..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > Hakan Yozcu




5 Mart 2015
bir Güneşin Yeniden Doğduğu Yer: Samsun  
Hakan Yozcu
Samsun’a girerken dikkatlerimizi hemen sağ tarafımızda bulunan ve bir parka yerleştirilmiş siyah bir gemi çekiyor. Bu “Bandırma Gemisi”. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından onartılmış, iç kısımları tamamen yenilenmiş ve 19 Mayıs 2006 tarihinde ziyarete açılmış.


:AHGC:
“Ben Samsun’u ve Samsun halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın (düşüncelerimin), kararlarımın her halde yerine getirilebilir olduğuna, bir defa daha kuvvetle inanmıştım.” Mustafa Kemal Atatürk – 20 Eylül 1924

          Bir Güneşin Yeniden Doğduğu Yer: SAMSUN

     Karadeniz gezimizde geriye dönüş başlıyor. Yönümüzü önce Samsun’a sonra da Sinop’a çeviriyoruz.
     Samsun’a doğru artık Karadeniz’in o muhteşem güzelliği kaybolmaya yüz tutuyor. O yeşillikler, ormanlık alanlar, akarsular, dereler, şelaleler yerini boz bir görüntüye bırakıyor. Yeşillikler, seyrekleşiyor. Dağlar azalıyor. Daha düz bir alanda ilerliyoruz.
     Samsun’a girerken dikkatlerimizi hemen sağ tarafımızda bulunan ve bir parka yerleştirilmiş siyah bir gemi çekiyor. Bu “Bandırma Gemisi”. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından onartılmış, iç kısımları tamamen yenilenmiş ve 19 Mayıs 2006 tarihinde ziyarete açılmış.
     Biliyorsunuz, Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için Bandırma adlı bir gemi ile Samsun’a çıkmıştı. Ve bu çıkış bir milletin yeniden doğması ve hayat bulması demek olmuştu.
     Geminin aslı 1878 yılında İngiltere’nin Glasgow kentinde, bir yük ve yolcu vapuru olarak yapılmış. Gemi bir şirket tarafından “Torocaderto” adı ile beş yıl çalıştırılmış. Sonra Yunanlı bir firmaya satılmış ve adı “Kymi” olarak değiştirilmiş.
     1890 yılında gemi bir kaza sonucu batmış ve aynı yıl yüzdürülmüş. İstanbul’da bir firmaya satılmış. Gemiye Türk Bayrağı çekilerek “Panderma” adı verilmiş. Geminin adı en son “Bandırma” olarak değiştirilmiş.
     19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsun’a getiren bu gemi, Türklük dünyasında bir çığır açtığı için önemli bir yere sahip oldu. Bu nedenle bu gemi, tüm Türk insanının gönlünde taht kurdu.
     7 Şubat 2005 tarihinde Bandırma Vapuru’nun kullanım hakkı ve işletmesini devralan Samsun Büyükşehir Belediyesi, büyük ve titiz bir çalışma ile gemiyi müze haline getirmiş ve 35 bin metre kare alana kurulmuş olan, Milli Mücadele Parkı ve Açık Hava Müzesine yerleştirmiş.
     Parkta, Milli Mücadele yıllarından izler görebilmeniz mümkün. Anıtlar, şehitler yazıtı, top, tüfek, uçaksavar gibi harp malzemelerini bu parkta bulabilirsiniz.
     Geminin içini gezerken, Şeref Kamarasında Mustafa Kemal Paşa ve dört silah arkadaşının balmumundan yapılmış heykellerini göreceksiniz. Sanki canlı imiş de karşınızda duruyorlar hissine kapılıyorsunuz.
     Kaptan Köşkü kısmında, Gemi Kaptanı İsmail Hakkı Durusu, İkinci Kaptan, gemi katibi ve gözcü erlerin balmumu heykellerini de zevkle ve heyecanla göreceksiniz.
     Sergi Salonuna geçtiğinizde duvarın her iki tarafında Atatürk resimleri ile karşılaşacaksınız. Özel cam fanus içinde Ataya ait beylik silahı duruyor. Kendi el yazısı ile kaleme aldığı resmi kararlardan örnekler de bulunuyor.
     Bunların yanında Özel Kamarasını gezebilirsiniz. Burada yatak odasını ve kendine ait orijinal radyosunu görebilirsiniz.
     Açık güvertede ise çarklar, pusula, dümen ve bazı malzemeler bulunuyor. Gemi personeline ait balmumundan yapılmış heykellerle de tanışacaksınız.
     Eğer çocuklarınızla Samsun’a gelmişseniz, onları, Bandırma Gemisine mutlaka götürmelisiniz. Böylece, çocuklarınıza, tarihimizi canlı olarak anlatma fırsatınız doğacak.
     Bandırma Vapurunu hayranlıkla ve merakla gezdikten sonra yine Samsun’da tarihi bir mekan olan, Samsun Gazi Müzesi’ne gidiyoruz.
     Gazi Müzesi olarak kurulan bu bina, aslında Mantika Palas adında bir otel imiş. 1902 yılında Jeon İonnis tarafından 509 metre kare olarak yaptırılmış.
     Mustafa Kemal Paşa’yı Mantika Palas’a yerleştirmeyi düşünen kişi, Osman Atlı Bey olmuş. İstanbul’dan bir Paşa başkanlığında teftiş kurulunun Samsun’a hareket edeceği, kendisine bildirilince, heyetin kalacağı yer hazırlığına girmiş. Aklına evinin yanında bulunan Mantika Palas Otel gelmiş. Ertesi sabah binanın sahibi ile anlaşıp, oteli açtırmış. Askeri hastaneden karyola, evden yatak ve yorgan, dairelerden masa, sandalye, yazı takımı gibi eşyaları da getirtmiş. Salonu ve mutfağı donatmış.
     Daha sonra ev Atatürk’e hediye edilmek üzere satın alınmış. 12 Haziran 1926 tarihinde anahtar, Atatürk’e teslim edilmiş.
     Atatürk Samsun’a üçüncü ve dördüncü gelişinde de bu binada konaklamış. Zaten tarihte Atatürk’ün Samsun’u tam dört kez ziyaret ettiği biliniyor.
     Atatürk’ün ölümünden sonra, bu bina, veraset yoluyla kız kardeşleri Makbule (Boysan) Hanım’a geçmiş. Makbule Hanım da binayı, müze haline getirilmesi için Samsun Belediyesi’ne hibe etmiş. Daha sonra da Samsun Belediyesi tarafından Kültür Bakanlığı’na devredilmiş. Ve bu gün Samsun Şehri’nin en çok ilgi çeken ve en çok ziyaret edilen önemli müzelerden biri olmuş.
     Bu müze için Samsun Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Necdet Uzun bir yazısında bakın burası için neler diyor: “Önünde açılan işporta tezgahları ve duvarlarında “ucuzluk var” pankartları bulunan Gazi Müzesi’nin “Kimse gelmese de temizlik yapmaktan kurtulsak” zihniyeti görevlilerinin yerinde çoktandır yeller esiyor.
     Çünkü Büyükşehir Belediyesi sahiplendi. Çünkü sivil toplum örgütleri “O müze bizim” dedi. Çünkü vatandaş Gazi Müzesinin kapısını öğrendi. Çünkü müzeye gözbebeği gibi bakan görevliler geldi. Artık gönlümüz rahat”.
     Gerçekten biz de çok bakımlı ve itina ile korunan, görkemle düzenlenmiş bir müze olarak gördük. Müzeyi gezdikçe, içindeki değerli eşyaları görüp tanıdıkça hayranlığımız bir kez daha arttı. Hele görevlilerin usanmadan, bıkmadan tek bir kişi dahi olsa, önlerine düşerek yol göstermesi ve orada bulunan yadigarların her biri hakkında uzun uzun bilgiler vermesi taktire şayan bir durum olsa gerek.
     Müzede bulunan eşyalardan bazıları hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum. Görevlilerin ziyaretçilere verdiği bilgilerden aklımda kalanı kadar sizlerle paylaşmak istedim:
     Görevli, Atatürk’ün Samsun’a gelişlerinde kullandığı yazı takımlarının önünde duruyor ve ziyaretçilere bilgi veriyor: “1928 yılında Samsunlu bayanlar tarafından hediye edilen bir tütün tablosunu görüyorsunuz. Özelliği 1., 2., 3., 4. tütünlerden yapılmış olması.
     Atatürk, 19282de Samsun’a geldiğinde Latin Harfi çalışması ile birlikte İsmet Paşa’ya yazı odasında üzüm yapraklı sigara kutusu üzerinde tarihte Samsun’a kaç kez geldiğini anlatıyor.
     Bandırma Vapuru’nda 18 arkadaşı ile birlikte ilk toplantısı buradaki salonda yapıyor. Salona da bu heyette bulunan kişilerin balmumundan yapılmış heykelleri bulunuyor. Atatürk ve dört arkadaşı bir masada otururken, diğerleri ayakta onları dinliyorlar. Toplam 18 kişiler.
     Çerçeve içinde bulunan bir belgenin önündeyiz. İngiltere Kralı 8. Edward Atatürk’ün doğum gününü kutlamak için Türk Hükümetinden Atatürk’ün doğum tarihini öğrenmek üzere bir mektup gönderiyor. Türk Hükümeti bu mektupta cevap olarak, “Atatürk’ün 19 Mayıs 1881’de doğduklarını arz ederim. Umum Katip 12.11.1936” diye yazıyor.
     Bu belge, Atatürk’ün doğum tarihinin Kurtuluş Savaşının başlangıcı olan 19 Mayıs 1881’in alınmasının bir belgesi olarak kabul ediliyor.
     Cam bir fanus içinde bir yorganın önünde duruyoruz. Bu yorgan, Atatürk’ün üzerine örttüğü yorgan. Özelliği de Mutasarruf Osman Atlı Bey’in evinden getirmiş olması. Yorgan o günkü haliyle olduğu gibi korunmuş.
     Son olarak benim dikkatimi bronzdan yapılmış bir Bozkurt heykeli çekiyor. Bozkurtun, gücün, cesaretin, çevikliğin bir simgesi olduğunu bildiğimden görevliye “bozkurtun bir hikayesi var mı?” diye soruyorum. O da burada bulunan bütün eşyaların önemli olduğunu, hepsinin de önemli bir anısı bulunduğunu belirtiyor: “Bu heykel 7 Eylül 1927 tarihinde yaşanan Bozkurt davası Hatırası ile ilgili. Bozkurt isimli Savaş Gemisiyle Fransızların “Latus” isimli Savaş Gemisi çarpışıyorlar. 8 denizcimizi kaybetmişiz. Türkiye bu 8 denizci için tazminat davası açıyor. Davanın başında dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey vardır. Davayı kazanır.
     Lahey Adalet Divan Mahkemesi Heyeti, ülke olarak Türkiye’nin ilk kez böyle bir mahkemeye müracaat etmesi ve davanın kazanmasından dolayı, geminin adı olan “Bozkurt”un heykelini hediye olarak gönderirler. Bu hediyeden sonra Atatürk de Mahmut Esat Bey’e Bozkurt soyadını vermiş.”
     Müze geniş bir alana sahip. Zengin bir mirası var. Mutlaka gezip görmek gerekiyor.
     “Çok okuyan değil, çok gezen bilir” demişler atalarımız.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
6. Türkoloji Buluşması
Ara Çayhaneler
İki VIzdan, Bir Bizden
Bir Uzungöl Hatırası
Çay ve Şenlikler Diyarı Rize
dışarıda Deli Dalgalar: Sinop
Maçka Yolları Artık Taşlı Değil
Trabzon’da Bir Gün
Cennet ve Cehennem
Yine Yeşillendi Fındık Dalları

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Gün Olur Asra Bedel" Üzerine Bir İnceleme
Bir Şiir Emekçisi: İhsan Tevfik Kırca
Yozcuların Kökeni ve Çangaza Köyü
yaşar Kemal’in Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
Çeşitli Yönleriyle Prof. Dr. Erhan Arıklı
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
Benim Gözümden "Tutunamayanlar"
"48 Saat" Üzerine
Çakırcalı Efe Üzerine
Âşık Osman Akçay İle Tanıştık

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Acı Ektim [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.