Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Eskiden haftanın belirli günlerinde oynanırdı at yarışı, sonraları her gün oynanmaya başladı, o da yetmedi şimdi yazları gece yarışları da yapılıyor. Adam atın jokeyini, seyisini, ahırda yem verenin ismini bile biliyor. Kum da nasıl koşar, çim de nasıl koşar hepsi akıllarında... Atları koşturup da onları seyredeceğine, sen git spor ayakkabılarını giy de kendin koş, hem paran cebinde kalır hem de sağlığını kazanırsın... O kadar çok para yatırıp sıfırı tüketenler var ki halleri harap tabi ki... Bir de hayallere dalıyorlar olmayan paralar ile... Yok efendim çıksaymış o arkadaşına şu kadar verirmiş, şu gariban akrabasına ev alırmış... Salla gitsin nasıl olsa tutmayacak... Hatta kafayı çektikten sonra ''Cami yaptırırım o parayla abi bir hayrım olsun'' diye saçmalayanlar bile var... Bazen ufak miktarlarda tutturdukları oluyor onu da bir çırpıda ya meyhane de ya da hovardalık yaparak bir iki gecede boğuyorlar kısaca ''Hay'dan gelen Hu'ya gidiyor.'' Her tutmayan kupondan sonra daha çok hırslanıyorlar ve bir sonra ki kupona daha çok para yatırılıyor... Geçmişte bazı yarışçı tanıdıklarımdan evinde ki eşyalarını satanlar, karısının ziynetlerini satanlar, hatta arabalarını satıp da bu işe para yatıranları da biliyorum. Yazık, çok yazık tabi ki... Hafta sonu haftalığı alırlar, pazartesi ceplerinde kuruş para yok çoğunun. Geçenlerde bir tanesi es kaza on beş milyar tutturmuş her nasılsa, şaka yollu bir beş yüz lira borç versene abi dedim; ne parası kardeşim biz o parayı o saat yedik bitirdik, paralar sizlere ömür, rahmetli oldu dedi... İşte böyle iş yerimizin olduğu mahalleden insan manzaraları bunlarda... Ne diyeyim Allah bize sabır onlara da akıl fikir ihsan etsin... ''İçki ve kumarın şeytan işi pisliklerden olduğu.'' Yüce kitabımız Kur'an da da haram bir eylem olarak geçtiğini biliyoruz. Eliniz o kuponu doldurmaya giderken iyi düşünün derim bir kere... Son söz ''At koşar baht kazanır.'' da derler de siz de ahirette kaybedenlerden olmayın...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |