Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Etyen Mahcupyan gibiler nasıl çözümler bilmem ama Türkçe anlam bilgisi yönünden yönünden bu cümlelerin çözümlenmesi şöyle: “Gürcülük, kötüdür. Daha kötüsü de Ermeniliktir. Bazı kendini bilmezler kalkıp beni aşağılıyorlar, kötülüyorlar, hakaret ve iftira ediyorlar.” İnsanlar doğarken, nerede doğacaklarına, hangi ırktan olacaklarına karar veremiyorlarsa sonradan tercih hakkını da mı kullanamazlar?... Cinsiyetlerin, deri renklerinin bile değiştirildiği dünyada yaşıyoruz, değil mi efendim?... Daha önce kendisi, eşinin Arap, kendisinin de Gürcü olduğunu söylemişti iftiharla. Olsun varsın… Zamana ve yerine göre her şeyi değiştirme kudretine sahibiz. Biz ki bu coğrafyanın sultanıyız. Irk, dil, din, cins değiştirmişiz çok mu?... ………………. Maskelerden arınmış gerçek varlığımız bilinçdışımızda yatar, uyur gibi yapar. Bilincimiz, bilinçdışımızdaki en dizginlenmez duygu ve düşüncelerimizi gün yüzüne çıkartmamak, gizlemek için çabalar durur. Ancak oradaki baskın duygu ve düşünceler, bazen bilincin denetimden kaçar, dil sürçmeleri, espriler halinde dile yansır. Elini denetleyemeyen, kimin ensesine, yüzüne ne zaman şamar atacağını bilemeyenler… Ayağının hareketini denetleyemeyip yakın çalışma arkadaşlarının kıçına tekme indirenler… Küçücük çocukları yumruklamaktan çekinmeyenler dillerine nasıl egemen olsun ki?... Saygıdeğer başbakanımızın yukardakine benzer açıksözlülüğüne(!) ve halkıyla deyim yerindeyse “enseye tokat, göte parmak” samimiyetine sıkça tanık oluyoruz. Sevgili halkımızın başbakan aşkına baktığımızda, psikiyatride pataloji/hastalık olarak tanılanan pekçok davranışının aşkla karşılandığını, kucaklandığını da izliyoruz. Eh koskoca başbakanın azımsanmayacak çoğunlukla hoşgörülen bu davranışları pataloji ise halkımızın da geniş çaplı tedaviye gereksinmesi var demektir. Yok, pataloji değilse bizim durumumuz çok vahim. Bir ara dünyanın bütün psikiyatristlerini, sosyologlarını, antropologlarını, nörologlarını bizleri inceleme davet etmiştim. Tabi beni kim takar? Kimse gelmedi. Ama eminim küresel patronlar, bu durumdan hoşnutttur ve bu sıradışı durumun devamı için gerekli incelemeyi, araştırmaları yapıyorlardır. Ne var ki böyle kişilikler, iktidarın olanaklarını ellerinde bulunduruyorsa, çıkarına göre her ırkı, dini, mezhebi, her zaman aşağılama hakkını kendinde görüyorsa tarih bu tiplerin, yok edici nice eylemine tanıklık etmişse ne yapacağız?... Geldik vardık, Shakespeare’nin ünlü sözüne: “Olmak ya da olmamak… İşte bütün mesele bu!” 08.08.2014 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |