Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim |
|
||||||||||
|
Yadırgama Uzun zamandır yazıyla aram bozuk. Hissiyatım haylaz çocukların istilasına maruz kalmışçasına darmadağın. Gizle sakla oynarken dürüstlüğün ucunu yaktığımdan beri bir yandan yüreğime hafiyelik yapıyor, diğer yandan samimiyetimin acıyan yerlerini öpüyorum. İnsan kendiyle karşı karşıya kaldığında besleyip büyüttüğü inançlar vuruyormuş onu herkesten önce. Bu sebeple alabildiğine derin bir uçurum büyütmeliymiş kişi kendi içinde. Ne zaman yüreğimizdeki saplantılı sahicilik arzusuna rağmen içtenliğimizde korkak, sinsi, zalim bir matematik yakalasak… Ne zaman hikâyelerimizi katletmek zorunda kalıp, kahramanlarımıza yürekten yabancılaşsak, amansız boşluklara kanatsızlansak… Kalabalıklara tutuklansak, yalnızlığımıza hasret kalsak, ne zaman yasaklansak yasaklasak… Evet, herkes içinde bir uçurum büyütmeli bence. Hiçbiri için olmasa bile büyüyen burnumuzu, sivrilen dilimizi onun çıkıntılarında incite kanırta törpülemek, göz göre göre sustuklarımızı dibine kadar haykırmak için hiç değilse. Değil mi! Neyse… Susturuldum. Yazamıyorum. Dilim dönmüyor. Elim kaleme varmıyor. Olgu ve manalara dair bir dengesizlik yaşıyor iç dünyam. Hak, hukuk, özgürlük, demokrasi, suç, kabahat, sevgi, hoşgörü, değer, aşk, inanç ve benzeri pek çok kavramın yeniden tanımlanmasını bekliyorum. Rahatsızım. Kelimeler, cümleler yaşatıyor bu rahatsızlığı bana. Bunaltıyor beni, değişen düzende kavramlarla olguların aynı kalan tanımları ve edebiyatıma yaşattıkları karmaşa. Yazamıyorum. Oysa penceremde bitmek bilmez bir bahar, sermayemde olmazsa olmaz yüzlerce anlam var. Yani vardı. Bir aşk öyküsü yazmak istiyordum uzun zamandır mesela… Şiddeti vasat kurgusu sıradan olmayanından, hummalı, muammalı şöyle ağız tadıyla yaşanılasından. İstiyordum kalemi sallamak bir yürek içre. Oymak, deşmek, dalmak, düşmek bir aşka. Bir suça bulanmak, bir günaha dolanmak, adam gibi bir sevda masalına inanmak inandırmak, hiç olmasa yazıda. Olmuyor. Ucundan tutulacak bir aşk hikâyesi esinimi yormuyor. Tüm kabahat öykü ile esinin eksik olan ben değilim demek isterdim, değil. Dara, hara, yara, zora yetmiyor artık yüreğim. Donmuş sevda dağarcığım, silinmiş gönül defterim. Anlayacağınız aşksızım, inançsızım. Her şeye herkese rağmen sevmek değilse artık aşk, bıçaktan keskin kelimeleri kılıç kıvamında cümleleri dizmişim ardı ardına ne fayda. Bırakın çocukları kendimi bile inandırmam mümkün değil bu çağda. Yani zor. Aşk yazmıyorum, aşk olmuyor. Neyse canım bananeyse, nedirse bu umurum? Gelgelelim yazamıyorum işte! Bir korku var içimde! Bu denli sığlaşmış bir suda yüzeysellikten boğulur muyum? Hatta boğulabilecek bir karış su bulur muyum? Anlayacağınız susmaya karar verdim. Sonsuza kadar değilse bile, sevda içre kavramlar yeniden tanımlanana ya da birikimimdeki anlamların doğruluğu ispatlanana kadar. Hadi aşktan vazgeçtim. Bir eleştiri yazayım diyorum yine aynı çelişki. Eleştireceğim şey suç mudur kabahat midir yoksa marifet ya da yetenek midir, karar veremiyorum. Tecavüz, gasp, hırsızlık ve cümle kanunsuzluğu suç bilirdik eskiden. Artık öyle değil. Yemeyenin malını yerler, oranı buranı açarsan elbette tecavüz ederler. Çocuğun olursa devlet baban bakar, şikâyetçi olursan tecavüzcünle evlendirirler. Malum Adalet Heykeli kodumu oturtan mütecavizlerce göz göre öpüleli beri bir çeşit Deli Dumrul hukuku uygulanıyor. Kimsenin sesi soluğu çıkmadığına göre demek ki ziyadesiyle memnun herkes. Alan memnun satan memnun durup dururken bana ne oluyor yani. Hal böyleyken adı geçen kavramlara ilaveten vicdanın da yeniden tanımlanıp yapılandırılması elzem değil mi? İlla yereceksem hesap soranı hak arayanı eleştirmem gerekmez mi? Bilmiyorum ki artık denetimsiz gücün haksız hukukuna saygı duymamak, güçlüden yana olmamak “antidemokratik tutum” ise “faşizm” nedir? Yağma, talan, yalan, haram güçlüye sevap, güçsüze günahsa adalet bunun neresindedir? Ve eşitlik özgürlük, cesaret, asalet birer masal figürüyse artık hakla hukuk hangi Kaf’ın ötesindedir! Saklı tanık, elektronik kanıt, kaynaksız bir host hatta gizli bir dost telefonu marifetiyle, sırf gözümüzün üstünde kaşımız var diye yıllarca hapsedilebilmemiz işten değilken kim kaybetmiş ben bulayım cesareti canım. Anlayacağınız bir de “göz “ korkusu var hani. Olmaz ama olur ya kahramanlığım tutar yakarım gemileri yererim hâşâ asla eleştirilmemesi gereken mükemmel bir büyüğümü veya tıkır tıkır çalışan bir sistemi sonra alimallah öperler benimde hayatımın gümecini. Demem o ki; Yazmıyorum eleştiri, yazamıyorum yani. Yaşam insana hep aynı oyunları mı oynuyor insan mı hep bildiği oyunları tercih ediyor bilmiyorum ancak hiç kimsenin hiçbir oyunu kuralına göre oynamadığını ebeleye sobeleye öğretti hayat. Belki oyunlar yozlaştı, ihtimal insanlar sığlaştı, hikâyeler yavanlaştı, yazarlar acımasızlaştı ne olduysa oldu. Hiçbiri mazeret olamaz hilelerimize. Anladım ki içinden çıkılmaz bir bataklıkta değiliz bataklığın kendisi bizzat biziz son tahlilde. Yazmıyorum, yazmak istemiyorum böyle işte. Evet susturuldum. Yok yok, kimse kapıma gelip ağzımı kapatmadı henüz. Ancak anladım ki yüreğimde bir kazı yapılması halinde bulunacak “ucundan tutulacak hiçbir şey kalmadı mı!” sorgusundan müteşekkil silah ve mühimmatım suç yeni tanımında. Susturuldum ve sustukça büyüyor İçimde telafisiz susmalardan derin bir yara. Kanayan kırıkları canımın kelimeler… Arzu KULAÇ SEVİMLİ 28.09.2012/İzmir
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Arzu Kulaç Sevimli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |