Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Eskiden Özal'ın KDV'si sayesinde öğrendiğimiz "naylon fatura" ve "hayali ihracat" vardı. İnsanlar kazançlarını bir nebze yükseltmek için almadıkları ürünü almış göstererek devletten vergi iadesi alıyorlardı. Şimdi bunlara gerek kalmadı. O zamanlar halkın devlete karşı yaptığı hileyi, şimdi devlet halka karşı yapıyor. Devlet kalkınıyor, büyüyor, ekonomi uçuyor, Ortadoğu ve Balkanların en zengin ülkesi olunuyor, falan filan... Yerli uçak yaptık. Yerli otomobil yaptık. Yerli uçak gemisi yaptık. Yerli İHA ve SİHA yaptık. Birçok yerde petrol bulduk. Karadeniz'de doğalgaz bulduk. Daha neler neler... Almanya ve Avrupa bizi kuskanmaktan çatladı, çatlayacak. Maraş, Antep, Hatay depreminde zamanında müdahale edecek insan ve iş makinalarını sevketmeyi beceremedik. (Bu makinalar var mıydı, onu da bilmiyoruz. Çünkü söylentilere göre Hatay'daki enkaz hâlâ kaldırılamamış. Muhtemelen benzer manzaralar diğer depremzede kentlerde de vardır.) Orman yangınlarını söndürecek hava araçlarını temin edemedik. Yanan bir oteli söndürmede ve bu oteldeki insanları kurtaracak hava araçlarını temin edemedik. Devlet memurlarını, işçileri, emeklileri insanca yaşayabilecekleri bir duruma da getiremedik. Devlet kurumlarında ve özel sektördeki yolsuzlukları da önleyemedik. Düşünüyorum da, Almanya ve Avrupa yerlerde sürünüyor demek ki, kıskandıkları ülkenin durumu bu. Öyle çok ihracat yaptık ki, gayrisafi milli hasıla tavan yaptı ve fazlalıklar halka dağıtılmak istendi ve halk da her türlü ihtiyaca doyduğu için kabul etmedi. TV ekranları ve camilerde cemaat, tarikat ve diyanet temsilcileri eşliğinde binbir hatimle şükür namazı kılıp, şükür duası yapıyorlar. "Allah sevdiği kulunun eşeğini öne kaybettirir, sonra buldurarak sevindirirmiş" Bizler de yok olanların yerine elde kalanlara diyanetçe öğretilen şükrü kullanıyoruz. Nefes alıp veriyoruz ya, yetmez mi şükretmeye? Daha ne istiyoruz, değil mi? Adalet var; iktidar partisinin isminde. Adalet var; adliye saraylarının isminde, girişinde, mahkeme duvarlarında. 1999 Gölcük depremi sonrasında tutuklanan Yalova Çınarcık katili müteahhit ne zaman çıktı ve şu anda nerede acaba? Bugün Kartalkaya'da yanan otelin sorumluları ne kadar sorumlu tutulacaklar? Tutuklanırlarsa ne kadar içeride kalacaklar? Ben size söyleyeyim; olay soğuyup üstü kapatılana kadar. Sonra tutarlı kararları sosyal medya baskısıyla alanlar nabza göre şerbet vermeye devam edecekler. Her olayda olduğu gibi genellikle takipsizlik kararı... Suçlu var, ama suç işlenebilecek kadar zaman yok, o kadar. Bir yerde okumuştum; "Bugünler kötü günler elbet geçecek, kendinizi gelmekte olan daha kötü günlere hazırlayın." Allah ölenlere rahmet, yaralılara şifa, yaşayanların da bakarkörlüğüne şifa versin. Soğan ekmekçilere de soğan ekmek versin. Gerçi artık soğan ekmek yerine ekmek arası ekmek yiyecekler, soğan da Hakk'ın "Yürü kulum" dedikleri arasına katıldı. 23 Ocak 25 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Osman AKTAŞ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |