Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Hep öğrenciyiz, sürekli öğrenmek zorundayız. Kimin yok ki; yazım hatası ? Neler gördüm neler… Bilmem nerede, hangi üniversitede okuduğunu, göğsünü gere gere söyleyen, daha doğrusu böbürlenenlerler gördüm ki! Özel isme gelince, mesajına küçük harfle başlıyor “Hülya Hanım” yazacağı yerde… Ben yazamam; kendi adımı hem de, yok yok mümkün değil! Küçük harfle başlayamam ismime… Rahmetli Babacığım beni kollarının arasına alıp, elli üç yıl önce, büyük harflerle okumuş kulağıma adımı Besmele ile üç kere… Şimdi imla hatalarına örnek vereceğim diye; hiç mümkün mü sevgili günlüğüm ✍🏻küçük harfle adımı yazmaya başlayayım, tövbe tövbe… İnsan yaşadıkça neler görüp, duyuyor, gözlemliyor, insanları okuyor… Çok bildiğimizden değil; hiç bilmediğimizden belki de anlaya biliyoruz bazı şeyleri! İlmin tümü üniversite kapısından içeri girmez,en önemli kısmı aile’den alınır. Bir gün bir arkadaş ile oturuyorduk… Eğitimden konu açılmıştı ve “bizim ailemiz gün görmüş aile dedi” Bizimkiler gün görmemiş dedim, içimden yüzlerce kahkaha ile… Aklımdan dilime, sürüyle çıkagelen sırf incinmesin diye boğazımdan dilime geçişine vize vermediğim cümleleri bir bilse, anlardı hatasını… Hoş anlasa ne? Ben gördükten sonra cümlesinde kendini… Gün görmüş olmak demek çokça geniş kavram; e bunu bilmek gerek! Kurban olurum ben; bizim ailemizin gün görmemişliğine… Ben ile sen sevgili günlüğüm ve milyarlarca cümle gün görmemiş ailenin kızından türüyor, ailemi anlatabilmek adına minik bir örnek! İnsan ne konuştuğunu bilmeli, bunu bir fark edebilsek işte o an oturuşta, duruşta göz doldurur. Bilmiyordu işte bilmiyordu; dün akşam yanımda ki üç koltuğa gelen genç kızlar… Ne oturmasını biliyordu! Ne kalkmasını! Ne de opera seyircisiydi!! Büyük ihtimalle dışarda iki kahve içmeye vereceğimiz parayla operaya bilet alalım; sosyal medyayı sallayalım düşüncesi içerisinde patırt diye yanımda ki boş koltuğa manto, kaban ve montlarını bir de siyah çantasını bırakıverdi. Aniden kıyafetlerin rüzgarı ve çıkan patırtılı sesten ürktüm sevgili günlüğüm✍🏻 Evet bildin bildin biriciğim dalıp gitmiştim kırmızı perdeye… Tavanda asılı koca parıltılı avizele… Orkestra da akort denemeleri yapıyordu… Şu telefonlar varya sevgili günlüğüm, evlerden çıkıp ceplere girdi gireli ne tiyatro, ne sinema, ne de operada tat bırakmadı. Niye girişte toplamıyorlar bunları? Ya da niye iki kahve parasına opera sunuyorlar? Tamam; tabii ki uygun olsun bilet fiyatları ama, işte sonuç bak birazdan oku bakalım ne düşüneceksin? Bina muhteşem ötesi, fevkalade… Devlet opera bale sanatçılarımız son derece başarılı. Bak işte orada ben de göğsümü gere gere izledim, sanatçılarımızı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |