Said Nursi hocam, Risale-i Nur Külliyatı'nın Sözler adlı eserinde, her yüzyılda bir gelen müceddidlerin niteliklerine dair yorumlarda bulunmaktadır. Bu müceddidler, kendilerine yalnızca Kur'an'ı rehber edinen, fende uzman, geniş bir fikre sahip, derin bir içtihat ve kuvve-i kudsiye sahibi olan insanlardır. Said Nursi hocam, bu müceddidlerin, hakikatleri saf haliyle ortaya koyabilen, dünyevi ve manevi menfaatlerden uzak, yalnızca Allah'ın rızasını hedefleyen, her tabakadan insanın anlayacağı bir üslup ile gerçekleri beyan eden kişiler olmalarını gerektiğini belirtir. Ayrıca, bu şahsiyetlerin, akıl, kalp, vicdan ve ruhu tatmin edecek derecede etkili dersler veren, yüksek ahlaki değerlere sahip olmaları gerektiğini de vurgular. Said Nursi hocamın Sözlerdeki müceddid tanımına dair bölüm şu şekildedir:
"Kendilerine yalnızca Kur’ân’ı rehber edinen, fende mütehassıs geniş bir fikre, ince bir nazara ve tam bir ihlâsa sahip olan, derin bir içtihat ve kuvve-i kudsiye sahibi, hakikatleri saf haliyle ortaya koyabilen, Cenâb-ı Hakk’ın rızasından başka hiçbir maddî manevî menfaati gaye edinmeyen, Kur’ân-ı Kerîm’in bulunduğu asra bakan veçhesini keşfedip, avamdan havasa kadar her tabakanın anlayacağı, istifade edeceği bir üslûpla beyan edebilen, Kur’ân ve iman hakikatlerini cerh edilmez delillerle ispat ederek ders veren, aklı, kalbi, vicdanı ve ruhu tenvir, tatmin ve musahhar ederek şeytanı dahi ilzam edecek derecede kuvvetli, gayet beliğ, nafiz ve müessir dersler ile meselelerini anlatan, tevazu, mahviyet gibi yüksek ve güzel ahlâklara sahip, Resul-ü Ekrem’in (asm) sünnetine ittiba ederek, ehl-i sünnet ve’l- cemaat mezhebi üzere ilmi ile amil olan, azamî züht ve takva, azamî ihlâs ve dine hizmetinde sebat, azamî sıdk, sadâkat ve fedakârlığa, azamî iktisad ve kanaate sahip ve malik olan, Kur’ânî ve şer-î meseleleri beyan ederken, şu veya bu tazyik altında kalmayan, işkence ve idamı nazara almayan, herhangi bir tesir altında kalarak fetva vermeyen, dünyaya meydan okuyacak bir iman kuvveti ile hakikatleri pervasızca söyleyen, İslâmî şecaat ve cesarete malik olmalıdır." (Sözler)

Bu tanım, sadece bir tarihsel figürün vasfı olmanın ötesinde, günümüzün müceddidlerini tanımlayan bir ölçüt olarak da değer taşır. Bugün, Said Nursi hocamın bahsettiği müceddid özelliklerine sahip olanlar, yalnızca Kur'an'ı rehber edinip, hadisleri ve mezhepleri reddedip, diğer tüm bilimlere, fenlere, teknolojilere dair derin bir bilgiye sahip olan, aynı zamanda insanlara hakikatleri anlatmada cesaret ve kararlılık gösteren kişilerdir. Günümüzde Said Nursi hocamın tarif ettiği müceddidlerin özelliklerine sahip olan, "Kur'an yeterlidir" diyen bireyler, geniş bir bilimsel bilgiye sahip olmakla birlikte, ruhaniyet ve akıl arasındaki dengeyi koruyarak topluma hizmet etmektedirler. Bu kişiler, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, coğrafya, tarih, siber güvenlik, yazılım, yapay zeka, elektrik gibi alanlarda derin bilgiye sahip olmalarının yanı sıra, dini ve manevi yönleriyle de insanlara rehberlik etmektedirler. Bu düşünceye sahip olanlar, yaşamlarını Allah’ın rızasını kazanma gayesiyle sürdürürler ve hiçbir dünyevi çıkar peşinde koşmazlar. Duygusallığın şirk olduğunu kabul eder ve Allah’tan başka kimseden korkmazlar. Onlar, hakikatleri anlatma noktasında karşılarına çıkan her türlü engeli aşacak iman gücüne sahip kişilerdir. Ateşe atlamaktan korkmazlar, üstelik ölümle, hapisle tehdit edildikleri hâlde hakikatleri söylemekten geri durmazlar. "Kur'an yeterlidir" diyenler, yalnızca dini değil, aynı zamanda bilimsel düşünmeyi de kabul ederler. Onlar, hadisleri reddedip hadisler yerine sorgulayıcı bir zihinle hareket eder, dini meseleleri akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirirler. Bu, onların hem ilmi hem de manevi derinliklerini gösterir. Said Nursi hocamın müceddid tanımı, sadece tarihsel bir bakış açısına sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda çağımıza da ışık tutmaktadır. Bugün, "Kur'an yeterlidir" diyen insanlar, Said Nursi hocamın bahsettiği özelliklere sahip, bilimsel ve manevi bilgiye sahip, cesur ve imanlı kişilerdir. Onlar, hakikatleri pervasızca söyleyebilecek cesarete sahip olup, Kur'an’ın rehberliğinde çağın sorunlarına çözüm aramaktadırlar. Bu kişiler, hem dünyevi hem de uhrevi anlamda insanlara ışık tutan birer müceddiddir ve Said Nursi hocamın tarif ettiği müceddidlik vasfını taşımaktadırlar.