Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
NOT: Bu siteye fotoğraf yükleyemediğim için, Google Görseller'e "Davos'ta çıplak protesto" yazarak tıklamanız önerilir. Sevgili okur, fotoğraf olarak Davos 2012’deki gösteriden bir kareyi kullandım. Bilirim, çıplak kadın görünce dayanamaz tıklarsın. Haydi itiraf edeyim: Yazının daha çok okunmasında rolü olmasını istedim, ökse otu gibi kullandım fotoğrafı. Ne yapayım?... Cinsellik, çıplaklık olmayınca az tıklanıyorum. Bu da canımı sıkmıyor değil doğrusu... Bu bir. İkincisi: Fotoğrafın beni asıl düşündüren, sorgulatan yanı, erkeklik sorunsalı. Fotoğraftaki kadınlar, göğüsleri çıplak olarak gösteri yapıyorlar. Gelişmiş ülkelerde, çıplak gösteri çok yaygın. Peki, şimdi oralardaki erkekler, neden tahrik olmuyorlar? Neden tecavüze yeltenmiyorlar? Oralarda da tecavüz olmadığını söylemiyorum elbette ama oran bizdeki kadar rahatsız edici mi bilmiyorum. En azından, böyle gösterilere saldırı olmuyor, diyelim. Ya bizde yapılsa?... Acaba, gelişmeyle orantılı olarak, erkeklik gücünde bir değişiklik mi oluyor? Bir sakatlanma olsa, oralarda hiç çocuk doğmaması gerekiyor. Yoksa insanlar, çıplaklığa alıştıkça, yaratıklıktan insanlığa doğru bir evrim mi geçiriyor? Bizde, kadının her yanı tahrik unsuru. Saçının telinden tutun da kadın heykeline, resmine kadar varıyor tahrik nesneleri. Dahası, bizde yargı da bu görüşte. Oysa İngiltere’de, gece geç vakit evine dönen genç kıza, bir yaratık tecavüze yelteniyor ve yeltendiği için 15 yıl hapse mahkûm ediliyor. Gerekçe, kızın ülkesinde özgürce dolaşma özgürlüğünü kısıtlamak. .......................... Şimdi gelelim asıl konumuza... Her kadın tecavüze uğradığında, ben kendimi tecavüze uğramış gibi hissediyorum sevgili okur. Elimde değil. Öfke, umarsızlık, korku, utanç girdaplarına düşüp alabora oluyorum. Zihinsel engelli Emine B., iki yıl boyunca tecavüze uğruyor. Yaratık zengin, “Seni ve çocuklarını öldürürüm” diye tehdit ediyor. Kadın, umarsız... Korkuyor... Yalnızca korkuyor... Zihinsel engelli de olsa korku, çocuklarını koruma duygusu dipdiri... Korkuyor... Ben de korkuyorum, ben de razı oluyorum Emine’yle birlikte. Onlar benim de çocuğum çünkü... Dünkü haber şöyle: “Diyarbakır’da 5 yıl önce eşini kaybeden zihinsel engelli Emine B.’ye 24 yaşındaki İbrahim H.T tecavüz etti. Adli Tıp, "Kadın tecavüz anında bağırmadı, rızası var" raporu verdi. Tecavüz sanığı 2 yıllık tutukluluğun ardından bu rapora dayandırılarak tahliye edildi.” (http://www.ntvmsnbc.com/id/25318124/) BAĞIRMADI. “Bağıramadı” değil. BAĞIRMADI. Böyle buyurdu Adli Tıp. Böyle buyurdu yüce yargı. BA-ĞIR-MA-DIII... Savcı insaflıymış. 17 yıl hapis istemiş yaratığa. Amma... Bağırmadığı için RIZA göstermiş oldu Emine B. ve O YARATIK, TAHLİYE EDİLDİ. İmdiii... Desem ki o Adli Tıp’takilere ve yargıçlara: “Siz zihinsel engelli oldunuz mu? Çocuklarınız var mı ? Kadın, ana oldunuz mu? Tecavüze uğradınız mı?” desem, yargıya hakaret ve müdahale etmiş olurum, demiyorum onun için. Israr etme sevgili okur, demeyeceğim. Silivri doldu taşıyor, 100’ün üzerinde gazeteci, yazar içerde, 500’ün üzerinde protestocu genç içerde, yardım yataklık yapanlardan geçilmiyor zaten, onlardan dolu var içerde. Daha 150.000 kişilik hapisane yapılacakmış. Herhalde boşuna yapılmayacak, değil mi ? Benim de gözümün üstünde hâlâ tamamen dökülmemiş kaşlarım duruyor ne de olsa... ................................ Anımsar mısınız?... N.Ç. ile ilgili yazıma şöyle başlamıştım: “13 yaşındasın güzel kızım... Oturamaz hale getiriliyorsun 26 canavar tarafından. AHLAKEN RIZA’n ile... Ve de koskoca üst yargının RIZA’sı ile...” (http://blog.milliyet.com.tr/n-c-----n-c-----n-c-ler----- hepimiz-tecavuzcuyuz----/Blog/?BlogNo=332778) (http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=103487) ........................ Görsel basını, fazla izlemediğim için bilmiyorum ama yazılı basında ve Milblog’ta Hüseyin Üzmez olayı ve N.Ç olayında yargının kararını kınayan hayli yayın yapıldı. Burada söz konusu olan, ülkemizde, salt çığrından çıkmış tecavüzler, kadına yönelik cinayetler; salt çığrından çıkmış toplumsal bir ilkellik ve çılgınlık değil. Daha önemlisi, basının ve kadın kuruluşlarının tüm tepkisine karşın, bu yaratıklara YARGInın gösterdiği alabildiğine hoşgörü. Topluma adım adım dayatılan, kadını, ısrarla ikincilliğin de ötesine iten, örtünüp eve kapanmaya, çocuk doğurmaya iten ve bu doğrultuda eğitimi düzenleyen anlayışı sorgulamamakta ısrar edecek miyiz? Bu anlayışın, bugüne değin toplumsal dokuda yaptığı tahribatı, hâlâ görmezden mi geleceğiz? Her gün gözümüze sokulan örnekler yetmiyor mu? Sizi bilmem ama sevgili okur, gidişata “Dur!” diyemedikçe, ben kendimi de tecavüzcü yaratık gibi hissediyorum. Her gün tecavüze uğruyorum ve her gün tecavüz ediyorum torunlarımın geleceğine... Lafı uzatmayayım. Sözü PROUDHON’a bırakayım. Yazıyı o tamamlasın: “YÖNETİLMEK; belirtilen, kaydedilen, üye yazılan, vergilendirilen, pullanan, ölçülen, sayılan, değerlendirilen, ehliyet verilen, yetki verilen, öğütlenen, yasaklanan, reform gören, düzeltilen, cezalandırılan her eylemde, her işlemdedir. Kamu yararı kisvesi altında ve genel çıkar adına, katkıda bulundurulmak, eğitilmek, fidyelendirilmek, sömürülmek, tekelleştirilmek, gasp edilmek, limon gibi sıkılmak, gizemlileştirilmek, soyulmaktır. O halde en hafif direnişte, ilk şikayet kelimesinde bastırılmak, cezalandırılmak, aşağılanmak, taciz edilmek, izlenmek suistimal edilmek, dövülmek, silahsızlandırılmak, susturulmak, hapse atılmak, yargılanmak, suçlanmak, ihanete uğratılmaktır; ve tüm bunları taçlandırmak üzere, gülünç kılınmak, alay edilmek, tecavüze uğramak, onursuzlaştırılmaktır. Hükümet budur; ahlakı budur.” PROUDHON Proudhon böyle demiş. Her düşünürün düşünceleri, düşünülmeye ve tartışılmaya açıktır, muhtaçtır. Bilirsiniz, beni şeytan sıkça dürter. Acaba böyle kolay yönetilmemizde yani...???... Hani diyorum ki... Neyse... Gereğinin yapılması dileğiyle sevgili okur... 01.02.2012 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |