..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İyileşme > Kâmuran Esen




15 Kasım 2001
Keltepe'nin Öyküsü  
Yurdumuzdaki belki de yüzlerce keltepeden biriydi o. Heybetli heybetli dikiliy

Kâmuran Esen


Neydi suçu onun? Tanrı onu cezalandırmış mıydı?...Kışın soğuğuyla donar,yazın sıcağıyla kavrulurdu. Onu soğuktan koruyacak, sıcakta serinletecek bir dikili ağacı yoktu üzerinde. Utanıyordu kendinden. Karşıdaki yeşil ormanı gördük


:GBIH:
Yurdumuzdaki belki de yüzlerce keltepeden biriydi o. Heybetli heybetli dikiliyordu. Bu, yalnızca onu görenlerin düşüncesiydi. Bir dinleseydiniz Keltepe’yi, anlardınız onun kendini hiç de heybetli görmediğini. Kendini bildi bileli hep yalnızdı. Hep aynıydı. İsminden de anlaşılacağı gibi, keldi işte. Üzerindeki sıska, zayıf otlardan başka hiçbir şeyi yoktu. Onlar da bahar gelince yeşerir,yaz gelince sıcaktan kavrulup, yok olurlardı.

Neydi suçu onun? Tanrı onu cezalandırmış mıydı?...Kışın soğuğuyla donar,yazın sıcağıyla kavrulurdu. Onu soğuktan koruyacak, sıcakta serinletecek bir dikili ağacı yoktu üzerinde. Utanıyordu kendinden. Karşıdaki yeşil ormanı gördükçe iç geçiriyordu. Laf aramızda kıskanıyordu onu. Zümrüt yeşiliyle kendisine caka satıyordu.

Sıkılıyordu yalnızlıktan. Üzerinde bir örümcek bir böcek bile solumuyordu. Yalnız,arada bir uçak geçiyordu üzerinden. Bazen onda bile teselli arıyor, ”Şu uçak üzerimde biraz oyalansa da gölgesinde serinlesem.” diyordu....İşte böyleydi Keltepe’ nin hali. “Kader dedikleri bu olsa gerek, kötü kader!” diyordu. Kader buysa, ona katlanmak şart mıydı? Onu değiştiremez miydi? ”Sen bir garip Keltepe’sin. İşe yaramayan Keltepe” diyordu.

Aylar, yıllar geçiyor, değişen bir şey olmuyordu. ”Olmuyordu” derken, iyi şeyler olmuyordu. Yağmur suları, rüzgarlar toprağını aşındırıyor, yavaş yavaş alçalıyordu. Üzerinde derin yarıklar oluşmuştu. Toprağı yavaş yavaş çakıla dönüşüyordu. O beğenmediği sıska otlar bile yok olmuştu. Gecenin karanlığı basınca, yalnızlık daha da bir koyuyordu ona. Fırtınalı havalarda ya da yağmur yağdığında; üzerindeki toprağın sürüklenip gitmesine engel olamıyordu. Oysa o bir ağaç istiyordu üzerinde. Bir taneye bile razıydı. Onun köklerini sıkıca tutacak, içinde ne taşıyorsa, hepsini ona verecekti. Böylece yalnızlığını unutacak, üzerinde bir canı taşıyor olmanın zevkini tadacaktı.

Aylar , yıllar böyle birbirini izledi. Derken bir gün,araba sesiyle irkildi Keltepe. Araba geldi, Keltepe’nin eteğinde durdu. İçinden birileri indi. Ellerinde,daha önce hiç görmediği aletler vardı. Ancak insanlar güler yüzlülerdi , umutlulardı sanki. Ya da Keltepe’ye öyle geliyordu...Gelenler Keltepe’yi iyice dolaştılar. Ölçtüler, biçtiler. İşaretler koydular. Heyecanlandı Keltepe. N’oluyordu acaba?...Bir müddet sonra çekip gittiler gelenler. İşte yine yalnızlığıyla başbaşa kalmıştı. Boşuna heyecanlanmıştı. Acı acı güldü haline. “Sen bir garip Keltepe’sin. Heyecanlanmak ,umutlanmak neyine senin?” diye kendine söylendi. Oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi oldu.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordu. Ben diyeyim günler, siz deyin haftalar. Yine bir gürültüyle silkindi. Bir araba konvoyuydu gelen. Sıra sıra dizilmişler ,kıvrıla kıvrıla kendisine doğru yaklaşıyorlardı. Heyecanlanır ,umutlanır gibi oldu. Sonra vazgeçti....”Neme gerek? Dedi. “Benim varlığımdan kimin haberi var ki?” Böyle söyleniyor ama, yine de açığa vurmak istemediği bir umutla gelenleri izliyordu...Konvoy geldi, Keltepe’nin eteğinde durdu.

Aman Tanrım, bu ne kalabalıktı! Arabalardan onlarca kişi iniyordu. Arabaların arkası çeşit çeşit aletlerle, minik fidanlarla doluydu. Herkes coşkuyla arabalardan atlıyor, kendisine doğru tırmanıyorlardı...İşte ne olduysa o andan sonra oldu. Keltepe’yi işlediler oya gibi. Günlerce çalıştılar. Keltepe’yi çizdiler, kazdılar. Üzerine taze toprak örttüler. Yeni bir elbise giymiş gibi oldu. Çukurlar açtılar. Yüzlerce, binlerce fidan diktiler. Gıdıklanır gibi oldu Keltepe. Şimdiye kadar kimse ona dokunmamıştı. Olanları merakla izledi. İnsan eli değmedik bir yeri kalmamıştı.

Sonunda çalışmalar bitti. O güzelim,körpe fidanlar özenle dikildi. Öyle narinlerdi ki,onları incitmemek için solumaya bile korkuyordu. Fidanlar sulandıkça, Keltepe de hayat buluyor, serinliyordu. Fidanlar dikilip, korumaya alındıktan sonra işleri bitti gelenlerin. Hepsinin yüzü gülüyordu. Yorgun ama umut dolu bakışlarla, günler sonra ayrıldılar oradan. Binlerce fidanı Keltepe’ye emanet ettiler.
Yeni doğan her günle Keltepe yeniden doğuyor, fidanlar yavaş yavaş büyüyordu. Kıraçlığı günden güne kayboluyordu...Bir gün baktı ki,çehresi tamamen değişmişti. Karşıda gururla dikilen ormana benzemişti .Yalnız değildi artık. Üzerinde küçük canlılar dolaşıyor, ağaçların dallarında kuşlar ötüşüyordu. Hele bir gün, derinliklerinden çıkıp gelen bir suyun şıkırtısıyla kendine geldiğinde, heyecandan kalbi duracak gibi oldu. Bir pınardı bu. ”Aman Tanrım” diyordu. ”Bu bir rüya olmasın!”

Yine bir sabah uyandığında,eteğine dikilmiş bir levha gördü. Levhanın üzerinde yeşil ve büyük harflerle “Umut Ormanı” yazıyordu. Kaderiyle birlikte adı da değişmişti. Artık sıcaklar onu kavurmuyor, rüzgarlar ve yağmur suları toprağını aşındırmıyordu. Üzerinde bir hayat taşıyordu. Artık, o bir Keltepe değildi . Bir ormandı. Umut Ormanı’ydı. Kendinden, adından utanmıyordu. Üzerindekilerle gurur duyuyordu. ”Ne mutlu bana” diyordu.”İstediğim her şeye kavuştum. Ağaçlarım var, çiçeklerim var, hayvanlarım var, suyum var. Darısı, yurdumuzdaki diğer keltepelerin başına.”









.Eleştiriler & Yorumlar

:: Hayran kaldım.
Gönderen: özgür yenigün / Kırıkkale/Türkiye
16 Şubat 2007
Hocam bu yazıyı yazan kaleme, o kalemi tutan ellerinize, size çok teşekkürler. Öykünüze hayran kaldım. Herkesin "Umut Ormanı'na" dönüştürmeyi istediği bir "Keltepe'si" olmalı dedim kendime. Bir cansızı tene büründürmeniz, onu konuşturmanız daha da çok hoşuma gitti hocam. Benzetmeler, "Keltepe'nin" konuşmaları çok güzel. Benim de "Cami Konuşur mu" adlı bir öyküm var. Ben de cansız varlıkları konuşturdum o öykü de. Hocam, sizden isteğim o öykümü ve diğer yazılarımı okumanız. Kaç yazıdır yorum almıyorum. Bu benim canımı sıkıyor. Yazmayı seven bir insan olarak yazılarımın yorumlanmasını çoık seviyor ve istiyorum. Ben sizin yazılarınıza yorum yazmaya devam edeceğim. Size de rica ediyorum yorumlama adına. Çok saygılar.

:: güzeldi
Gönderen: ayça devrim / istanbul/Türkiye
11 Ağustos 2006
Gayet güzel bir yazıydı sizi okumak her zaman keyif veriyor zaten.

:: Merhaba...
Gönderen: Alp Çetiner / Ankara/Türkiye
1 Mayıs 2006
Doğrusu, yazılarına bakarak yazarları analiz etme işine pek sıcak yaklaşmam. Zira yazar, "yazabildiği" gibi, kendini gizlemeyi düşünecek kadar da zeki olabilir. Sizinkini düşünmeden de edemedim. Böyle sıcak bir yazıyı bir hanım, hatta bir anne yazabilir ancak. Elinize sağlık Kâmuran Hanım.

:: Yüreğinize sağlık
Gönderen: Derya Çölkesen / Ankara/Türkiye
14 Şubat 2006
Yazınız gerçekten harika!!! Günün birinde bir "Umut Ormanı" olabilmek dileğiyle... :)

:: Keşke...
Gönderen: Guvercin / Ankara
11 Nisan 2003
Tebrikler efendim çok hoş bir yazı yazmışsınız.Anlatımıyla temasıyla güzel işlenmiş bir bahar günü gibi bir yazı olmuş.Keşke dediğim mevzu ise keşke her değdiğimiz yeri böyle güzelleştirebilsek...Belki her dokunduğumuz yeri güzelleştiremiyebiliriz ama bozmasak bile o güzelliğe yine bir şekilde yardım etmiş oluruz belki değil mi?Neyse efendim nereden nereye gidiyorum:)Kendinize iyi bakın.Okuyamadığım bir iki yazınızıda okuduktan sonra diğer güzel yapıtlarınızdada buluşmak ümidiyle kendinize iyi bakın.sevgi ve saygılarımla... NOT:Bu arada şarkı sözleri hakkınıdaki yazınızdada size katılıyorum.Kendinize iyi bakın saygılarla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Farzederek Yaşayamazsın
Kiralık Evin Şartları...........
Yanmayan Bir Ampulden Nasıl Mutlu Olunur
Bir Doğum Günü Öyküsü
Sen Bir Garip Çingenesin / Nene Gerek Gümüş Zurna !
Bir Boyama Kursu Öyküsü
Ağır Misafir
Çocukluğumdaki Çerçiciler Ve Düğünler
Kadın Hastalığı
Yağmur , Güneş , Rüzgâr ve Babam

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.