Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides |
|
||||||||||
|
Efendim? Selamsız, sabahsız, merhabasız mı geldim; birden korktun mu sorumla, aa çok affedersin biriciğim… Sen de ben yokken neler yaptın? Çok mu boş bulundun da sesimi yadırgadın? Üç kere damağını çek yukarı doğru. Başın kalkınca yukarı gökyüzüne say yıldızları, birini bana ver gerisi senin olsun korkun son bulsun… Bir yıldız yeter bana.. Aza kanaat etmeyen, çoğu bulamazmış derler. Ben bulundum doğumumda biliyor musun sevgili günlüğüm. Hayatıma yeniden doğdum… Bu daha zor bir doğum altını çizmek istiyorum. Buraya döneriz sanırım ilerleyen zamanlarda. Geçmiş yazılarımda da yazmışımdır diye tahmin ediyorum. Yavaş veya hızlı bilmiyorum, lakin imla hatalarımızı da düzelteceğiz görüyor musun? Güzel haber değil mi bu? Müjdemi isterim… Türkçe çalışıyorum sevgili günlüğüm ve sırasıyla tüm dersler hatta İngilizce… Önce kapağını açtığım gibi kapattım Fen kitabının; kimseye söyleme sır bak, ohaaa dedim 🫣 hiiii hiç yakıştıramadım kendime bu sokak kelimesini ama doğruya doğru… Ohaaa dedim annem duysa eyvah ki eyvah… Yok yok öyle terlik fırlatması yoktu rahmetlinin; bir bakışı yeterdi söze bile gerek yoktu ama işte yarım asır önceki çocuklardık ya bizler… Bir lafı ilkinde anlayanlar. Bir bakışı tek seferde okuyanlar olduk çok şükür. Az konuştuk, çokça hayatı okuduk işte hadi dönelim yazımıza; Iyyy dedim; ayyy didiimmm Fen dedim kaçtım balkona; yalnız bir husus var ki> kendinden kaçamıyor işte insan! Akşamdı pencerenin önünde ki ağacın yaprakları sallanıyor ve sivrisinekler ile göremediğimiz küçük böcüklerde tabi vardı yapraklar ve dallar arasında… Efendim? Nereden mi biliyorum diye geveledin iki dudak arasında? Sen varya sen! Sen özledin mi beni yoksa muhalefet etmek için mi varsın bi karar veremedim buna… Fakat seni çok sevdiğimi de söylemeden geçemeyeceğim. Bak şimdi koltuğun bir ucunda yok yok hatta yanımda, ya da hayır kucağımda otursan doya doya öperdim iki nanaklarındaannn… Ama işte kalbimdesin ya olsun yüreğim ile sarılıyorum belki de bu en güzeli. Ama kollarım sarmak istiyor işte seni, bu duyguyu hangi yana koyacağız? Ölümlü birinin, ölümsüze sarılışı yüreğiyle… Olsun sevgimiz daim olsun da, daha ne olsun diyeceğim ama işte ama sarılmak hisside doğuyor işte sana; bu duyguyu bastıramıyorum yakın dostum, hayat arkadaşım benim sevgili günlüğüm🥰 Hayatım seninle ne kadar güzel geçti ve geçiyor. Sen olduğun için mi bilmem ama etten, kemikten birine şiirlerim harici hiç ihtiyaç duymadım. Konuyu dağıttık yine iyi mi ? Seni dokuz yaşımdan beri hep sevdim ve hep seveceğim. Sende sev beni hep emi aynam… Sende derken “de” ayrı mı yazılıyordu sevgili günlüğüm? uyyy gece gece sorular hiç çekemem, yanlışsa düzeltilir😅 Seni şımarık seniiii ne fısıldıyorsun kalbime? Evet seni seviyorum ❤ Sen zaten bu cümleyi duymak için muhalefet ediyorsun arada, sırada kalbimin sahibi, biriciğim. Bir kimliğin ve bir duruşun heybetin var ki kalbimdesin sevgili günlüğüm✍🏻 Hem sana bir şey söyleyim mi senden başka kimseye açıklama yapmıyorum ben… Vuhuuu yazarken farkettim ağırlığını, ağırlığının yanında gözetmenliğini çok yaşa huzurla yaşa sen emiiiii… Gene lafı dolandırdık ee ne yapalım huy işte💃🏻💃🏻💃🏻 Yapraklar sallanıyorken Ay’ı göremedim önce bakındım ön cama koştum ve sonra Ay göründü aklımın iklimine ve yıldızlar… Onların dilini nasıl anlayacağım Fen ve Fizik okumazsam Fen’i ve tüm bu kitapları zaten ben bu sınavları vereyim Allah’ın izniyle kendimin Einstayn’ı olacağım. İmla hataları demişken yukarıda varya sevgili günlüğüm✍🏻 özel isimleri küçük harfle başlayanlar mı dersin… Bey veya Hanım derken de küçük harfle “b” ve “h”’ yi yazanlar mı dersin ooooo neler gördü bu gözler… Onun için benim kusuruma takılma sen git onların yazım hatalarına diyerekte geçiştirmiyorum, öğreneceğim diyorum tüm kuralları. Zaman alacak ama olsun değer biriciğim… İyi de bizim konu gümbürtüye gitti ne anlatacaktık ne sevgili günlüğüm? Kıtalararası yüzme yarışında ki Rumeli Hisarı’na denizden bakışımı mı? Hiç bahsetmedik değil mi zaman bulupta Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçişimizi ve geçişte ki mutluluğu anlatırız bir gün asıl bunu yazarız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |