İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Günümüze bakacak olursak… Bir kere gerçek Atatürkçü der ki; ben Atamın izindeyim şüphesiz ama ondan daha iyi olmak için de her gün çalışıyorum der. Bu çabası kah olur, kah olamaz… Hatta hayde lan, sen kimsin çekilir belki kendisine… Eyvallah… Ama bir misyon ve vizyon için çabalar değil mi gerçek Atatürkçü? Çabalar bence… Niye? Atatürkçülük çünkü bir kişiden fazlasıdır. İdeadır. Amaç; Ata’ya salt boyun eğmek değil; Ata gibi olup, olmaya çalışıp, vatan ve millet için gerekli neyse onu yapmaktır. Değil midir? Halkın çoğunluğunun desteği ile başkanlık ya da ‘’cumhurbaşkanlık’’ sisteminde, iktidarın da kutlama mesajları ile Cumhuriyeti kutlayan insanların olduğu devirdeyiz malum… Hani… İlla ki son peygambere verilen ilk emir olan ”oku” yu; hem son kutsal kitapta, hem de Nutuk’ta uygulamışlardır değil mi? Okumuş, anlamış ve buna göre çevrelerinde olan bitene karşı bir hayat görüşleri olmuştur değil mi? Şahsen bana göre mümkün değil… Aksine puta tapan Araplar gibi, hiçbir şeyi araştırmamış, kendi aile ya da yakınlarındaki bazı mevkilere gelenleri baz almış; Atatürk’ün kurduğu partide, Atatürk maskesi takan bencil, basiretsiz, yaşlı, simple present tense dahi bilmeyen; tıpkı Osmanlı’daki Vahdettin gibi beyleri ya da bayları çare bekleyen zatlar fikir sahibi olmuştur. Olmamış mıdır? Bu yüzden bu kafanın yok olması için; putlar, tabular, değerler ve de simgeler yıkılmadan özgür düşünce olamaz… Mümkün değil. Öyle ya… Ne din, ne Atatürk, ne de vatan; kah bireylerin kah partilerin ya da başka değerlerin elindedir… Aksine tamamen halkın elindedir. Halk ne derse o olur. Halk bilgili olduğu sürece tabi. Dolayısıyla olacaklar belli… Yapılacaklar belli… Hatta sonuçlar bile şimdiden bana göre belli… O yüzden bölme demeyin… Kafam attığında hiçbirini desteklememeli bana göre dememe dahi kızmayın… Niye? İkna etmeniz gereken 0,001 değil ki… Zaten deneseniz de ikna edemezsiniz. O bilgi, beceri ve tecrübe sizin ”destekle” dediklerinizde olsa; her seferinde kaybetmez, ağlamaz ve sümsümük bir dededen ve o sümsümükle aynı masaya oturan saz arkadaşlarından çare beklemezdiniz. Hala bekliyorsunuz ama değil mi? İşte bu yüzden kaybedeceksiniz. Kaybetmek istemiyor ya da kaybettikten sonra bir şeylerin değişmesini gerçekten istiyorsanız şunu sorun… Nasıl hala ama hala onlar ondan vazgeçmiyor? Beklentileri ve bir liderde bekledikleri özellikler ne? He işte… Bu soru mesela iyi bir başlangıç olabilir… O yüzden belki de gitmeli, gitmesi gereken. O yüzden de ‘’Gelmesi gereken zamanından geç gelecek.’’ Mesela… Tutar mı? Çaldık bir maya…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |