Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
Gözlerimizden uyku akıyordu… Yol uzun değildi, yani Datça kadar yolumuz yoktu Assos’a… İki saatte bir oturmayı bilmeyen ben sıkılıyorum oturmaktan, oğlum mola verelim diye diye sabahın 08:45 inde Assos’a vardık. Navigasyondan konumu Naci Baba’nın yerine ayarlamıştık, elimizle koymuş gibi bulduk. Teknolojiye akıl sır ermiyor sevgili günlüğüm bilmem anlatabiliyor muyum… Bir de sürekli ücretli yol ve köprülere çıkıyor ne hikmetse yolumuz 😉 Bir iki hafta öncesine dönersek…Nahit Beyle ilk telefon görüşmemizde isterseniz görüntülü arayıp göstereyim işletmemizi demişti. Olur tabii sevinirim demiştim. Sesinin tonunda güven vardı. Görmeye bile gerek yok demişti içimden bir his; sahibi bu kadar emin konuştuktan sonrada dedi aklım; hisse katıldı … Ve bir kez daha yanılmamıştım insanların konuşmalarından yana. Eh yani yıllardık yazıyoruz kalemle yatıp, kağıtla kalkıyoruz anlayalım artık o kadarda değil mi? Telefonum watsapptan çaldı aloo dememle birlikte ilk gördüğüm görüntü alabildiğine maviydi Assos ve mavinin bitim yerinde sanki ipekten uzunca ince iple lacivert renk tonunun başlangıcı vardı ki Nahit Bey anlatırken işletmesini ben çoktan hülyalara dalmıştım. Sonra kaç kişi, kaç gün kalacaksınız deyince yolun öbür tarafındaki yüksekçe yerdeki Bungalovu gösterdi ne yalan söyleyeyim, görür görmez yolun öte tarafındaki Bungalov’uda sevmiştim. Beklenti yüksek olmayınca sevgili günlüğüm tüm işin, gücün yolunda gidiyor ve konfor peşinden geliyor. Çok kalabalık işletme helal olsun sahiplerine vallahi helal olsun… Yol boyunca gördüğümüz maşAllah en kalabalık yer… Yeri güzel, sahipleri ve çalışanları nezaketli fiyatlar ha keza çok iyi… Birileri müşterileri soymaya çalışırken, sinek avlar. Yarınını düşünen esnaf ise müşteriyi oturtacak boş sandalye arar… Böyledir bu işler sevgili günlüğüm dürüst olmalı insan dediğin. Bu satırları yaz diyen olmadı bak beni tanımaz etmezler, gönül teşekkürünü kalemiyle etmek istiyor. Sonuç itibariyle sabah araçtan inipte plajı ve ahşap sandalye aralarında gezinen bir kaç kedinin ayak izinde huzuru görünce, kaçta odaya girebiliriz dedim… Sonra çok acıktım dedim kırk yıllık dostlarımız gibi sıcak kanlı insanlara…Kahvaltı rica etsek deyince sağolsunlar elimi, yüzümü yıkayıncaya kadar yumurtayı sahana kırmışlar ama dedim birden ama yaaaa; saat eyvah dokuz buçuk etkinlik başlayacak yarım saat sonra, yiyemem şimdi siz onları streçleseniz geri geldiğimizde yesek, olur dediler demesine lakin aklım ve kalbim sahanda yumurtada kalmıştı. Birde kedilerin pati izlerindeki huzurda.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |