Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Ordu’ya Tokat-Niksar-Ünye üzerinden giriyoruz. Canik Dağlarını tırmanıyoruz. Yaylalardan geçiyoruz. Müthiş bir doğa güzelliği ile karşılaşıyoruz. Ağaçlar yemyeşil. Ahşap yayla evleri dikkatlerimizi çekiyor. Ordu’ya yaklaştıkça fındık ağaçları sıklaşıyor ve biraz sonra hep fındık ağacı olarak karşımıza çıkıyor. Bu etkileyici ve büyüleyici manzara eşliğinde Karadeniz sahillerine ulaşıyoruz. Şimdi Ünye içindeyiz. Küçük ve şirin bir ilçe. Karadenizin eşsiz güzelliği ile birlikte Ordu’ya doğru ilerliyoruz. Az sonra Türkiye’nin en büyük tünelinden geçiyoruz. Ünye ile Fatsa arasında 3 bin metre uzunluğunda olan Ordu Nefise Akçelik Tüneli. Kısa bir süre sonra Ordu’ya giriyoruz. Karadeniz Bölgesinin muhteşem doğasını bozulmadan korunduğu Ordu ili temizliği, yeşili ve deniziyle dikkatleri çekiyor. Şehir Boztepe’ye doğru tırmanıyor. Buraya daha ziyade yerli turistler geliyor. Geçim kaynağı genellikle fındık. Bunun yanında balıkçılık ve turizm. Birkaç tane de fabrikası var. Ordu şehri, 700 yıllık geçmişe sahip bir şehir. Halan varlığını sürdüren Eskipazar üzerine kurulmuş. Şehir içinde bulunan öğretmenevine yerleşiyoruz. Kıbrıs’ta görev yapmış olan arkadaşım rehber öğretmen Talip AKARSU, bize buradan yer ayırıyor. Yerleştikten sonra resteuranta geçiyoruz. Biraz sonra Talip AKARSU da geliyor, derin bir sohbete başlıyoruz. Öğretmenevi Karadeniz’e bakıyor. Denizi seyrederek balıklarımızı yiyoruz. Akşama doğru şehrin merkezini dolaşıyoruz. Yollar dar. Dükkanlar iç içe. İnsanlar sıcakkanlı. Şehir temiz. Sahil boyunca yürüyoruz. Her taraf kafeterya, çay bahçesi. Biz de bunlardan birine oturuyoruz. Çok lezzetli olan Karadeniz çaylarından içiyoruz. Ertesi gün, bize Boztepe’ye çıkmamızı salık veriyorlar. Boztepe, Ordu’ya kuşbakışı hakim en yüksek zirve. Arabasız gidemezsiniz. Tepeye çıkarken bakir bir güzellikle karşılaşırsınız. Her taraf yemyeşil. Fındık ağaçlarıyla dolu. Fındık, burada çok önemli bir bitki. Adeta hayatın bir parçası. Ordulular, fındığı kendi çocukları gibi görüyorlar. İtina ile bakıp koruyorlar. Fındıkların arasında yılan gibi kıvrılarak zirveye çıkıyoruz. Karadeniz bütün çıplaklığıyla ayaklarınızın altında duruyor. Deniz, şehir ve fındık ağaçları birbirini tamamlıyor. Arkada yüce dağlar fona eşlik ediyor.hiç ayrılmayan arkadaş gibiler.biz de bu güzelliği içimize sindire sindire seyrediyoruz. Daha sonra eski anayol üzerinden Ordu’ya iniyoruz. Denize yaklaşık elli metre yükseklikte üç kız yan yana oturmuş duruyor. Tabi bu, heykelden başka bir şey değil. Ordu’nun yaygın türkülerinden biri de “Tabya Başında Üç Kız Yan Yana” dır. Tabya Başı, Keçiköyü’ne giden anayol üzerinde ufuklara kadar ayaklar altında serili görünen güzel manzaralı bir semtin adı. Burası kık elli yıl önce Orduluların Keçiköy’e yaptıkları gezintilerin uğrak yeri imiş. Halk, buraya “Aşıklar Yolu” dermiş. Türk Edebiyatında da önemli bir yeri olan türkümüz şöyle başlıyor: Yine yeşillendi fındık dalları Acep ne olacak yarin halleri Dalgalanıyor pembe şalvarı Kız allan pullan gel, gel yanıma Beyaz kollarını dola boynuma. Tabya Başında üç kız yan yana İçlerinden biri göz etti bana Nur olsun seni doğuran ana Ordu ili geleneksel el sanatlarıyla da kültür ve sanat dünyasında yerini almıştır. Yaylalarıyla turizme fayda sağlamıştır. Karadeniz bölgesinde ilk belediye tiyatrosu ve Türkiye’de ilk köy gazetesi burada çıkarılmış. Doğal güzellikleriyle, gelenek ve görenekleriyle, yöresel yemekleriyle mutlaka görülmesi gereken bir yöremizdir..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |