman ve yüreğinde müzik sevgisi ile içerdekilere süpriz olsun diye, yallah deyip Vivaldi'nin 1. keman konçertosu eşliğinde giriş yapar. İşte bu durumda içeride bulunan ahali bu gencin bir televole muhabiri ya da bir anahaber bülteninin yeni bir aksiyonu olmadığını anladıkları an sürpriz yapacağım diye içeri giren öğrenciye en baba süprizi yaparaktan ilk önce “Höyyt lan sen de kimsin?” diye selamlarlar daha sonra, karakucak pehlivanları bir el ense çekip yere yıktıkları öğrencinin kafasında sanatçıların “the last touch” son dokunuş dedikleri olayı yaparak, kemanı kafasında paralayıp derneğin dışına salarlar.
Birde bazı derneklerin tabelalarında "... Dayanışma", "... Sipor", "... En bi hakiki" diye bazı ekler görülür, ama bu ekler aslında kendi anlamlarının dışında bir çok önemli anlam taşırlar... 1. Örnek: Camuzoğlu Kültür ve Dayanışma Derneği: Bu dayanışma ibaresi, derneğin bulunduğu şehirde ne kadar sanatçı varsa eserlerini sıra ile dayanaşa, dayanaşa sergilemek ya da derneğin bünyesinde kurulmuş bir tiyatro grubunun komşu derneğin tiyatro grubuna telefonda “Kardaş valla bu akşam godot’u beklerken isimli oyunu oynayacağız da bizde bitmiş eğer sizde ten rengi pudra varsa verebilir misin?” meyanında veya her hafta sonu edebiyat üstadlarının eserlerini hiç bir ayrım gözetmeden, okuma akşamları düzenlemek suretiyle bu üstadların eserlerini üyelerine tanıtarak dayanışma örneği sergilediklerini düşünüyorsan, o zaman sen sırf gazeteler yazdı diye 12 yaşındaki bir çocuğun "Mevcut düzeni yıkma amacını güden yasadışı örgüt mensubu suçlamasıyla yargılanmasının" doğru olduğuna inanacak kadar safoş olduğunu bilmek senin hakkındır.
Peki bu gibi derneklerde dayanışma dedikleri olay nedir? Güzel bir soru bence bu dayanışma kelimesinin anlamı şu olabilir, okey oyununda üç kişinin kurduğu bir teşkilatın, kendi arkadaş çevresinden olmayan dördüncü kişiye bir dünya hesap ödetmek icin olan dayanışmasından öteye gitmez.
2. Örnek: Annem Annem Kültür ve Sipor Derneği: Bu tür derneklerde hem gençler boş zamanlarını spor aktiviteleri ile değerlendirsin, hem de aynı zamanda üçüncü dünya ülkelerinin, birinci dünya ülkeleri tarafından nasıl yalanıp yutuluyor gibi sosyo, ekonomik bir kültür tartışması yürütüyorlar diye düşünme!. Çünkü bunların genelde yaptıkları "sipor" ya toplu olarak televizyondan derby maçı seyrederek, küfür etme yeteneklerini sergilemek ya da genelde dernek içinde abi, hoca diye adlandırılan kendi memleketinde fi tarihinden önce mahalle takımlarında oynamış olmasına rağmen, iyi niyetiyle oluşturduğu bir futbol takımında oynayanların büyük bir çoğunluğu 3. sınıf holivud filmlerinde anlatılan ucuz kahramanlık senaryolarından etkilenerek hiç çalışmayarak ileride ünlü bir futbolcu olmayı hayal eden; bir sumo güreşcisinin yarı ölçülerine sahip biraz semizce arkadaşların, hafta sonları futbol oynadıkları, ana avrat küfrederek kavga ettikleri mekanlardır.
3. Örnek: En Hakiki,Valla billa iki gözüm önüme aksın ki öz be öz, Adanalılar Kültür Derneği: Canım yabancı kardaşım, genelde bu tür dernekleri kuran angutların tebelalarında yer alan şehirlerle uzaktan yakından alâkaları yoktur. İşte bu yüzden sen boşu boşuna:
1. Lan bu Adana'dan zaten bir adet var nedir bunun hakikisi, özü?...
2. Ne yani şimdi buraya Papau Yeni Gine’lilerden çoban tobaka amcanın oğlu mokaka giremez mi?
3. Ya bilader sakın bu elin şopar kılıklı herifleri bu derneği bizim en bi hakiki öz nivyorklular çay ocağını batırmak için tam karşımıza kurmuş olmasınlar?
gibi sorulara boşuna cevap arama! Bu gibi derneklerin isim babaları olacak öküzlerin akıllarına başka bir şey gelmediği için böyle bir isim olayına girmişlerdir.
Ha unutmadan yazının başında bahsettiğim üzere bu kültür (!) yuvalarının ortak özellikleri, hepsinin yüksek teknoloji araçları kullanmalarıdır.
Orta halli bir derneğin teknoloji harikası araç, gereç listesi:
1. Çingirlioğlu Marka© Hakiki tenekeden imal su kazanı
2. Kaşı beni bey Marka© ince belli, altın sırmalı çay bardakları
3. Yuh be amma da tozuttun Marka© bir ileri, bir geri vitesli çalı süpürgesi
4. İki gözüm önüme aksınki Marka© jilet gibi, plastik iskambil kağıtları
5. Aslan bacanak, valla canavar gibi yaptın Marka© ahşap masalar
6. Valla bunlar plastik (!) ömür boyu kullan Marka© sandalyeler
7. Lan avrat! Kırmadan bir yanını adam gibi dik şu örtüleri Marka© masa örtüleri
8. Kuşe kağıda basılı gazetenizin armağanı Marka© muhtelif futbol takımlarının posteri
9. Lan biz yumuşak mıyız? Marka© abuş bir klasik müzik öğrencinin kafasında parçalanan keman artıklarından yapılmış bir kaç adet büyükce kül tablası
10. Ölüyooom, seviyooom, kaldıramassan kaldırırlar Marka© müzik kasetleri ve CD'leri!
11. Taş çalma lan pezevenk! Valla bak şimdi kafana yiyeceksin ıstakayı Marka© okey oyun takımları
Peki yabancı kardaşım, şimdi sen bana “ya gözünün yağını yediğimin rehber kardaşım bu kültür derneklerin sonuç olarak bizlere ne gibi bir yararı var, türünden bir soru soracak olursan?”
Ben de sana bu kadar açıklamadan sonra hala anlamadığın için sana kızmadan, kafanı, gözünü patlatmadan anlatmaya calışayım:
...Senin memlekette bulunan kahvehanelerden bunların iki farkı vardır: Tabelalarında kültür ibaresinin bulunması ve sodalı çayların buralarda 1 euro olmasından başka hiç bir farkları yoktur.
Anlattığım örneklerin yarası olan gocunur gibi bir yan etkisi olduğunu belirtmeden geçemiyeceğim.
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Almanya'lı bir Asabi Veled
Etkilendiği Yazarlar:
Hangi birini anlatsam ki?
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|