Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Kendine dair bütün kapılarını kapadı.Sanki karanlığın içerisine huzurlu bir yolculuğa çıkmıştı.Yılların tecrübeli polisi, çevresindeki mesai ve yakın dostlarına göre, "Sokakların güçlü kahramanı" karanlıkta herhangi bir ses olmadan asla uyuyamaz,alışkanlık gereği gece boyunca uykusuna evindeki tv'nin sesi eşlik ederdi.Ona göre uykuya dalarken kulağına çalınan sesler yalnızlığına ve geceye eşlik eden geçici yol arkadaşlarıydı.Zaten artık yalnızlığı da umursamıyordu.Arada bir bedensel ihtiyaçlarından kaynaklanan geçiçi kaçamaklarının dışında evinde hep aynı yerinde duran su bardağını,çalışma masasının sürekli kenarında duran ince bir zürafıyı andıran sedef yeşili çalışma lambasını,sigaralarına bekçilik yapan zippo çakmağını yanında olmalarını daha bir umursuyordu.Bunca cansız şey onun hayatına sanki yeni bir can katıyor,kendisine göre de ölümsüz olmalarının getirdiği huzur "Ben yaşadıkça onlarda var " gibi bir düşünce ile içine huzur veriyordu.Evinde her sevdiği "nefessiz nesne" onlara her dokunuşunda bıraktığı izlerle sanki daha da bir ölümsüzleşiyor.Aralarındaki bağ onların kendi istediği düzene göre evde konumlarıyla da bu koca yürekli adam için en sadık dost halini alıyordu. Evdeki tek nefes alan canlı kedisi sokrattı. Onun dışındaki her şey kendi yalnızlığının himayesine aldığı cansız nesnelerdi.Bir seferinde evinde getirdiği bir bayan arkadaşının bu düzeni savruk bir şekilde bozması kadına bir sinir fırtınası halinde geriye dönmesine sebebiyet vermişti. Kadın bir daha onunla herhangi bir ilişkiye girmek istemedi.Ona yarı deli olduğunu ve hatta yalnızlıktan delirmiş olabileceğini ve ilişkiye devam ederse, kendisine de zarar verebileceğinden korktuğundan aralarındaki tensel ağırlıklı münasebeti bitirdiğini söylemişti. O hiç bir ilişkisinde hiç bir kadına polis olduğundan bahsetmezdi. Tanıştığı her kadına zaten bağlanmayı hiç düşünmediğinden onların gözünde ne iş yaptığının hiç bir önemi yoktu.Soran olursa da kimi zaman muhasebeci,kimi zamanda inşaat sektöründe satış ve pazarlama alanında çalışan biri olduğunu söylüyordu.Zaten görüştüğü kişilerinde tüm bunlarla ilgilenmediğini daha çok yeni tenler ve yeni zevkler peşinde kadınlar olduğunu çok iyi biliyordu.Kendi dahil hayatına geçici olarak giren her kadının "Anı yaşamak" felsefesinden hareketle sadece sevişme ve hazza odaklandığını görüyor.İlişki kurduğu kadınların hepsinde daha çok bu bakış açısında sahip olanlarla vakit geçiriyordu. Hayatına giren bir kaç kadın sevişme bile olsa,sevişmede aşk'ın ve sevginin çok önemli bir unsur olduğu geyiğinden hiç hazzetmiyordu.Ona göre bir çok kadın yatakta iyi olan ve belli bir güven veren her erkekle sanki 40 yıllık aşkıymış gibi sevişebilir ve hatta 40 yıllık aşkından daha iyi bir hazzı hem kendine hem de ona yaşatabilirdi. Kadınlar için güç ve güven her zaman önemliydi.Evine getirdiği her kadınla tüm gece çılgınlar gibi sevişiyor,sabah onlar yatakta uyurken ilk önce o yataktan kalkıyor ve açık kalan televizyonu sabahın ilk ışıkları ile o kapatıyor.Ve mutfağında yerli yerinde duran bardağına suyunu koyup pencereden her zaman o istanbulun puslu havasına günaydın diyordu. Bu duygusuz geceden, sabaha boşalışlarını defalarca kez her zaman bu şekilde gerçekleştiriyordu. Derin ve tatlı uykusunda çok gerilere gitmişti. Ölen annesinin sesi yankılanıyordu kulaklarında.Henüz yeni uyanmışkan onun sımsıcak ve sevgi dolu yanağından öpüşünü sanki gerçekmiş gibi bedenin ve ruhunun her hücresinde hissetti. O şimdi sadece küçük bir çocuktu.Sekiz yaşlarındaydi rüyasında o vakit.Annesinin ölümüne bir sene vardı aşağı yukarı.Her sabah öperek uyandırırdı annesi onu.Yanağında şevkat dolu bir anne öpücü ile yatağından kalkar hemen biraz ilerdeki banyoya koşar annesinin "Mutlaka yapmalısın" dediği herşeyi yapar sonra sıcak tost kokularının yayıldığı yere doğru burnunu odaklar ve taze demlenmiş çayla annesinin nefis tostunu bir çırpıda yerdi.Gündüzleri okula yeni başladığı için alışmakta zorlandığı hayata tıpış,tıpış annesi ile gider gelirken, gecelerin sıcak evlerindeki soğuk yalnızlığını annesi ile paylaşırdı.Babasının geceleri eve geç gelme alışkanlığına yenik düşer,gözlerini annesinin kucağında kapatırdı.Çoğu zaman hep böyle geçti.Çoğu zaman annesinin evlerine sıcaklık katan her eşya ile konuştuğuna şahit oldu. Annesi evlerini ısıtan kömür sobasına her nedense "Şükranlarını sunar" bunun gibi daha bir çok eşya ile evlerine verdikleri huzurdan dolayı sanki canlılarmış gibi onlarla konuşurdu. Ölümle uyku arasındaki ince çizgide bazen huzurlu bazense cılız bir nefesi uyuduğu odayı kaplarken,Ölüm varla yok arasındaki bir yerde duruyordu.Oysa insan küçük bir zevkle geliyordu bu dünyaya.Varoluş bir şölenken,yok oluş sessiz sedasızdı.Her ikisinde de bir şeyin içinden gelip;sanki çok ama çok büyük birşeyin içine doğru gidiyordu.Bu yoğun uyku içersindeyken veda etti annesine.Kedisi sokratın aniden yatağının üstüne atlaması ile irkilerek yeniden dünyaya açtı gözlerini Komiser. Sokratın bu alışkanlığının acıkmasından ötürü olduğunu bildiğinden ona yine sert davranmak istemedi.Her zamanki gibi ilk yapması gerekenin kendine bir bardak su koyarak soğuk ve puslu istanbul havasına günaydın deyip,sokratın karnını doyurmak olduğunu düşünürken,yardımcısı lütfü geçti aklından.Ani bir hareketle cep telefonundan onu aradı. Birazdan evden çıkacağını ve emniyet müdürlüğünde birlikte çalıştıkları bu garip ve gizemli olaylarla ilgili herkesi evvelden haberdar edip,geniş çaplı bir toplantı yapacaklarını söyledi. Bilişim dairesinden kriminal birimine kadar herkes bu toplantıda olacaktı.Başdöndürücü gelişen olaylar sinsilesinde üzerlerindeki bu ölü toprağını hemen atmaları gerekiyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © erdal divriklioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |