"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
M. Kemal, yiğit, anti-emperyalist ve bilimsel düşünceye inanmış bir ulusal kurtuluş savaşı önderiydi. Ölüm yıldönümünde, Mustafa Kemal’i, bu özellikleriyle, saygıyla, sevgiyle anıyorum. Bugün, cumhuriyetin kazanımları ve önder olarak M.Kemal, eleştiri sınırlarını çok aşan bir saldırı altında. Bunu, haksız ve acımasız buluyorum. Saldırının asıl kaynağının; kapitalizmin bu son evresinde, paranın, silahın, gücün ve onu besleyecek, yaşatacak olan postmodern ideolojinin rahat dolaşımını ve egemenliğini sağlamakta, ülkelerin sınırlarını kendi çıkarları doğrultusunda yeniden çizmek istemesinde olduğunu düşünüyorum. Kapitalizm, bu amacı doğrultusunda, özellikle Yakındoğu ve Ortadoğu’da, dinsel, mezhepsel, etnik çatışmaları alabildiğine kullanıyor; koca bir coğrafyayı kan gölüne çeviriyor. Bu yolla, anti-demokratik yönetimlerle ya da diktatörlüklerle ezilmiş halkların inançlarını, etnik yapılarını, “Özgürlük, kurtuluş, insan hakları” vaatleriyle kendi güdümüne alıyor. Emperyal güçlerin, dinsel ideolojiye ve dinsel eğitime de şiddetle gereksinimi var. Onlar için teknolojiyi geliştirecek eğitim şimdilik yeterli. Tevekkül eden yığınlar yaratmanın, çağı yorumlayacak felsefe ve bilimden, düşünceden uzaklaştırmanın en denenmiş ve kolay yolu ise dinsel ideolojiyi, onun dayattığı yaşam biçimini egemen kılmaktır. Böylece rahat güdümlenen, gönüllü köleler ve sürülerden oluşmuş toplumlar yaratmayı amaçlıyor Yeni Dünya Düzeni. Cumhuriyet kurulurken, M. Kemal, bağımsızlığı, Batı’da gelişen uygarlığa ulaşmayı, dinin yerine bilimselliği egemen kılmayı amaçlıyordu. Bunların ne kadar gerçekleştiği, izlenen yol ve yöntemler, tartışma ve eleştiri dışı olmamalı elbette. Buna karşın, dünya egemenlerinin, M.Kemal ve cumhuriyete saldırısının altında yatan asıl nedenin, yapılan yanlışları sürekli öne çıkarmak suretiyle halkları kışkırtmak ve cumhuriyeti var eden amaçları unutturmak amacıyla yapıldığını da görmezden gelemeyiz. Asıl amaç, anti-emperyalist bir başkaldırıyı ve bilimciliği unutturmaktır. Çünkü YDD’nin buna gereksinimi vardır. Cumhuriyet döneminde yapılan yanlışlar nedeniyle kökleşmiş tarihsel ezilmişlik ve çekilen acılarla kalıtsallaşan duyguların etkisiyle bu tuzağa düşmek, tüm halklar için yeni acıların doğumuna neden olacaktır. Bu yanlışları, gerçekçi değerlendirmemek, yadsımak ise şoven duyguları, düşmanlıkları körükleyen bir yaklaşımdır. Ezilenlerin kurtuluşu, birbirine düşmanlıkla değil, birlikte savaşımla başarılabilinir. M.Kemal ve cumhuriyete saldırının amacı yukarda belittiğimiz gibi olmasaydı eğer, cumhuriyetin göreceli kazanımları her alanda geri alınmaz; yerine küresel egemenlerin buyrukları doğrultusunda yapılanma ve dinsel gericilik konmazdı. Halkların barışçıl ve kardeşçe yaşama koşulları yaratılır; düşmanlıklar körüklenmez; toplumun enerjisi barışa ve üretime, yoksulluktan kurtulmaya yönlendirilirdi. Diğer yandan, nesnel bir M. Kemal ve cumhuriyet dönemi eleştirisi için gericiliğin iktidarına sığınılmaz, onun peşine takılınmazdı. 1968 kuşağının yaptığı gibi tarihten ders çıkarmayı amaçlayan nesnel eleştiri daha da geliştirilirdi. Elbette, bugünlere gelinmesinde, cumhuriyeti yalnızca burjuvazinin çıkarlarını gözeterek, ilerici düşünceleri cezalandırarak, ezerek yönetenlerin rolü çok büyüktür. Bu gelişmelere tepki olarak, bu yanlışların hâlâ sürdürülmesinin, çeşitli renkleriyle kendilerini Kemalist, Atatürkçü olarak ifade edenlerin, kişiye tapıncı getiren biçimsel sahiplenmelerinin ve sola düşmanlığının da aynı derecede anti-emperyalist ve bilimci özden uzaklaştıran, itici bir yaklaşım olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu bağlamda, iki ucun da vardığı noktanın, küresel egemen güçlerin ve gericiliğin ekmeğine yağ sürdüğünü görmezden gelemeyiz. Ağıtların, tapınç nidalarının ve posterlerin yani biçimsel sahiplenmelerin bugüne kadar yarar sağlamadığı artık anlaşılmalıdır. Kemalizmin, Atatürkçülüğün, cumhuriyet tarihi boyunca iktidar hırsları ve çıkarları uğruna çeşitli kılıklara sokulup kullanıldığı da bir gerçektir. Buna karşın, hâlâ tek bir Kemalizm ve Atatürkçülük olmadığı, anti-emperyalist ve aydınlanmacı yanına sahip çıkan güçlerin varlığı, M.Kemal’in tarihsel bir kişilik olarak önemi unutulmamalıdır. Eleştirel bakışta, bu gerçeği atlamak, Yeni Dünya Düzeni’ne karşı savaşım veren güçleri zayıflatır. Böyle düşünen Kemalistler de, YDD’nin dayatmalarını ve ona karşı olan güçleri iyi saptayıp dostça birlikteliklere açılmalıdır. M.Kemal, başlangıçta bağımsızlığı savununurken ve ''Ben, manevî miras olarak hiç bir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır.'' derken samimiydi. “İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat (yol) uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyurduğu ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir.” derken de samimiydi. Sonraki gelişmeleri de dünyanın ve ülkenin o günkü gerçeklerinden kopararak değerlendirmek, bizleri yeni yanılgı ve tuzaklara düşürür. Bugün, tarihi ve günümüzü kavrayabileceğimiz gerçekçi, nesnel çözümlemelere ve insanlığın düşmanlarına karşı çok geniş birliktelikteliklere şiddetle ihtiyacımız var. Unutmayalım ki hepimiz tarihin öznesiyiz. 10.11.2012 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |