Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Sana bir şey söyleyecem. Dedi Nihal. “Engin nerede? Ondan bir haber alabiliyor musun?” Sevcan’ın ise aklından bambaşka şeyler geçiyordu.Adını sanını bilmediği yol üstü bir motelde pencereden dışarıdaki karanlığa bakarken içi ürperiyordu. Böyle bir yerde ilk defa kaldığından ötürü çok da temiz ve hiç tekin görünmeyen bu moteli yadırgıyor,sabahın ilk ışıkları ile buradan hemen gitmek istiyordu.Arama motorlarına yazılan saçma sapan bir hikaye için dostu Nihal’in hatrına peşinden koşmak akıldışı birşeydi. Her ne kadar Nihal’in yanında olsa da aklı ve mantığı “Ona asla güvenme” diyor. Hatta onun delirmiş olmasından endişe ediyordu.Dalgın ve içinden çıkılmaz düşüncelerle yarım yamalak cevap verdi. “Bilmiyorum,ortalıkta yok uzun zamandır.” “Senin doğum gününden sonra,hiç aramadı.Ben aradım bir kaç defa numarası kapalı cevap vermiyor.” “Erkek milleti işte,bilirsin yeni birini bulmuştur.” Nihal ,Sevcanın yüzündeki hafif ve alaysı tebessümü şüpheye çeviren bir cevapla karşıladı. “Herşey onu yüz kitabı’nda eklememden sonra başladı.” “Nasıl yani?” “Senin haberin yok tabi” “Doğum günümden evvel gece yarısı bana ekleme talebi gönderdi,bende ekledim,ama sonra; profil resmi kalktı.” “Eee....” dedi Sevcan, “Ne varki bunda...” Engin zaten sağı solu belli olmayan bir adamdı Sevcanın gözünde. Böyle adamların ağzı iyi laf yapardı. Aştan bahsederler,duyguların yoğunluğundan, yatağa atıncaya kadar bu ilgi alaka devam eder,sonra da yeni birini bulurlardı. Macera ve yeni tatlar aramak için bedenden,bedene koşan tiplerdendi Engin. Duygusal yoğunluklarına ya da Aşk’tan çok sık söz etmelerine pek dikkate almamak lazımdı.Nihal’e göre aslında ruhları çok çorak ve ıssızdı bu tip adamların. Aslında kendisi içinde fark etmezdi. Aşk diye birşey yoktu zaten. Kelimeler ve cümlelerle ifade edilen ve hep ihanetle nihayete eren sürecin adı idi:Aşk. Bir anda bir kıskançlık sardı içini. İşte o anda laf çarpması gerekiyordu. “Belkide sana göz koymuştur,Nihal ne dersin olamaz mı?” “Biliyorum güldürme beni diyeceksin,evli barklı kadınım diyeceksin,Bu tip adamlar için evli,bekar olman farketmez,onlar sadece kendilerinin tabiri ile “Götürme” işi ile meşgullerdir.Kocanın arkadaşı olmasıda bir şey ifade etmez. Hedefi her zaman bellidir bu adamların.” “Saçmalama .” dedi Nihal. “Profil resminin yerine koyulan sembole benzer bir şeydi.Ben ondan bahsediyorum,Zaten benle oradan geçmiş bir muhabetti yok.” Sevcan merak etmişti. “Nasıl bir sembolmüş bu?” Anımsamamak hiç de zor değildi Nihal için. Öylesine akılda kalacak bir semboldü ki.Unutmanın hiç bir şekilde imkanı yoktu. “Sanki hat sanatı ile arapça harflerden oluşturulmuş bir aslandı.” Sevcan pek dikkate almadı.Hatta kahkalarla gülesi geldi bu cevaba. “Dua et pornografik bir şey koymamış “ Nihal’in anlatmak istediği başka idi. Hayatında bir anda hızla değişen arama motorlarında kendisi hakkında yazılan hikayelerin başlangıcı bu eklemeden sonra başlamıştı.Kocasının bir anda ortadan kaybolması ve şu an burada oluşları sonrasında ise kendi hakkında yazılan şeylerin ne olacağının başlangıcı hayatına bir anda giren ve bir anda çıkan bu gizemli adamdan sonra gelişmişti.” Ama şimdi ortada yoktu. Bütün bu olanların onunla bir ilgi ve alakası olmalıydı. Sevcan yoğunlukla Nihal’in delirmek üzere olduğunu düşünmeye başlamıştı.Aslında gerisin geriye dönüp,Nihal’in bir an önce psikolojik bir destek alması gerektiğine inanıyordu. “Kimin aklına gelir kuzum. Arama motorlarına kendi adını soyadını yazmak.Sen böyle bir şeyi aklına nerden getirdin bunu anlamıyorum. Ha tamam arada bir bunu bende yaparım.İnternette hakkımda neler yazılmış,yada hangi kayıtlar tutulmuş,evet olumsuz şeylerin ya da yanlış bilgilerin bu lanet olası internet ortamında, arama motorlarında çok zor silindiğini biliyorum.Ama senin ki farklı,Kim niye senin hakkında değişen ve güncelenen şeyler yazsın ki? Neden?...” Senin özelliğin nedir yani?” Nihal sonunda dayanamayıp,cevapladı. “Arama motorlarına kendi hakkımda bakmak aklıma gelmedi. Bunu bana o söyledi.” Sevcan çok şaşırmıştı. “Nasıl yani bunu yapman gerektiğini sana engin mi söyledi?” “Evet. Engin yada bilmiyorum o her kimse..” Nihal eklediği kişinin engin olduğundan şüphe duymaktaydı.Kaldı ki profil sayfasında ona göre bir iki sahte arkadaştan başka kimse yoktu.Böylesine çapkın bir adamın sayfası da mutlaka arkadaş kaynıyor olması lazımdı. Ama 2 kişiden başka kimse yoktu. “Yani bu gizemli arkadaşının engin olduğundan emin değilsin.” Dedi Sevcan. Nihal çok basit bir cevap verdi. “Enginin,engin olduğundan bile emin değilim.” Hatta peşi sıra gelişen süreçte kendinden bile emin değildi. Kimdi ve niçin bunlar onun başına gelmişti? Bütün olan bitenlerden ve kendinden hiç emin değildi Nihal. Emin olduğu ve gözlerinle şahit olduğu tek şey,kendisi hakkında arama motorunda sürekli olarak güncelenen kısa ve öz bildirimlerdi.Onun hakkında çıkan en son bildirim,İstanbul’un sessizliği ve ıssızlığa ile bilinen geniş bir ova’nın tam ortası’na kurulmuş cayra kasabasına gitmesi gerektiğini anlatan açık ve net cümlelerdi. Sevcanla ikisi defalarca kendisi hakkında çıkan bu bildirimin ilgili linkine ulaşmak isteselerde karşılarına çıkan sayfa içeriğinde başka hiç bir bilgi yada görsel öğe yoktu. Nihal, sevcanın ona güvenmediğini ve hatta delirmiş olduğunu düşündüğünü bilse de.Şiirsel anlatımın tamamı ile kendi yaşadığı süreci eksiksiz anlattığını ve ona yol gösterdiğine inanmaktaydı. Derin bir yarık ya da çatlak hayatının ve kalbinin tam ortasına yerleşmiş,kayıp yada ölü olan kocasının akibeti ise belkide bildirimin yol gösterdiği gibi bu gizemli kasabada çözülecekti. Sevcan, Nihal hakkında son gelen bildirimin bir tuzak olabileceğini de düşünmekteydi.Nihal’in bu kasabaya gitmesi belkide ona bilmedikleri kişiler tarafından kocası kullanılarak hazırlanan bir tezgah ve acımasız bir tuzaktı. Nihal her ne olursa olsun oraya gitmeliydi.Kocası hakkında hiç birşey bulamasa da,öğrenemesede,oraya gitmek zorundaydı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © erdal divriklioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |