bir aşk hikayesi yazmak istiyorum. piyano ile kemanın aşkı olmalı bu. keman tel tel titrerken, piyanonun yüreği tuşlar gibi yerinden oynar. ve bir şarkı tuttururlar birlikte. çalınan her notanın vurgusu ve tonu çok ağırdır. keman aşkını vurur tellere, içi yanarak, piyano söyler derdini kan ağlayarak. keman ile piyano hiç susarak sever mi? onların suskunluğu ötekilere benzer mi? keman bayıltır öyle suskunluk verir, piyano öldürür öyle dinginleştirir. hele ikisi birden aşka dem vurunca, yürekler kar gibi erir. keman aşıktır piyanoya, piyano aşıktır kemana. onları nağmeler getirir bir araya. nikahlarını kıyar müzisyenler. onların aşkı çıkar ayyuka. bulutlar sağanak halinde yağar kuru topraklara. aşk budur, hem ağlatır hem ağlar. kemanla piyanonun çığlıkları yürekleri parçalar. ne vahşi bir duygudur bu aşk. her daim yürekten bir parça alarak doyar. piyano bir omuz arar derdini paylaşacak. piyano bir el arar, derdini anlatacak. eğer bulunursa dert ortakları, biri omuzdan akar ses ırmakları halinde, diğeri ele avuca sığmayan bir duygu olur ve parmak aralarından kaçan. ah ah böyle bir aşkı duyan kulaklarına inanamaz. çünkü hiçbir aşk böyle kulakları ağlatmamıştır. oysa diğer aşklar sadece göz boyamıştır.