Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Kavun, karpuz, salatalık ve acur gibi mevsiminde soframızdan eksik etmediğimiz sevimli aileye adını veren ( kabakgiller) kabağın hakkının verilmediğine inandığım için hakkında yazma gereği duydum. Helvacı kabağı, sakızkabağı, balkabağı ve kestane kabağı gibi türleri olan kabak yeniden keşfedilmeyi bekliyor!... Şimdilerde Allahın hakkı üçtür diye en çok dolması, kızartması ve musakkası bilinir genel olarak…Olmadı, bir de tatlısını sayarak dörtleyelim… Böylelikle kabağa büyük haksızlık yapılır; haksızlık yapılmakla kalınmaz “ kabak tadında “ ve ya “ kabak tadı verdi “ diye yinelendikçe usandıran tavır ve davranışlar için de kullanırız…Arada sırada soframızda kabak yer aldığında, “ gene mi kabak “ der gibi bakıldığı da olur. Kimi becerikli kadınlarımız dışında, dolması, kızartması, musakkası ve tatlısı dışında yemeği pek yapılmayan kabaktan bakın ne kadar yemek üretilebiliyor? callama kabak, pekmezli kabak, yarmalı kabak, sütlü kabak, erikli kabak, yoğurtlu kabak, derken; çintmesi, sebzelisi, oturtması, cevizlemesi, kalyesi, üzümlüsü, bayıldısı, mücveri, pidesi, babucakisi, çorbası, granitesi, grateni, omleti, keki, bastısı ve köftesi gibi onlarca yemek yapılabilmekte kabak denilen zevattan…Bununla da kalmıyor, çiçeğinden de dolma yapılabiliyor… İlk başta saydığımız kabak yemeklerinden callama, pekmezli, yarmalı, sütlü ve erikli kabak yemekleri şimdi unutulan yemeklerdendir… Bazı yörelerde balkabağından sütlü kabak yapılıyor, yapılmasına… Ama, buna şeker de konduğundan daha çok tatlı türüne girer. Bizim sözünü ettiğimiz sütlü kabak, balkabağından yapılanı değil… Bu unutulan yemeklerden callama, yarmalı, sütlü ve yoğurtlu olanları evde pişeren diğerleri; pekmezli ve erikli olanları düğün, mevlit gibi bir toplu yemelklerde, diğer yemeklerin arasında yer alırdı… İçin için mırın kırın ederek çok azı yenirken, çoğu da çöpe giderdi. Günümüzde düğün, mevlüt gibi bir araya gelinen günler için etli ekmek, çeyrek limon, bir iki dal maydanoz ve plastik bir bardakta ayranla iş bitiyor. Genel olarak soframızda arka sıralarda yer verdiğimiz kabağı seven de öylesine severmiş ki, kabak dendi mi aklı başından gidermiş meğer. Bunlardan birisi, bir düğün sırasında ortaya çıkmış. Hem de kabaksever damatmış; bakalım neler olmuş:: Tevatüre göre, türlü yemeklerin yapılarak konuklara sunulduğu bir düğünde damada kabak yemeği yedirilmemiş… Aksilik bu ya! Damat da kabak yemeklerine bayılmaktaymış!.. Damat olacak delikanlı kendisine kabak yemeği verilmediğine adamakıllı içerlemiş ve gerdek saati geldiğinde, “ İlle de gitmem “ diye tutturmuş, “ kabak yemeğini kim yediyse, o gitsin gelinin yanına.” diye!..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Mudi Beya, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |