..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Denemeler"de gördüğüm şeyi Montaigne'de değil, kendimde buluyorum. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Muhammed Rıdvan Kaya




28 Aralık 2024
Görücü Usulü Evlilik ve Hakikatin Peşinde: İnsan ve İlim Arasındaki İlişki  
Muhammed Rıdvan Kaya
Geleneksel evlilik anlayışları, özellikle de görücü usulü evlilikler, toplumların kültürel ve ahlaki temellerinde önemli bir yer tutar. Ancak bu anlayış, insanın bireysel iradesini, fikrini ve hakikate dair arayışını çoğu zaman göz ardı eder. Şarkıcı Yıldız Tilbe’nin, “Kadınların kendi düşüncesiyle seçtiği erkek genelde doğru olmuyor. Görücü usulü evlenmek en güzeli,” açıklaması toplumun genel bir kanaatini yansıtsa da, İslam’ın özüne ve vahiy merkezli bir bakış açısına yakından bakıldığında bu anlayış sorgulanabilir. Bir insana bakmak, onun dış görünüşünden öte bir anlam taşır mı? İnsan, başka bir insanın fikir dünyasını görebilir mi? Ya da başka biri sizin adınıza bir başkasına bakarken, gerçekten ne görür? Bu soruların cevabı, insanın fıtratına ve iman ettiği değerlere bağlıdır. Kur’an, insana “bakmak” ve “görmek” arasındaki farkı öğreten ayetlerle doludur. A’râf Suresi 198. ayette şöyle buyrulur: > “Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar görürsün, oysa görmezler bile.” İnsan, ilim ve vahiyden yoksunsa baktığı halde göremez. Görmek, ancak iman ve hakikat arayışıyla mümkün olur. Bu bağlamda, evlilik gibi hayati bir kararı sırf dışsal ölçütlere veya başkalarının gözlemlerine dayandırmak, hakikate ulaşmayı imkânsız kılar. Görücü usulü evlilikler, geçmişte ailelerin ve mahalle büyüklerinin inisiyatifiyle gerçekleşirdi. Ancak bu yaklaşım, evliliği “kızın vücut ölçüleri” ve “erkeğin cüzdan büyüklüğü” gibi yüzeysel kriterlere indirgemiştir. Hamam röntgenciliğiyle başlayan bu süreç, sonrasında farklı şekillerde devam etmiştir. Bu durum, Rûm Suresi 21. ayetteki evlilik idealine tamamen ters düşer:


:BC:
Geleneksel evlilik anlayışları, özellikle de görücü usulü evlilikler, toplumların kültürel ve ahlaki temellerinde önemli bir yer tutar. Ancak bu anlayış, insanın bireysel iradesini, fikrini ve hakikate dair arayışını çoğu zaman göz ardı eder. Şarkıcı Yıldız Tilbe’nin, “Kadınların kendi düşüncesiyle seçtiği erkek genelde doğru olmuyor. Görücü usulü evlenmek en güzeli,” açıklaması toplumun genel bir kanaatini yansıtsa da, İslam’ın özüne ve vahiy merkezli bir bakış açısına yakından bakıldığında bu anlayış sorgulanabilir. Bir insana bakmak, onun dış görünüşünden öte bir anlam taşır mı? İnsan, başka bir insanın fikir dünyasını görebilir mi? Ya da başka biri sizin adınıza bir başkasına bakarken, gerçekten ne görür? Bu soruların cevabı, insanın fıtratına ve iman ettiği değerlere bağlıdır. Kur’an, insana “bakmak” ve “görmek” arasındaki farkı öğreten ayetlerle doludur. A’râf Suresi 198. ayette şöyle buyrulur:
> “Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar görürsün, oysa görmezler bile.”
İnsan, ilim ve vahiyden yoksunsa baktığı halde göremez. Görmek, ancak iman ve hakikat arayışıyla mümkün olur. Bu bağlamda, evlilik gibi hayati bir kararı sırf dışsal ölçütlere veya başkalarının gözlemlerine dayandırmak, hakikate ulaşmayı imkânsız kılar. Görücü usulü evlilikler, geçmişte ailelerin ve mahalle büyüklerinin inisiyatifiyle gerçekleşirdi. Ancak bu yaklaşım, evliliği “kızın vücut ölçüleri” ve “erkeğin cüzdan büyüklüğü” gibi yüzeysel kriterlere indirgemiştir. Hamam röntgenciliğiyle başlayan bu süreç, sonrasında farklı şekillerde devam etmiştir. Bu durum, Rûm Suresi 21. ayetteki evlilik idealine tamamen ters düşer:
> “Onda 'sükûn bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da O'nun ayetlerindendir.”
Evliliğin amacı, sevgi, merhamet ve Allah’a kullukta ortak bir yaşam sürdürmek iken, gelenekçi toplumların çizdiği sınırlar, bu ilahi amacı gölgelemiştir. Geleneksel toplumların evlilik anlayışı, maalesef vahiyden uzak bir zihniyetin yansımasıdır. Toplumda, yaşın bilgi ve hikmetle doğru orantılı olduğuna dair bir inanış vardır. Ancak bu inanış, her zaman doğruyu yansıtmaz. Yaşlılık, insana tecrübe kazandırabilir; ancak tecrübe, ilimden ve vahiyden uzaksa kişiyi doğruya ulaştırmaz. Kur’an’da Meryem Suresi 43. ayette, Hz. İbrahim’in babasına şöyle dediği aktarılır:
> “Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım.”
Yaş, başlı başına bir erdem değildir. Hakikate ulaşmak, ancak ilim ve vahiy yoluyla mümkündür. İnsanın hakikate dair bir fikir üretebilmesi için, vahiyden beslenmesi gerekir. Geleneksel toplumlarda büyüklerin otoritesine sorgusuz sualsiz tabi olmak, bireyin ilim ve iman yolculuğunu engeller. Kur’an, evliliği sadece bir sosyal düzenin parçası olarak değil, aynı zamanda Allah’a kullukta bir dava kardeşliği olarak tanımlar. Bu kardeşlik, maddi ve bedensel ölçütlerin çok ötesindedir. Mümin, eşini Rabbâniyyûn anlayışıyla seçer. Rabbâni, kendini Allah’a ve vahye adayan kişidir. Bu yüzden, gerçek bir müminin eş seçimi, mahalle baskısıyla veya yüzeysel ölçütlerle yapılamaz. Evlilik, bir insanın Allah yolunda bir kardeş kazanması ve bu kardeşle birlikte Allah’a kullukta el ele vermesidir. Gelenekçi toplumların evlilik anlayışı, çoğu zaman İslam’ın ruhuna aykırı unsurlar taşır. Hamam kültürü, mahalle baskısı ve görücü usulü gibi uygulamalar, insanları şirk içeren bir yaşam tarzına sürüklemiştir. Tevbe Suresi 28. ayette şöyle buyrulur:
> “Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler.”
Bu tür uygulamalar, müşrik zihniyetin bir yansımasıdır. Gelenekçi toplumların “aile” kavramını sıkça vurgulaması, aslında kendi çelişkilerini örtbas etme çabasıdır. İslam, aileyi sevgi ve merhamet temeline dayandırırken, gelenekçi zihniyetler, aileyi maddi ve yüzeysel ölçütlerle tanımlar. İnsan, hakikati ancak vahiy ile görebilir. Vahiyden uzak bir yaşam, insanı şirk batağına ve cehaletin karanlığına iter. Mümin için evlilik, maddi çıkarların ve geleneklerin ötesinde bir dava kardeşliğidir. Rabbâniyyûn olmak ve Rabbâniyyûn aramak, her müminin en temel hedefi olmalıdır. Bu yüzden, insan hayata, olaylara ve şahıslara başkalarının gözünden değil, vahiyden bakmalıdır. Görücülerin görüşlerini unutup Allah’a sarılmak, hakikate ulaşmanın tek yoludur.
Son olarak, Zâriyât Suresi 56. ayeti bir kez daha hatırlamak gerekir:
> “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.”
Evlilik de dahil olmak üzere, hayatın her alanında bu ilahi gayeye yönelmek, insanı hakiki huzura ulaştırır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şirk ve Aşkın İzdüşümleri: Bir İnsanlık Draması
Sadakat: İman ve İhlasın Gücü
Hadislerin Güvenilirliği ve Kuran’a Dayalı İslam Anlayışı
İslam'ın Özüne Dönüş: Kur'an Işığında Din Anlayışı
Hadislerin Yazımı ve Kuran’ın Tek Kaynak Olduğuna Dair Bir İnceleme
Yılbaşı ve İslam Perspektifi
Kur'an Mealini Okuma ve Cemaatlerin Yaklaşımı: Bireysel Bilinçten Toplumsal Bilince
Müzik ve Dansın İslami Perspektiften Değerlendirilmesi
Kur’an’ın Yeterliliği: Dinin Tek Kaynağı Olarak Allah’ın Kitabı
Namazın Önemi ve Kültürel Kısıtlamaların Namaza Etkisi

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şirk ve Tevhid

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hadislerin Yazımı ve Kuran’ın Tek Kaynak Olduğuna Dair Bir İnceleme [İnceleme]
Said Nursi'nin Müceddidler Üzerine Söyledikleri ve Günümüzün "Kur'an Yeterlidir" Düşüncesi [İnceleme]
Kur'an ve Hadisler Üzerine: Müslümanın Yönelimi [İnceleme]
Kuran’da Akıl ve Gelenek Üzerine: Müslümanların Karşılaştığı Zorluklar [İnceleme]
Kur’an ve Hadis: Dinin Kaynağı ve Uygulama Alanı Üzerine Bir İnceleme [İnceleme]
Kur’an’ın Yeterliliği: Dinin Tek Kaynağı Olarak Allah’ın Kitabı [İnceleme]
İslam'ın Özüne Dönüş: Kur'an Işığında Din Anlayışı [İnceleme]
Kuran ve Hadislerin Din Üzerindeki Yeri: Kuran’ın Kendine Yeterliliği [İnceleme]
Hadisler, Fitne ve Eleştirel Yaklaşımlar: Bir İnceleme [İnceleme]
İslam Anlayışında Çelişkiler ve Çözümler [İnceleme]


Muhammed Rıdvan Kaya kimdir?

Merhaba ben Muhammed Rıdvan Kaya 2014 yılından 2021 yılına kadar çeşitli platformlarda dini paylaşımlar yaptım. Birgün Herkes Etik Hacker Olur, Yapay Zekayı Herkes Öğrenir, Herkes Prompt Mühendisidir, 2024 YKS TERCİHLERİ İÇİN REHBER KLAVUZ kitaplarının yazarıyım.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.